Kararının gerekçesinde soruşturmayı yürüten savcının adını yazarak "... hakkında yayın yapıldığı terörle mücadelede görev almış görevlinin hüviyetinin açıklandığı ve yayınlandığı, bu yolla kişilere hedef gösterildiği kanaatine varılmıştır. 4748 sayılı Yasayla değişik 5680 sayılı Basın Kanunu'nun Ek 1. Maddesinde belirtildiği şekilde kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi açısından kovuşturma safhasında görevli Mahkemece her türlü basılmış eserin dağıtımının önlenmesine karar verilebileceği belirtilmiştir."
İşte bu nedenle de "her türlü basın ve medya yoluyla yapılacak yazılı, görsel ve işitsel yayınların kamu düzeninin sağlanması ve suç işlenmesinin önlenmesi açısından 3713 sayılı Yasanın 6 ve 4748 sayılı Yasa ile değişik 5680 sayılı Yasanın Ek 1. maddesi gereğince YURT ÇAPINDA ÖNLENMESİNE" karar verilmişti.
Aslında 4748 sayılı "Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun" ile 5680 sayılı Basın Kanunu'nun Ek 1. maddesinin birinci ve ikinci fıkraları değiştirildi. Basın Yasası'nın Ek 1. maddesine göre "Devletin ülkesi ve milletiyle bölünmez bütünlüğünün, millî güvenliğin, kamu düzeninin ve genel ahlakın korunması, suç işlenmesinin önlenmesi" için "Basılı eserlerin dağıtımının önlenmesi" ve "toplatılması" koşulları yeniden düzenlendi. Bu tanımlar açık ve net değildir. Tartışmalı olan bu kavramlar üzerine kurulu olan bir müeyyide hukuka uygun kabul edilemez. Aslında amacı da aşan bir biçimde ifade özgürlüğü hakkı sınırlandırılmıştır. Bize göre "toplatma" / "dağıtımın engellenmesi" şeklindeki müdahaleler kaldırılmalıdır. Ama bu düzenlemede yayınların yurt çapında önlenmesi yönünde veya yayın yasağı koymaya elverişli bir düzenleme yoktur. Anayasaya göre yayın yasağı koymak yasak olmasına karşılık, yayın yasağı koyarak sansür yaratılmıştır. Yayından dolayı suç varsa, örneğin Terörle Mücadele Kanunu'nun (TMK) 6. maddesine aykırılık varsa dava açılır. Ama yayın yasaklanmaz.
Bu karara itiraz edilmiştir. Ama itiraz reddedilmiştir. Ankara 2 No'lu Devlet Güvenlik Mahkemesi'nin 25.10.2002 günlü D. iş sayılı kararma göre yazılan gerekçe aynen şöyledir:
"Dosya incelendiğinde görüleceği gibi, birçok basın organı tarafından söz konuşu olan bir çoğu yanlış ve kulaktan dolma dedikodu niteliğindeki bilgi abartılmak suretiyle ilk gündem maddesi olarak kamuoyuna sunulmuş, bu durum ilgisiz birçok kişiyi rahatsız edecek boyuta ulaşmıştır.
Basın hürriyeti Anayasal bir hak olmakla birlikte, sınırları da Anayasa tarafından belirlenmiştir. Anayasa'nın 4709 sayılı Kanunla yeniden düzenlenen 26'ncı maddesi bu hürriyetin kamu düzeninin korunması, suçların önlenmesi, başkalarının şöhret veya haklarının özel ve aile hayatlarının korunması nedeniyle sınırlandırılabileceği hükmü getirilmiştir.
Bir kısmının örneği dava dosyasında bulunan gazete kupürlerinden anlaşılacağı gibi bu konuda haber alma/yapma ile kamuoyunu bilgilendirme özgürlüğü sınırlarının aşıldığı bazı kişilerin kasten yıpratıldığı, hedef gösterildiği, şöhret ve haklarının ihlal edildiği, özel hayatlarına müdahale edildiği görülmektedir.
Anayasamız bu gibi durumları dikkate alarak basın hürriyetinin kısıtlanabileceğini öngörmüş olup, mevcut durum... "Anayasanın 26. maddesi kapsamında görülerek ve yukarıda açıklanan gerekçeyle itiraz reddedilmiştir.
Öncelikle bu karar hukuka ve Anayasaya aykırıdır. Kişilik haklarına saldırı halinde korunma için başvurulacak olan yol yargıya gitmek ve dava açmaktır. Ancak bu kararlar eliyle kişilik hakları veya özel yaşamın korunması "yayın yasağı" konmak suretiyle kabul edilmiştir. İşte bu durum yani yasalarda düzenlenmemiş olan "yurt çapında önleme" kararı hukuka ve Anayasanın 26. maddesindeki ifade özgürlüğü hakkına aykırıdır. Buna karşılık bu kararla da itiraz reddedildiğinden dolayı yayın yasağı infaz edilmiş durumdadır.
Sonra ne olmuştur? Bu kez Terörle Mücadele Yasanın 6/1. maddesinde yazılı hedef gösterme sucunun unsurları bulunmadığından "yurt çapında önleme" kararı kaldırılmıştır. Çıkan başka bir sonuç da şudur:
Artık "yayın durdurma" / "yayın yasakları" hukuka aykırı olarak ve yasalarda yer almamasına karşılık verilmekte ve uygulanmaktadır. İtirazlar reddedilmekte ve ne zaman istenirse yasak kaldırılmaktadır. Bu hukuk devleti olmak için atılan adımlarda bir arpa boyu yol almadığımızın resmi sonucudur. (Fİ/EÖ/BB)