Türkiye, yabancı yatırımcılardan yatırım beklerken, satın almalar ve hisse devirleri artıyor...
Hüsniye VAROL-Hanife BAŞ
Türkiye'de ekonominin canlanması için yabancı yatırım çıkış yolu olarak gösterilirken, yabancı yatırımcılar ülkenin önde gelen firmalarını satın almaya başladı.
Türkiye'deki el değiştirmeler daha çok azınlık hissesi olan yabancıların çoğunluk hisselerini ele geçirmesiyle yaşandı.
Bu durumun Türk sanayisi açısından avantajlarının sınırlı olduğuna değinen uzmanlar, asıl beklentinin yabancıların Türkiye'de yatırım yapması olduğunu vurguladı.
Yabancı sermayenin önündeki engellerden biri bürokrasi. Devletin hantal yapısı yabancı sermaye girişinde de kendini gösteriyor. Süreç itibariyle bakıldığında, yabancı yatırımcının düğmeye basmasından, izin aldığı ana kadar geçen süre, Türkiye'de Bulgaristan'dan 5-6 kat daha uzun. Son 5 yılda doğrudan yatırımların GSMH'ye oranı Polonya'da %22,51, Çek Cumhuriyeti'nde %39,85 iken, Türkiye'de sadece 2,56...
Devletin neden olduğu tek engel bürokrasi değil. Ülkenin içinde bulunduğu sosyo-ekonomik ve politik durum da engelleyici bir faktör olarak karşımıza çıkıyor. OECD ülkeleri arasında oluşturulan kredibilite kategorisinde, Türkiye en kötü ülkelerden sadece bir basamak yukarıda. Kredi reytinginde de durum farklı değil. Şu anda kredi notu B(-). Yakında B olma ihtimali var ama şu anda gerek kredi gerekse sermaye yatırımı için çok riskli bir ülke konumunda.
YABANCI SERMAYE
NASIL KATKI SAĞLIYOR?
Son 5 yılda 5.1 milyar dolarlık yabancı sermaye çeken Türkiye'de kendi alanında dev sayılabilecek yabancı ortaklıklı, tamamı yabancılara ait çok sayıda sanayi yatırımı var. Çok sayıda uluslararası firma da bölge ülkelerine dönük pazarlama faaliyetlerini Türkiye'de kurduğu şirketler üzerinden yapıyor.
Daruma Finansal Danışmanlık Başkan Yardımcısı Özkan Yavaşal'a göre, aralarında Honda ve Toyota'nın da bulunduğu şirketlerin tamamının yabancılar tarafından satın alınması Türkiye için olumsuz bir gelişme değil. Yavaşal, "Bu tür gelişmeler tarafları ya da ülkeyi olumsuz etkilemez. Toyota'nın Türkiye'deki hisselerin tamamını alması ile yeni bir stratejisi ortaya çıktı. Burayı ihracat üssü yapacak. İki farklı kültür ve anlayıştaki grubun biraraya gelmesi çok zor. Yabancı şirketlerin Türkiye'deki yatırımların tamamını satın alması Türkiye'de yabancı yatırımcının ağırlığının artması nedeniyle, Türkiye'ye gelme konusunda kararsız kalan yatırımcılara ülke konusunda güven verir. Ancak önemli olan yatırıma dönük yabancı sermayeyi teşvik edecek uygulamaların getirilmesidir" dedi.
HİSSE DEVRİ İLE SATIN ALMA FARKLI
Yabancı Sermaye Derneği (YASED) Genel Sekreteri Abdurrahman Arıman, Türkiye'deki ekonomik kriz nedeniyle Honda ve Toyota firmalarında görülen örnekte yerli ortakların çekilmesi sözkonusu olduğunu ancak farklı nedenlerin bulunduğunu vurguladı. Hisse devri ile satın almaları birbirinden ayırmak gerektiğine işaret eden Arıman, şunları söyledi:
"Tuborg Carlsberg tarafından satın alındı. Çimentaş'a da İtalyan ortak geldi. Ama Honda ve Toyota'daki durum ile bu şirketler arasındaki tamamen değişik. Yüzde yüz yabancı sermayeli şirketle yüzde 10 yabancı sermayeli şirket arasında hiçbir fark yok. Yabancı sermaye yüzde 90 girdi sağlıyor, yüzde 10'unu kar payı olarak alıyor. Yabancı sermaye şirketleri, istihdam yaratıyor, vergi ödüyor ve daha efektif çalışıyor. İstatistiklere göre yabancı sermayeli şirketlerde 1,5 milyon dolarlık çıkışa rağmen, 15 milyon dolarlık girdi oldu. Ancak Türkiye çok ciddi olarak oturup düşünmek zorunda. Eğer bu şekilde giderse Türkiye'nin görebileceği tek yabancı sermaye girişi şirket satın almaları olur."
KİM NE DEDİ?
Katkı sınırlı olur
> Ali Nail KUBALI (Ekonomist)
Türkiye'nin beklediği yabancı yatırımcı profili, yeni bir yatırıma giren, istihdama ciddi katkılar yapan yatırım biçimidir. Zaten büyük, belli boyutlara ulaşmış bir şirketin el değiştirmesinin Türk ekonomisine yapacağı katkı sınırlı olur. Mevcut şirketlerin yabancıların eline geçmesi ile elde edilen rantın yurtdışına gitmesi olasılığı daha da artabilir. Bunu önlemenin yolu ise yeni yatırımlara olağanüstü teşvikler verilmesidir.
Mülkiyet el değiştirmesi yabancı sermaye girişi değildir
> Prof. Dr. Öztin AKGÜÇ
(Kadir Has Ünv. Öğretim Üyesi)
Türk sanayisinin önde gelen kuruluşlarının yönetimlerinin birer birer el değiştirmesi, ülke ekonomisi için pratikte yararlı bir sonuç doğurmaz. Çünkü böyle satın almalar yabancı sermayenin ülkedeki iç dinamiklerini harekete geçirmeye yetmez. Bu sınırın genişlemesi 25-30 milyar dolarlık bir sermaye akışının sağlanmasıyla mümkün olabilir. Bu itibarla bir ülkeye yabancı sermaye geliyorsa o ülkede üretim, yatırım, istihdam artışı sağlamalı ve maliyetleri azaltmalıdır.
Kriz yerli firmaların
değerini düşürdü
> Özkan YAVAŞAL (Daruma Finansal Danışmanlık Başkan Yardımcısı)
Kriz yerli firmaların yabancı sermaye tarafından satın alınma bedelini düşürdü. Şirketler uzun vadeli düşünmeli. Buna şirketin geleceğini etkileyecek bir yatırım olarak bakmalılar. Yabancı ortak, firmanın durumu iyiyse, geleceği parlaksa gelir. Pazar payına, satışına, tesislerin durumuna bakıyorlar. Yabancı ortaklığın belli amaçları da olmalı. Yabancı ortaklığın getireceği avantajların net olarak saptanması lazım. Yarın AB'ye girersek, bunlar çok önem kazanacak.
Yabancı sermaye girişi sayılmaz
> Hüsnü Can DİNÇSOY (PriceWaterhouseCoopers Ortağı)
Yabancı şirketlerle birleşme olduğu, gibi ayrılma da normaldir. Yabancı şirketlerin ortaklıklardaki payının artması ülkemize daha fazla yabancı sermayenin geldiği anlamını da taşımıyor. Genelde aynı yabancı yatırımcının her yıl ülkemize yaptığı yatırım normalde bir milyar dolardır. Bu rakam ne artıyor, ne azalıyor. Yabancı sermaye artışında olumlu bir tablo yok.
Olayın temeli ekonomik kriz
> Can DELDAĞ (Arthur Andersen Ortağı )
Ortaklığın ana felsefesinde paylaşmak var. Ortaklar eşit koyup eşit almak ister. Gelecek vaat eden Türk pazarında, yabancı firmalar bir Türk ortak bana yardımcı olur diyerek ortaklık kurarlar. Yatırımlar yapılır. Ekonomik kriz baş gösterince işler ve talep beklendiği gibi olmaz. Zarar etmeye başlayan şirketlerde zararın nasıl kapanacağı ve bu zararın önüne geçmek için nasıl yeni pazar yaratılacağı konusunda sorun çıkıyor. Yurtdışı pazarlara yöneliyorlar. Burada da yabancı yatırımcı markasını Türk firması ile paylaşmak istemiyor. Ya da Türk yatırımcısı şu anda güçlü durumda olmadığı için sermaye koyamıyor ve hisselerini satıyor.