Cumhuriyet Halk Partisi (CHP) İstanbul Milletvekili Melda Onur'un, bianet'in erkek şiddeti çetelelerinden yola çıkarak Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı ile ilgili verdiği soru önergesine, önerge verildikten iki ay, tasarı yasalaştıktan bir ay sonra cevap geldi.
Onur, bianet'in erkek şiddeti çetelelerinden ortaya çıkan verilerin durumun vahamiyetini ortaya koyduğunu ifade ederken, bu tablo karşısında "Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı"nın güncel durumu hakkında bilgi verilmesini istemişti.
Önergede sorulan sorular ve Aile ve Sosyal Politikalar Bakanı Fatma Şahin'in verdiği cevaplar şöyle:
1- bianet'in hazırladığı raporun da yansıttığı durumun vahamiyeti ve aciliyeti göz önüne alındığında, "Kadın ve Aile Bireylerinin Şiddetten Korunmasına Dair Kanun Tasarısı" için neden zaman kaybedilmektedir? 2012 yılının diğer yılların çetelelerine benzememesi için yasa koyucular neden yasayı hayata geçirmemektedir?
Cevap 1: "Ailenin Korunması ve Kadına Karşı Şiddetin Önlenmesine Dair Kanun Tasarısı 08 Mart 2012'de TBMM Genel Kurulunda oybirliği ile kabul edilmiştir."
2- Raporda şu durum ifade edilmiştir: "2011 yılında, faili belli olan cinayetlerde; 112 kadın kocaları, 23′ü sevgilileri, 20′si eski kocaları, 12′si erkek kardeşleri/ağabeyleri, 10′u oğulları veya damatları, 8'i reddettikleri erkekler, 6'sı diğer akrabaları, 5'i ise hırsızlar tarafından öldürüldü". Bu somut verilere göre; "Amaç ve kapsam" bölümündeki "birlikte yaşama" ifadesinin kaldırılması mevcut mağduriyeti nasıl giderecektir?
Cevap 2: "Tasarının kapsamı kadınları, çocukları, aile bireylerini, tek taraflı ısrarlı takip mağduru olan kişileri içermektedir. Bu kapsamda ilgili maddenin, medeni durumlarına ve şiddetin kimden geldiğine bakılmaksızın tüm kadınları kapsadığı tartışmasızdır. Taslakta yer alan 'birlikte yaşama' ifadesinin kaldırılması ile daraltıcı değil tam aksine genişletici bir yoruma ulaşılmış; şiddet mağduru/şiddete uğrama tehlikesi bulunan ile şiddet uygulayan/uygulama ihtimali bulunan kişi arasındaki ilişkinin bulunması ve hatta devam etmesi bile aranmaksızın tüm kadınları kapsayan bir anlayış tasarıya yansıtılmıştır."
3- Kadın örgütleriyle aylardır devam eden görüşme ve toplantılar neticesinde, kanun tasarısı için ortak bir mutabakat sağlanmış mıdır? Kanun tasarısında kadın örgütlerinin görüşmelerde dile getirdiği görüşler ve eleştiriler neden göz önüne alınmadan tasarı 31 Ocak'ta Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılmıştır?
5- Kadın örgütlerinin, kanun tasarısının son halinin yapılan görüşmelerde konuşulduğu gibi olmadığı ve kandırıldıkları yönündeki eleştirilerine Bakanlık ne cevap vermektedir?"
Cevap 3-5: "Kanun Tasarısı Taslağının hazırlanması sürecinde toplumun tüm kesimlerinin görüş ve önerilerine başvurmak üzere bir dizi çalışma toplantısı düzenlenmiştir. Bu kapsamda Bakanlığımız koordinatörlüğünde;
"13 Eylül - Baro Başkanları, 19 Eylül - STK Temsilcileri, 21 -22 Eylül - Kadın Konukevi Yöneticileri ve Temsilcileri, 22 Eylül - Aile Mahkemesi Hakimleri, 22 Ekim - İstanbul'da 211 Kadm STK'yı temsilen Hülya Gülbahar ve ekibi ile bir araya gelinmiştir.
"19 Eylül'deki toplantıya 48 STK katılmış, Kanun tasarısı hakkında 68 Kamu kurum ve kuruluşu ile STK'nın görüşü alınmıştır.
"Tasarının hazırlanma sürecinde yapılan değişiklikler hakkında 27.12.2011, 12.01.2012, 15.01.2012 tarihlerinde ilgili Bakanlık temsilcileri, sivil toplum kuruluşları ve akademisyenlerin katılımlarıyla toplantılar gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla tasarının hazırlık sürecinin gerek STK'larla gerekse kamuoyuyla paylaşılmadığı yönündeki iddialar gerçeği yansıtmadığı gibi; bu denli geniş bir kitleyi ilgilendiren tasarı çalışmasında mümkün olan en ortak paydada buluşulmaya çalışılmıştır."
4- Bakanlar Kurulu'nda imzaya açılan tasarının güncel durumu nedir? Tasarının ne zaman gündeme alınması planlanmaktadır? Kanun tasarısının bu süreci neden toplantı yapılan kadın örgütleriyle ve kamuoyuyla paylaşılmamaktadır?
Cevap 4: "Katılımcı bir anlayış ile Eylül ayında hazırlıklarına başlanan Tasarı, 08 Mart 2012, Dünya Kadınlar Günü'nde, TBMM Genel Kurulunda oybirliği ile kabul edilmiş, bu süreç gerek STK'larla gerekse kamuoyu ile paylaşılmıştır." (ÇT)