Ya da bunca ıstırabın ortasında, kendi hayatları içinde ve yabancılarla, hiçbir seyahatimde eksik kalmadığım misafirperverlik ve cömertlik ruhunu sürdürmekteki kararlılıklarına hayret etmemeliyim. Ama şaşırıyorum. Sürekli bir şaşkınlık halindeyim.
Bir Amerikan yurttaşı olarak büyük bir utançla, Amerikalıların, Iraklıların son 30 yıldır baş etmek zorunda kaldıklarının ufacık bir bölümüyle bile baş edebileceğini düşünemiyorum.
Bush Haçlı seferi!
Amerika vahşi bir diktatörlükle, yüz binlerce kişinin hayatına mal olmuş üç korkunç savaşla, yüz binlerce hayatın daha sona ermesine neden olmuş 13 yıllık ambargo sonucunda yıkıcı bir yoksullaşma ve tecritle, askeri işgalle, kitlesel işsizlikle, kontrolden çıkmış suçlarla ve 50 derece sıcaklık altında aylarca elektriksizlik ve sağlıksız bir ortamla nasıl başa çıkabilirdi?
11 Eylül, Iraklıların yaşamış olduklarının yalnızca ufak bir gölgesiydi ve demokrasinin 11 Eylülün kötü sonuçlarından sağ salim çıkıp çıkamayacağını sadece zaman -ve bizim Bush Haçlı Seferine aktif direnişimiz- gösterecek.
İnsanlar bazen bana "başarısızlık"larımızla ilgili ne hissettiğimi soruyor. Ambargo karşıtı hareketin yıllardır süren mücadelesinin başarısızlığı, aylarca protesto gösterileri düzenleyen savaş karşıtı hareketin başarısızlığı! Ama sorunun kendisi zaten bir yalan.
Ölüm makinasının ağırlığı
Bir ahmak liderliğindeki korku taciri politikacıların beslediği, sadece dünyamızı canlı canlı yiyip bitiren güçlü bir ortak-kapitalist sistemi korumak için varolan tutsak bir medyanın koruduğu, yılda 400 milyar dolara mal olan bir ölüm makinesinin ezici ağırlığını iri iri açılmış gözlerle seyretmek korkutucu olabilir.
Ama şu ana dek ölüm tacirleri ve korku pazarlayıcılarını tam olarak yenmekteki beceriksizliğimize şaşıracaksak, aynı zamanda sistemlerini çalışır halde tutabilmek için onların da ne kadar zorlu bir çalışma yapmak zorunda kaldıklarına da şaşıralım.
Savaş için para hep vardır, barış için asla
Savaş için her zaman yeterli para vardır, ama barış için asla yeterli para bulunamaz.
Biz, projelerimiz için ya da daha geniş kapsamda okullar, kamu ulaşım araçları, sağlık, çocuk, mesleki eğitim ve diğer insan odaklı ihtiyaçlar için sürekli itişip kakışırken Pentagon tüm o milyon dolarlık füzelerini, en uğursuz isteklerini inşa ediyor.
Biz, "Tanrım, ne zaman barışı elde edeceğiz?" diye bağırıyoruz. Ve cevap her zaman yarın oluyor: bu savaştan sonra barış gelecek; bu öldürme cümbüşü son olacak ve sonra nihayet, hepsini öldürmek yerine, Tanrının tüm evlatlarının yaratıcı enerjileri için yardım etmekte özgür olacağız.
Bugün hep savaş için kullanılıyor ve yarın asla gelmiyor.
Oyuncak ve ilaç götürmeye ceza
Son savaşın sona ermesinden bugüne Amerika Birleşik Devletleri (ABD) hükümeti, Yabanın Sesi (Voices in the Wilderness- VIW) örgütüne savaştan önce Irak'taki çocuk hastanelerine kaçak ilaç ve oyuncak götürdüğü için 20 bin Dolar para cezası verdi.
Bu parayı asla ödemeyeceğiz ve şiddete karşı durmaktan asla vazgeçmeyeceğiz.
Savaştan beri VIW olarak ABD'de eğitim çalışmalarını sürdürüyor ve Bağdat'ta bir ev inşa ediyoruz...
Irak'ta çalışmalarımızı sürdüreceğimiz alçakgönüllü bir yer kiraladık. İsmini "Beyt el-Bacher" koyduk (Irak argosunda Yarının evi anlamına geliyor).
Gençlerin Bağımsız gazetesine katkı
Burada bir grup genç Iraklının, hayatlarında ilk kez kendi hayatlarını kendi sözcükleriyle yayınladıkları "Al-Muajaha" adlı kendi bağımsız gazetelerini çıkarmalarına yardım ediyoruz.
Savaş sonrası mülteci olmaya zorlanan Filistinli ailelere kalıcı barınma sağlamaları için yardım ediyoruz. ABD kuvvetleri tarafından yakınları öldürülen Iraklı ailelere, adalet elde etmeleri ve kayıplarının tazmin edilmesi için yardım ediyoruz.
İşsizler Birliği gibi barışçıl Iraklı aktivistlere, ülkeyi soyup soğana çevirmekten başka bir amaç için burada olmadığı anlaşılan ilgisiz ve giderek daha fazla şiddet kullanan İşgalcilere karşı hak mücadelesinde eşlik ediyoruz.
Şiddete karşı aşk
Ve savaştan önce yaptığımız çalışmalara devam ediyoruz; okulları, hastaneleri, aileleri ziyaret ediyoruz, dostlukları pekiştiriyoruz ve şiddet ve öldürme dalgasına karşı koyabilecek aşkı uyguluyoruz -ve aşk pratik gerektirir.
Büyük küçük tüm zaferlerimizi sevgiyle analım ve -binlerce kez kanıtlanmış olan- en zalimin bile bir anda çökebileceği bilgisiyle hayatlarımızı sürdürelim
Katiller ve onların savunucuları tarafından bir milyona karşı bir enerji tükettik, sesimizi yükselttik ve azimliyiz. Bu sadece bize ait bazı özel beceri ya da koşul değil -barış eylemcileri tüm insanların karşılaştığı hata ve zorluklarla karşılaşıyor.
Bizim zaferlerimiz, savaş ve cinayetlerin -her ne kadar doğduğumuz andan itibaren bizimle olsalar da- insanın doğal durumu olmadığının kanıtıdır.
Barış çalışması saflık ya da etkisiz değildir -çok etkili ve insan olmanın gerçek anlamının ruhuyla şekillenir. Tek sorunu bunu yapan yeterince insan olmamasıdır.
Milyonlar vergi ödemese
Irak savaşı dünya tarihinin en büyük protestolarına neden oldu. Dünya çapında 30 milyondan fazla insan savaşa karşı sokaklara döküldü ve yüz binlercesi de sessizce itiraz etti.
Ama protesto yeterli değildir. Ölüm makinasının bizi güçsüzleştirip öğütmesine izin vermek yerine, katillere karşı barış içinde cevap vermeliyiz.
Barış düşü kuran milyonlarca kişinin vergi ödemediğini, askeri-sanayi kompleksinin belini fon sağlamayarak kırdığını düşünün.
Milyonlarca kişinin barışçıl sivil itaatsizlikten dolayı tutuklanma riskine girdiğini ve cezaevi-sanayi kompleksinin belini kırdığını düşünün.
Materyalizm kültüründen uzaklaştığımızda, korku pazarlamacılarını duymazdan geldiğimizde ve tüm dünya üzerindeki kardeşlerimizle doğrudan ilişki kurmaya başladığımızda olacakları düşünün.
Kaç Arap, kaç Iraklı
Kişisel olarak kaç Arap tanıyorsunuz? Kaç Iraklı için "arkadaşım" diyebilirsiniz?
Barış soyut bir kavram değil -gerçekleşmesi için uygulama yapılması gereken canlı ve fiziksel bir gerçeklik.
Beyt al-Bacher Arapça'da pek bir anlam taşımıyor. Anlamsız bir terim. Ve bu evin kuruluşunda yardım ederken gerçekten nefret ettiğim tek söz "Bacher", çünkü Irak'ta "bacher" bir şeyin asla gerçekleşmeyeceğini anlatmanın bir yolu.
Şiddetin ve acının ortasında
Ne zaman elektriğe kavuşacağız? Bacher. Su ne zaman gelecek? Bacher. Ne zaman güvenlik ve barış olacak -binlerce ardarda gelen aşağılanma ve bunların sürmesine yardım eden milyonlarca yalan ne zaman sona erecek? Ölümler ne zaman duracak? Bacher, bacher -barışı asla gelmeyecek olan yarında göreceğiz.
Ama yine de, şükürler olsun ki, gerçek yalan burada parçalanıyor. Çünkü biz buradayız, savaşın ve öldürmelerin ardından, süren şiddet ve acının ortasında, yarının evinde yaşıyor ve onu kuruyoruz. (RK/ÖD/NM)
* Ramzi Kysia, bir yıldır Irak'ta yaşayan ve Voices in the Wilderness ile birlikte çalışan bir barış aktivisti ve yazar.