Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV), 4. Yargı Paketi olarak anılan, “İnsan Hakları ve İfade Özgürlüğü Bağlamında Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı’yla ilgili açıklama yaptı.
7 Mart’ta Bakanlar Kurulu tarafından Meclis Başkanlığına sunulan yargı paketi dün Adalet Bakanlığı’nca alt komisyona gönderildi.
TİHV’in açıklamasında, tasarının beklentilerin çok gerisinde kaldığı belirtildi.
“Düşünce ve ifade özgürlüğü başta olmak üzere, özellikle siyasal hakların kullanımı önündeki engellerin kaldırılmasına, uluslararası ve ulusal insan hakları örgütlerinin de ısrarla dile getirdiği gibi bütünlüklü bir yaklaşımla insan haklarının korunmasına ve ihlallerin sona erdirilmesine yönelik kapsayıcı bir düzenleme olacağına dair beklentiler bu tasarıyla karşılanmadı.”
“İşkence düzenlemesi yetersiz”
Tasarının 7.maddesinde, Türk Ceza Kanunu’nun (TCK) 94. maddesindeki işkence suçuna ek fıkra getirilmesini ve işkence suçunda zamanaşımı kuralının kaldırılmasını öngörüyor. TİHV, bu düzenlemenin de yetersiz ve bütünlükten yoksun nitelikte olduğunu ifade etti.
Tasarıda bu düzenlemeyi yapmanın gerekçesi olarak, “AİHM’in işkence ve kötü muamele soruşturma ve kovuşturmalarının dava zamanaşımı nedeniyle düşmesini ve ceza zamanaşımı ile eylemin cezasız kalmasını ihlal sebebi olarak kabul etmesi” gösteriliyor.
TİHV, bu düzenlemeyle ilgili şu açıklamayı yaptı:
“Tasarı’nın 15.maddesinde kovuşturmaya yer olmadığı kararlarının etkin soruşturma yapılmadan verilmesi halinde yeniden soruşturma açılması talebini kişinin başvurusuna bağlıyor. İşkence görenin başvurusunu zorunlu kılmak, yasağın mutlak karakterini göz ardı etmek anlamına geliyor.”
“Nitelikli işkence için de zamanaşımı kalkmalı”
TİHV ayrıca, “işkence suçunun nitelikli halinin” öngörüldüğü TCK’nın 95. maddesinin de bu kapsamda olduğunu, bununla ilgili de zamanaşımının kaldırılması gerektiğini belirtti.
“Savcılar, işkence yapan kamu görevlileri hakkında işkence ve ağır işkence fiilini düzenleyen TCK’nın 94. ve 95. maddelerinden dava açmak yerine, daha çok eziyet fiilini düzenleyen 96. ile kamu görevlisinin nüfuzunu kullanarak yaralaması fiilini düzenleyen 86/3-d. ve zor kullanma yetkisi sınırın aşılması yoluyla yaralama fiilini düzenleyen 256. maddelerinden dava açmayı tercih ediyor. Böylece işkence suçu cezasızlıkla karşı karşıya kalıyor.”
TİHV, zamanaşımının tüm bu ceza maddeleri için de kaldırılması gerektiğini vurguladı.
“Zamanaşımı yargısız infazlar için de kalkmalı”
Açıklamada ayrıca, zamanaşımının kaldırılması uygulamasının, sadece işkence suçu ile sınırlı olmaması gerektiği de ifade edildi:
“Doğrudan güvenlik güçleri tarafından gerçekleştirilen ya da devlet ajanlarının bilgisi dâhilinde olan ve üçüncü kişiler tarafından gerçekleştirilen fakat devletin, ‘önleme yükümlülüğünü’ yerine getirmeyerek neden olduğu yaşam hakkı ihlali suçları için de zamanaşımı kaldırılmalı.”
“Özellikle yargısız infazlar, faili meçhul cinayetler, gözaltında zorla kaybetme eylemleri bakımından 1990’lı yılların ilk yarısı toplumda derin acılara ve travmalara yol açtı. Ancak söz konusu döneme ilişkin suçlarda 765 Sayılı eski TCK hükümleri geçerli.”
“Bu kanunda yaşam hakkını ihlal eden fiiller ‘kasten öldürme’ olarak tanımlanıyor ve zamanaşımı süresi 20 yıl. Bunun anlamı, 1990’ların başlarında gerçekleşen pek çok yargısız infaz, gözaltında zorla kaybetme fiilinin cezasız kalmasıdır.”
TİHV, tasarının, başlığına uygun olarak, “İfade, düşünce, toplanma, örgütlenme özgürlüğünün kullanılması önündeki ilgili tüm yasalardaki tüm engelleri kaldıracak; tutuklama rejimini değiştirecek ve uzun tutukluluğa son verecek; adil yargılanma hakkını ve özel hayatın gizliliğini güvenceye kavuşturacak” biçimde yeniden düzenlenmesini talep etti. (AS)