TBMM Adalet Komisyonu’nda kabul edilen birinci yargı paketine ilişkin AB Uyum Komisyonu’nun görüşünün alınmadığını söyleyen CHP İstanbul Milletvekili ve AB Uyum Komisyonu üyesi Sibel Özdemir, “AB için kayda değer bir anlam ifade etmez" dedi. Özdemir özetle şunları söyledi:
“AB’nin görüşünün alınmaması eksiklik”
“AB’ye katılım müzakerelerinin bel kemiğini oluşturan müzakere fasılları arasındaki en önemli başlık 23. ve 24. fasıllardır. Yargı Reformu Strateji Belgesi de bu fasıl bağlamında hazırlanmıştır. Ancak bu belgeden hareketle oluşturulan birinci yargı paketi teklifiyle ilgili maalesef üyesi olduğum TBMM AB Uyum Komisyonu’nun görüşü alınmadı. Oysa bu yasa teklifinin AB müktesebatına ve hukuksal mevzuatına uyumu noktasında bir görüşünün alınmamasını büyük bir eksiklik olarak görüyorum.
TIKLAYIN / Yargı Reformu Hangi Kanunda Ne Değişiklik Getiriyor?
"İktidar yarattığı travmaları kabul etti"
2010 sonrası AB’nin bütün ilerleme raporlarına baktığımız zaman, en temel sorun alanı olan yargıyla ilgili konular. Hukukun üstünlüğü, hak ve özgürlükler, yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığı, sistemin şeffaflığı, yargısal süreçler, adalete erişim, savunma hakkı, makul sürede yargılanma hakkı gibi çok temel alanlarda bir gerilemeye gidildiğini gösteriyor. Bu raporları biz ne yaptık? Biz bu raporlar açıklandığı zaman "Bu raporları çöpe atıyoruz" dedik, hiçbir öz eleştiri getirmedik.
Ancak ne oldu şimdi? Bu kanunun gerekçesine bakıldığında, raporlarda belirtilen eksiklikler kabul edilmiştir. Bunlarla ilgili, bu iktidarın özellikle 2010 sonrası süreçte kendi yaratmış olduğu travmaları kabul ettiği, yargı sistemindeki tahribatları ve bu travmaları çözme noktasında bir çaba var ama bu çaba çok eksik.
TIKLAYIN / Reformdan ABD Hukuku Çıktı: "Ceza Pazarlığı"
"HSK’nın yapısı değişmeli"
Son açıklanan AB ilerleme raporunda Yargı Reformu Strateji Belgesi'nin yargı bağımsızlığı ve tarafsızlığıyla ilgili değerlendirmeleri var. Burada en temel sorun alanlarından 23. başlık ‘Yargı ve Temel Haklar’ ve 24. başlık ‘Özgürlük ve Güvenlik’ olarak iki temel başlık bağlamında değerlendiriliyor. Yürütmenin HSK üzerinde etkin olması, siyasallaşmış bir yargıya neden olmaktadır.
HSK'nın yapısı AB tarafından eleştirilirken avukatlık mesleğine giriş mülakat sisteminde Adalet Akademisindeki üye dağılımı da doğal olarak sorunludur. Bu sorun çözüme kavuşturulmadan komisyondan geçirilecek olan bu 39 maddenin uygulamaya dönük kayda değer bir anlam ifade etmeyeceğini hepimiz öngörebiliriz. Teklif bu haliyle Komisyondan geçerse AB üyelik sürecinde kayda değer bir anlam ifade etmez.
Akademisyenlere pasaport hakkı
Tüm mesleklerin özlük haklarının ve çalışma koşullarının iyileştirilmesine yönelik yasal düzenlemeler yapılmalıdır. Bu anlamda elbette avukatların özlük haklarıyla ilgili bir düzenleme de yapılmalıdır. Vakıf üniversitesinde çalışan hocalarımız birçok bilimsel araştırma yapmak ve toplantılara katılmak üzere yurt dışına gitmek durumundalar. Bu akademisyenlerimizin haklı talepleri doğrultusunda hususi damgalı pasaport verilmesi amacıyla bir kanun teklifini Meclis Başkanlığına sundum. Ortak bir çalışmayla bu yasal düzenlemeyi yapabiliriz.
Vize serbestisi için altı kriter kaldı
AB ile bir vize serbestisi mutabakatımız var. Tüm yurttaşlarımıza vize serbestisi hakkı için 18 Mart mutabakatı kapsamında yerine getirmemiz gereken 72 kriter vardı. Bugün kalan 6 kriterimiz var. Bu 6 kriterden en önemlisi Ceza Muhakemesi Kanunu ve Terörle Mücadele Kanunu'ndaki kritik değişiklik yapılması. Burada kritik nokta TMK’daki ‘terör’ tanımı. TMK'nın kapsamı genişletiliyor ve avukatlara pasaport koşulu, bu açık ve net ve orantılı olmayan terör tanımı çerçevesinde, terör ile iltisakı İçişleri Bakanın izni ile pasaport alabilecekler. Bir taraftan da bütün vatandaşlarımız için bir vize serbestisi uygulamasının da aslında önünü kapatmış oluyoruz. Böyle bir çelişkiyi de taşıyor.” (DB)