İrademiz dışında, kontrol edemediğimiz bir biçimde. Neyse ki, İzmit Büyükşehir Belediyesi İtfaiyesi zamanında müdahale etti ve zaten "virane" durumdaki tarihi bina, "kül olup" gitmekten kurtuldu. Yangının nedeni, kendi haline bırakılan binayı "mekan" tutan "bimekan takımı"nın ısınmak için yaktığı ateş.
İtfaiye bu kez zamanında yetişti, saat 23.45 sıralarında çıkan yangını büyümeden söndürdü ve kaderi "yok olmak" olan binayı "şimdilik" kurtardı.
Şimdilik deme gereğini duyduk.
Çünkü yangının "çıkış nedeni"nden yola çıkarsanız, varacağınız "sonuç" da belli demektir: Bu defa kurtuldu ama günümüzdeki halini, "saldım çayıra, mevlam kayıra" diye tanımlayacağımız İstasyon Binası ikincisinde olmazsa bile bir sonrakinde yanıp gider. "Yanmazsa ne olur?" un yanıtı da olduğu yere çökerden başka bir şey değildir.
İzmit İstasyon Binası, ilk rayları 1880'li yılların sonunda döşenmeye başlayan Anadolu demiryolu hattının ilk yapılarından biridir. Hizmete açılmasından bu yana geçen zaman da bir asrın üzerindedir. Demiryolunun "ulaşım" açısından alternatifsiz olduğu bu yıllarda yaşadıklarıyla "tarihe tanıklık" yapmıştır.
Atatürk'ün Anadolu'yla son yolculuğu
Atatürk'ün, Anadolu'ya karadan yaptığı "son yolculuk" bile bu yapının önünden başlamıştır. Bir "yüzyıl" boyunca İzmit'i ikiye bölüp geçen "tren yolu" ile birlikte, İzmit'e "simge" olmuştur.
Tarihi niteliği tartışılmaz olan bu "yapı" üzerine söylenecek "çok söz" vardır da burada keselim ve bir başka "soru" atalım ortaya: İstasyon binası anlattıklarımızı yaptı da, biz ne yaptık?
Sorunun yanıtı basit; hiç bir şey....
İzmit'in "gelecekteki belası" olarak demiryolunu sahile kaldırdık. Bunu yaparken de "tarihi istasyon binası"nı, kendi kaderiyle baş başa bıraktık. Adeta ne halin varsa gör dercesine.
Arkasından 17 Ağustos depremi geldi; ayakta duran her şeyle birlikte bu binayı da salladı, kırıp dökmedik yerini bırakmadı.
Terkedilmişlikle yıkılmışlık birbirini tamamlayınca da olanlar oldu, ortaya tam bir "viranelik" çıktı. Ne kapı kaldı, ne çerçeve. Bacaları deprem yıktı, duvarları yıkmak da insanlara kaldı. Yıkıntı "mekansızlara mekan" olurken, İzmit Büyükşehir Belediyesi'nin gerçekleştirdiği "İstasyon Caddesi" sayesinde İzmitlilere de bir yok oluşun izleyicisi olmak düştü.
Önceki gece yarısı, mekansızların çaktığı bir kibritten çıkan yangına rağmen kurtulan İstasyon binasının öyküsü böyle.
Bu bina, "TCDD"nin ama korunamıyor. "Restore edip, kurtaralım" diyenlere de izin verilmiyor. İzmitliler olarak biz de bu ikilem içinde, bir yok oluşu izliyoruz ve tanıklık yapıyoruz.
Şimdi "yetkili"lere sesleniyoruz...
İzmit'in tarihi istasyon binası , yanıp kül olmaktan bu kez kurtuldu ama, çok yakında olduğu gün gibi net olan "tehlike" henüz geçmedi.
Bu vurdum duymazlığınız devam ederse; yakında işiniz kolaylaşacak. Ne de olsa bir viraneyi korumaktan kolaydır, tarihi nitelikli arsanın bekçisi olmak. Sizlere şimdiden "kolay gelsin" diyoruz...(ÇM)