Kadının seyahat özgürlüğünü yok eden ve aşağılayan bu ayıbı, ortadan kaldırmak için her otobüste 2 kişilik kadın koltuğu ayrılmalı ve bertaraf dolduktan sonra şöyle söyleyemezler mi?: "Yalnız bir yerimiz kaldı, o da kadınlara!"
Bir gün önce Özlem'e uğrayıp Gaziantep otobüsünün Siirt'e varış saatini öğrenmek istedim. Sabah 06-06.30 arası burada olacak, dediler. Ben de dün sabah saat 05.30'da kalktım. Bahçelievler Sağlık Ocağı'nın önünden geçip dört yol ağzına geldim. Parmaklıkları talan edilen ve ilk yapıldığında vahayı andıran küçücük Yeşilada pislikler içindeydi. Dev reklam panosu sırtüstü yatmış bir hayvan leşini andırıyordu. Bu çirkin tabloyu birkaç belediye yetkilisine duyurduğumu hatırlayınca kahroldum.
Yol boyu yollara taşan usulsüz inşaatları, etrafa saçılmış çöpleri ve bunlara tezat teşkil eden son model otomobil ve jeepleri gördükçe içim kararıyordu.
Camekanlarındaki çok sayıdaki duyuruyla bir emlakçıyı anımsatan özel hastanenin önüne geldiğimde saat bildirilen geliş vaktinin asgarisini geçmiş ama etrafta otobüs gözükmüyordu.
Benim de gözüm camdaki gece hastalan için yapılmış uyarıyı gördü: Gece arka taraftaki acil kapısından giriş-çıkış yapılacaktı. Oysa tam tersi olmalı ve bu saatte gelen gerçek acil hastalara kolaylık gösterilmeliydi.
Saat 06.25'i gösterirken Siirt Özlem'in yazıhanesine otobüsün akıbetini sordum.
"Hemen geliyor," dedi ama gelmiyordu.
Firmanın ilgilisi şen-şakrak bir adamdı. Sık sık türkü çağırıyor; dışarı çıkıyor, arkadaşlarını selamlıyor, kimini sözlü şakalarla, kiminin sırtını etiyle sıvazlıyor, omuzlarını kucaklıyor, sevgi gösterileri yapıyordu.
Otobüs gelmiyor, ama O yine de telefonla konuşuyor ve tek bekleyen ben olduğum için duyuru ve bilgileri kendime sayıyordum:
"Otobüs 3 yol ağzında!"
"Otobüs Kezer'de!"
"Otobüs Reno servisinde!".
Otobüs gelmese de az sonra çaylar gelecekti.
Adı Çetin olduğu anlaşılan hayat dolu insan yanında ondan aşağı kalmayan muzip ve sempatik yardımcısına emir veriyordu: "Git, çaycı Aliye söyle; patrona 3 çay getirsin!"
Çaylar hemen gelmiş, arkasından da otobüs görünmüştü. Nazlı otobüs, Atatürk heykelinin görünümünü engelleyen orta refüjdeki reklam panosunun yanından geçip sol yandaki karayolları levhasını kapatan bir diğer reklam panosu virajını dönerek önümüzde durdu.
Saat 07.25'i gösteriyordu. Serüven bitti sanırken bagaj koşuşturması başlamıştı. Çünkü yolcuların çanta ve bavullarından önce, ticari eşyalar indiriliyordu: Tam 15 kutu muz.
Böylece Siirt'te bir sabah izlenimleri bitiyordu.
Anlayana Sivrisinek saz, anlamayana bu tefrika bile az!.