Savaş Karşıtları Derneği yetkililerinden alınan bilgiye göre, Sıvas'ta birliğin içinde bir hücreye konulan Tarhan, burada Askeri Savcılığa çıkarılmak üzere bekletiliyor. Dernek yetkilileri, Tarhan'ın avukatı Abdullah Öztürk'ün de Sivas'a ulaştığını ve adli sürecin başlatılması için savcıyla görüştüğünü söyledi.
Dernek yetkilileri, Tarhan'ın Askeri Ceza Kanunu'nun 88'nci maddesinden yargılanmak üzere cezaevine konulduğunu, duruşma gününün yarın belli olacağını söyledi. Madde, "askerlikten kurtulmak için emre itaatsizlikte ısrar" suçundan 6 ay hapis cezasını öngörüyor.
Tarhan'ın savcılık ifadesinde savaşın, orduların ve askerliğin bir insanlık suçu olduğunu, bu kurumlarla hiçbir zaman işbirliği yapmayacağını ve alternatif hizmeti de reddettiğini söylediğini anlatan yetkililer Tarhan'ın ifadesini imzalamadığını ve parmak izi vermediğini belirtti.
Mehmet barışı seviyor!
Bu arada geçen pazar günü, İstanbul ve İzmir'de gerçekleştirilen iki eylemle Tarhan'ın zorla askere gönderilmesi protesto edildi.
İstanbul'da Galatasaray Meydanı'nda yapılan etkinlikte bir açıklama yapan "Mehmet Tarhan'la Dayanışma İnisiyatifi "Ülke çapında başlatılan milliyetçi dalga ve yükselen militarizm, total ve vicdani ret hareketinin ne kadar hayati bir önem taşıdığını bir kez daha ortaya çıkardı. Bizler Mehmet'in yanındayız ve zorla askere alınmasına karşı gösterdiği direnişi sahipleniyor, buradan uluslararası ve uzun soluklu bir kampanyaya başladığımızı duyuruyoruz" dedi.
İzmir'de de Tarhan'ın avukatı Abdullah Öztürk'ün de katılımıyla bir etkinlik yapıldı. Burada bir konuşma yapan Öztürk, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi, Avrupa Vatandaşlık Şartı ve Kopenhag Kriterleri'nin vicdani ve total redde olanak tanıdığına dikkat çekti.
Öztürk, "Türkiye tüm bu uluslararası belge ve sözleşmeleri kabul etmiş ve taraf olmuş bir ülkedir. Ayrıca Türkiye Cumhuriyeti Anayasası'nın 10. maddesi de bu sözleşmelerle birlikte değerlendirildiğinde vicdani ve total redde olanak sağlar. Bu nedenle insanları zorla silah altına almak insan hakları ihlalidir" dedi.
Etkinliğe katılan vicdani retçiler Ersan Uğur Gör ve Yavuz Aktan da Mehmet Tarhan'ın asla "Mehmetçik" olmayacağını belirterek, desteklerini yineledi.
Bireysel direniş
Mehmet Tarhan, 8 Nisan 2005'te kitap fuarında çalışmak için gittiği İzmir'de kaldığı otelde sabah saat 05.00'da polislerce göz altına alındı ve Askerlik Şubesi'ne teslim edildi. Burada kendisine sunulan evrakları imzalamayı reddeden Tarhan, erteleme, izin ve çürük gibi sözde 'hak'ları kabul etmeyeceğini, askerlik yapmayacağını, devlete ve devletin hiçbir aygıtına itaat etmeyeceğini tekrar ilan etti ve bireysel direnişini başlattı.
Mehmet Tarhan'a 5 Eylül 2004'te Ankara'da düzenlenen Vicdani ve Total Retçiler Pilav Gününde okuduğu basın açıklaması yüzünden 'halkı askerlikten soğutmak' suçlamasıyla soruşturma açılmış ve ifade vermesi istenmişti.
Devlete ve orduya hiçbir zaman hizmet etmeyeceğini vurgulayan Tarhan, ifade vermeyi reddetmiş ve 2001'deki ret deklarasyonuna da değinip "Total retçiyim; militarizme, onun tüm kurumlarına ve onunla içkin olan cinsiyetçilik, ataerki, heteroseksizm (karşıcinselcilik) gibi hiyerarşik toplum yapılanmalarına karşıyım ve dışında olabilmek için elimden geleni yapacağımı ret deklarasyonumla taahhüt ettim. Bütün bu nedenlerle ifade vermeyi, militarizmin kurumlarından herhangi birini, herhangi bir şekilde hayatıma dahil etmeyi reddediyorum" demişti.
En büyük retçi, bizim retçi
Mehmet Tarhan, geçtiğimiz cumartesi akşamı gözaltına alındığı İzmir'den otobüsle yanında iki asker, bir uzman çavuşla beraber Tokat'taki birliğe doğru yola çıkarıldı. Bu sırada İzmirli antimilitaristlerden ve anarşistlerden oluşan yirmi kişilik bir grup "Barış seninle gurur duyuyor", "en büyük retçi bizim retçi" sloganlarıyla uğurlama eylemi yaptı. (AK/TK)