Tutuklu bulunduğu Adana 6. Kolordu Askeri Cezaevi'nden Ankara Askeri Mevkii Hastanesi'ne sevk edilen Bal, muayene için Gülhane Askeri Tıp Akademisi'ne gönderildi.
İki ayrı dava
Bal hakkında "emre itaatsizlik" ve "halkı askerlikten soğutma" gerekçesiyle iki ayrı dava açılması bekleniyor. Davaların ikincisi, Genelkurmay'a dosya olarak sunuldu.
Avukatlar açıkladı
Bal'ın avukatları Suna Coşkun ve Abdullah Öztürk ile daha önce Bal'ın görüşüne giden avukatlardan Meriç Tümer ve Mustafa Cinkılıç, Bal'ın hastaneye kaldırılmasından sonra konuyla ilgili bir basın açıklaması yayımladı.
Uluslar arası platformlara başvuru
İnsan Hakları Derneği (İHD) Ankara Şube Başkanı Ender Büyükçulha, Mehmet Bal'ı desteklemek amacıyla dernek binasında bugün bir basın toplantısı düzenledi. Toplantıya Bal'ın avukatı Suna Coşkun da katıldı.
Bal'ın tavrını "onurlu bir davranış" olarak nitelendiren Büyükçulha "Vicdani ret, Bal'ın kendi tercihidir. Hiç kimse, tercihlerinden dolayı işkenceye maruz kalamaz" dedi.
Mehmet Bal'ın avukatı Suna Coşkun da, Bal'ın "bilinçli bir tercihte bulunduğunu" belirtti ve müvekkilinin cezaevinde gördüğü işkence ve baskıları anlattı. Bal'ın askeri cezaevinde işkence gördüğünü ve bunu cezaevi müdürü Albay Durdu Solak'ın yaptığını belirten Coşkun, "Olayı uluslar arası platformlara ve yargıya taşıyacağız" diye konuştu.
Önce psikiyatri muayenesi sonra cezaevi
Coşkun, açıklamada avukatların gözlemlerinin yanı sıra, Bal'ın anlatımlarına da yer verdi. Açıklamaya göre, olaylar şöyle gelişti:
Mehmet Bal, 24 Ekim 2002'de, askerliğini yaptığı Mersin'de takım komutanı Ulaştırma Üsteğmen Durmuş Er'e vicdani reddini açıkladı. Götürüldüğü Birlik Komutanı Haydar Kocaman'a da aynı açıklamayı yapan Bal, askeri üniformayı giymeyi de reddetti ve aynı gün gözaltına alındı.
25 Ekim'de Adana 6. Kolordu Askeri Mahkemesi'ne götürülen Bal, yapılan psikiyatri muayenesinden sonra tutuklanarak Adana 6. Kolordu Askeri Cezaevi'ne konuldu. Burada da tek tip elbise giymeyi reddeden Bal'ın elbiselerini 5-6 cezaevi görevlisi zorla çıkarttı ve Bal, tek tip elbiseyi bu kişilerin zoruyla giydi. Bal'ın elleri arkadan kelepçelendi.
Zorla saç tıraşı ve açlık grevi
Bal'ın bundan sonraki gelişmelerle ilgili ifadesi de şöyle:
* Saç tıraşı yapılması emredildi, reddettim. Önce sandalyede tıraş yapmayı denediler bunu başaramayınca beni yere yatırdılar, 5-6 askerin vücuduma, bir askerin kafama bastırması ile bir diğeri tarafından zorla tıraş edildim. Bu esnada bir kişi sol ayağıma sert bir cisimle 4-5 kez şiddetli bir şekilde vurdu. Aynı gece ellerim kelepçeli olduğu halde hücreye atıldım. Hücrede bir kişi daha vardı. 25.11.2002 saat 21.00'den itibaren açlık grevi kararımı ve gerekçelerini içeren dilekçemi nöbetçi başçavuş Selim Kopar'a teslim ettim.
* Ellerim arkadan kelepçeli olduğu halde 4 gün iki kişilik hücrede tutuldum. Bu 4 günden sonra 30.10.2002'de tekrar içtima için zorla elbise giydirilip iç havalandırmaya sayıma ellerim arkadan kelepçeli vaziyette çıkarıldım. O sırada cezaevi müdürü Albay Durdu Solak yanıma gelerek "esas duruşa geçmemi" emretti. Kabul etmedim. Bunun üzerine Albay Durdu Solak bacağıma doğru iki tekme attı. Bu tekmelerden biri terlikle yer arasına isabet ederken, diğer tekme sol ayak bileğime geldi. Albayın tüm şiddeti ile vurduğu bu tekme sonucunda ayağımda 10-12 cm'lik yaralanma meydana geldi.
Ayaklara kelepçe ve pranga
* Albay ayaklarıma kelepçe vurulmasını emretti. Ayaklarıma vurulan kelepçe ayak bileklerimi sıkmaya ve kan dolaşımını engellediği için morarmaya başladı. Bunun üzerine Albay Durdu Solak kelepçelerin ayağımdan çıkarılarak derhal özel bir pranga yapılmasını emretti.
* 1 Kasım 2002'de eski demirlerden yapılmış bir pranga ayağıma takıldı. Bu pranga koğuştan her çıkışımda - doktor kontrolü, avukat görüşü ve zorla içtimaya çıkışımda - ayaklarıma takılmaktadır.
* Albay Solak beni her karşısına getirttiğinde ayaklarımı birleştirerek esas duruşa geçmem için emir vermektedir. Bunu kabul etmiyorum. Albay zorla esas duruşa geçirilmem için ayaklarımın topuk hizasındaki pranga zincirlerinin halkasını bir araya getirerek asma kilitle kilitlemekte ve ayaklarım bu şekilde zorla birleştirilmektedir. Şu anda ayak bileklerimde prangaların yol açtığı yaraları görebilirsiniz.
* 25.11.2002'den itibaren 11 gün süre ile hücrede kelepçeler zorunlu ihtiyaçlarım dışında hiç açılmadan sürekli olarak arkadan kelepçeli olarak tutuldum. Son 3-4 gündür hücreye girince kelepçeler çıkarılmaktadır.
* Havalandırmalara (sabah saat 7.45'te, 15 dakika) sayım dışında çıkarılmıyorum.
* 15 günde ancak bir kez duş alabildim. (Su ısıtma tesisatının bozuk olduğunu söyleyerek sıcak su verilmiyor.)
* Açlık grevinde olduğum ilk zamanlarda param olmadığı için şeker ve şekerli su tarafıma verilmemiştir. Ancak hücrenin bitişiğindeki koğuşta bulunan diğer tutukluların yardımı ile şeker alabildim. Bana 4 adet şekeri bir çay parasına veriyorlar.
* Sizinle görüşmeye gelmeden önce, ayaklarımda pranga ve ellerim arkadan kelepçeli olduğu halde doktor muayenesine götürüldüm. Ayaklarımdaki prangalar sökülerek tartıldım. Şu anda 45 kilo geldiğim söylendi.
* Tartıldıktan sonra avukat görüşüne çıkmak üzere tekrar ayaklarıma prangalar takıldı. Ancak muayeneyi yapan doktorlar "avukatların yanına prangalı götürmeyin" dedikleri için yanınıza prangasız getirildim. Ancak buradan ayrılınca tekrar takıyorlar. (BB/NK)