Telefonda görüştüğüm Vecih Cuzdan bana sendikaorg’un adresini bir çocuğa anlatırcasına anlattı. Benimde ilk röportajım olacağından olsa gerek, duyduğum şeyleri tekrarlatarak verdiği bilgileri heyecanla önümdeki not defterine geçirdim.
Taksim-Şişli yönüne doğru bindiğim toplu taşıma aracına Osmanbey metro durağında indim. Sendika.org’un Kurtuluş’taki binasını bulmam zor olmadı. Kararlaştırdığımız saatte Sendika.org’un kapısından girmiştim.
Beşinci kata çıktığımda beni kapıda güler yüzle karşıladı.
“Merhaba” dedi. “Ben Vecih Cuzdan.”
Ben de kısaca kendimi tanıttım.
Telefonda söylediğini acele bir tavırla tekrarladı. “Kusura bakma gündem çok yoğun. Beyoğlu’nda bir bina çökmüş, bazı arkadaşlarımız oraya gitti. Bundan dolayı vaktim yok,” dedi.
Vaktin az olmasından dolayı hemen ilk sorumu ayaküstü sordum.
"17 yıldır amaçlarımızdan sapmadık"
Sendika.org’un ne zaman kurulduğunu, amaçlarını merak ediyordum. Yanıt verdi:
“17 yıl önce yayın faaliyetlerine başladı Sendika.org. Amacı emeğin ve direnişin sesi olmaktı. Kadın mücadelesi, sokağın sesi, işçinin sesi olma noktasında belli başlı öncelikleri var. 17 yıldır bu amaçlardan sapmadık.”
Ben sormadan bana kısaca ofisi tanıttı. “Bir dairenin büyükçe bir salonunda haber üretiyoruz. İşte görüyorsun, (bilgisayar başında oturan iki kadın arkadaşı göstererek) arkadaşlarımız burada yapmış oldukları haberleri yayına hazırlıyor.”
"Alt üst yok"
Sendika.org’da çalışanlar arasında alt üst mevhumu yok. Yani haber müdürü veya bölüm şefinin olmadığı ortak emeğin ürünü bir haber anlayışları var.
Haber odası nispeten boştu. Arkadaşlarının haberde olduğunu söyledi.
Sonra kitaplıkların bulunduğu bir odaya geçtik. Balkonu olan bu oda da deri bir oturma grubu cam kenarına doğru konulmuş bir dinlenme odası.
“Bu oda araştırma ve dinlenme için kullanılıyor. Çayımızı ve kahvemizi mutfakta kendimiz yapıyoruz.
"Gönüllülük esası"
Vecih Gönül beş yıldır Sendika.org kadrosunda. Çalışmak yerine “Basın faaliyeti yürütüyorum” deyimini kullanıyor; bunu özellikle belirtiyor.
“Burada çalışmak değil de gönüllü emek ya da katılım var. Her gün aynı sayıda olmasak da genelde beş, on kişi oluyoruz.
Gönüllülük esasına göre yürüyorsa akla hemen ücret meselesi takılıyor. İster istemez “üvret alıp almadıklarını soruyorum.
Bu soruma gülerek cevap veriyor:
“Biz ücret almayız. Burada gönüllü bir emek söz konusu. Yol ve yemek ücretlerinin karşılandığı bir komünal sistemimiz var.”
Sendika.org 17 yıldır büyük zorlukları aşarak bugüne geldi. Arkasındaki gücü böylelikle anlamış oluyorum.
"Sokak ne zaman hareketlense"
Ama son yıllarda 61 kez kapatılmalarının zorluğu bir başka olmalı.
Fiili sansür olarak tanımladığı kapatılmaların 25 Temmuz 2015’de, Telekomikasyon İletişim Başkanlığı (TİB) kararıyla başladığını söylüyor. O günden sonra devlet kapattıkça onlar “sendika” adının yanına 1, 2, 3, 4 ekleyerek yeniden açmışlar. 62’deler şu an.
Peki, devlet neden kapatıyor Sendika.org’u?
Yanıtı çok net:
“Sokak ne zaman tırmanışa geçse Sendika.org kapatıldı.”
Gündem yoğun, Vecihi Cuzdan'ın işi çok. Binadan çıkıyorum. Cep telefonumdan sendika.org'a giriyorum ama "sendika63.org" yazarak.
Şöyle bir not karşılıyor beni:
"Daha değil. Bir önceki sayıyı deneyin :)"
Bu not sendika.org gönüllülerinin habercilikte direneceğinin, direnirken gülmeyi sürdereceklerinin kanıtı... (MG/HK)
* Atölye BİA Temmuz haberleri için tıklayın.