Barış ve Demokrasi Partisi (BDP) milletvekileri ve Emek, Demokrasi ve Özgürlük Bloku bileşenleri bugün Van'da toplanıyor.
Katılımcılara gelen çağrıda, beş gün sürecek olan toplantının, ''eğitim ve planlama'' üzerine olacağı belirtiliyor. Gündeme ilişkin gelişmelerin de değerlendirileceği toplantıda, önümüzdeki döneme dair bir yol haritası çizilmesi bekleniyor.
Katılımcı Demokrasi Partisi (KADEP) Genel Başkanı, Blok milletvekili Şerafettin Elçi toplantıya katılmayacağını açıklarken, BDP Diyarbakır milletvekili Altan Tan eleştirilerine rağmen katılacağını belirtti. Emek Partisi (EMEP) Genel Başkanı Levent Tüzel ise yurt dışında olacağı için toplantıda olamayacak.
Şerafettin Elçi ne demişti?
Şerafettin Elçi, Gündem Özel programında Belkıs Kılıçkaya'yla yaptığı söyleşide, özerkliğin tek taraflı olamayacağını söyleyerek, ilanı "anlamsız ve zamansız" olarak değerlendirmişti.
Elçi'nin gelişmelere ilişkin yorumları şöyle:
* Hatip Dicle kararı insanları umutsuzluğa sürüklese de biz Ankara'ya koştuk. Yapılması gerekenleri Başbakan'a ilettik. Dedik ki, 'Toplumda büyük bir gerilim var. Bu bir saatli bombadır. Toplumda, barış için bir istek varken bunu boşa geçirmeyelim.' Maalesef isteklerimizi elinin tersiyle itti, bizimle konuşmadı.
* Öcalan'da ciddi bir barış arayışı oldu. Çatışmalar tekrar başlamasın diye ciddi gayretleri oldu. Onunla da yapılan müzakereler bir sonuca varmadı. Protokol imzalandı ama bu protokol resmiyet kazanmadı. Bu sefer umut ışıkları sönmesin diye ortaya bir Barış Konseyi iddiası atıldı, ayrıntı verilmedi. Bu konsey, devlet adına bir konsey mi? Devlet adına hareket edebilir mi?
* Son görüşmede Öcalan çatışmasızlık süreci hakkında net bir bilgi vermiyor. Çünkü Öcalan diyor ki, ''Bu kararı Kürdistan Topluluklar Birliği (KCK) verecek''.
* İnsanlar zannediyor ki sadece Hatip Dicle'nin peşindeyiz. Hayır. Aslında Hatip Dicle meselesi tamamen Kürt siyasetine gözdağı vermek, bize mesaj vermek içindi. İstedik ki bize güvence verilsin. Başbakan ''Ortada bir haksızlık var deseydi'' bir adım olurdu. Başbakan bunu bile yapmadı. Bu ülkenin her savcısı isterse Dicle kararı gibi bizlere de göz açtırmaz. Sadece bana seçimden sonra dört tane soruşturma açıldı.
* Ben hukuk insanıyım. Makul olmayan bir görüşü savunmam.
* Cumhurbaşkanı haklılığımızı anladı ama gücü kısıtlı. Bütün güç, kudret Başbakandadır. İstediği yasayı çıkartır, istediği yasayı değiştirir. Eğer Başbakan bu uzlaşmaz, herkesi küçümseyen tutumunu değiştirmezse bundan sonra olacak tatsız olayların vebali boynunadır.
* Ben hukukçuyum bu işleri bilirim. Özerklik ilanı anlamsız ve zamansız. Özerklik öyle bir kesimin kendi başına açıklayabileceği bir şey değil. Siyasi tarihte böyle bir şey yok. O toplantıda olsaydım kendi görüşlerimi açıklayacaktım, itiraz edecektim.
* Ben Demokratik Toplum Kongresi (DTK) üyesi değilim. Kararın nasıl alındığını bilemem. Fikrimi sorarsanız, anlamsız ve zamansızdır." (IC/ŞA)