Türker'in "elinde herkesle ilgili çok şey olduğu", "polislerin gazetecileri dövebileceği," yolundaki sözlerine ise yerel Bolu'nun Sesi gazetesinden yanıt geldi. Bolu'nun Sesi'nde "Herkes Kendi Söküğünü Diksin" başlığıyla yayımlanan bir editoryalde, yerel basının meslek ilkeleri açısından kimi kusurlar işlemiş olacağı kabul edilirken Vali Türker de gazetecilere karşı," 'sizi korumalar dövse ne olacaktı?' gibi aba altından sopa gösteren bir üslup kullanmak"la eleştirildi.
Türker,geçtiğimiz günlerde Büyüksu'da meydana gelen sel tehlikesi dolayısıyla düzenlediği basın toplantısının sonunda, hakkında çıkan haberleri tek tek değerlendirdi. Bunlarla ilgili olarak habercilere yönelttiği suçlama ve kınamaları ise "sitem etme hakkı"nın kullanılması olarak niteledi.
Bolu Valisi M. Ali Türker son günlerde ulusal medyada "vatan bölünür" kaygısıyla Türkiye haritası biçimindeki pastayı kesmeyi reddetmesi nedeniyle haber konusu olmuş, Bolu'daki deprem anıtı ve müzesinin selden etkilenmesi dolayısıyla da eleştirilmişti.
"Seçme sitemler"
Türker'in basın toplantısında habercilere yönelttiği "sitemler"den bazıları şunlar:
* Deprem Anıtı: " 'Buraya deprem anıtı niye yapılmıyor,' diye haber yapanlar yine sizlerdiniz. Sonra 'anıt var, okul yok ' diye haberler yapanlar yine siz oldunuz. Anıt bitme noktasına gelmişken, haberler yaptınız. Bunun ne anlamı vardı?
* Deprem Müzesi: "Teknik hatayı o kadar büyüttünüz ki, sizlere cevap vermekten artık bıktım. Parayı Ticaret Odası Başkanı Turgut Kalaycıoğlu kazandı, şikayeti biz işittik. 3 kuruş için haysiyetlerle oynamayın . Beni, Valinizi bozuk para gibi harcamayın . Ben de müzeye gittim baktım, sel falan yok. Sızıntı var... Yazıktır, günahtır. Yapmayın!
* Bilmem Ne Kuruluşu:"Bazı gazete patronları yazılar yazmış: 'Bilmem ne kuruluşu nereye bakar ' diye... Bu yazıda bölücülük yapılıyor. O kurumun nereye nasıl baktığını biz biliyoruz, kontrolümüzde... Ama saptırmalar olursa duyarlı oluruz. Biz de kim nereye bakar diye söze başlamıyoruz, buna dikkat edin. Elimde herkesle ilgili çok şey var...
* Bölünmez Pasta: "Abant'ta tertiplediğimiz Cumhuriyet Bayramı resepsiyonunda, iyi niyetle kesmediğimiz pasta için, dünyaya rezil olduk . Alay konusu olduk. Basın hürriyeti, haysiyetlerle oynamak değildir. Bu haberi yapanların eline ne geçti..? Türkiye'de bütünlük sorunu yokmuş falan... Ben Tunceli'den buraya geldim . 30 bin tane adam niye ölmüş o zaman?
* Terbiyesizlere dayak:"Bazı gazeteciler özel yaşama saygı göstermiyorlar. Bayram tatilinde Abant'ta olan bir Bakan, kendine özel zaman istedi. Kapıda duran koruma polisleri, Bakan'ı görmeye gelen gazetecilere, Bakan'ın dinlenmek istediği durumunu anlatmışlar. İçeri alınmayan gazetecilerden DHA Muhabiri " Vali niye karışıyor?" diyebiliyor. Bu terbiyesizliktir . Ben Bolu'nun Valisiyim. Ne demek Vali ne karışıyor? Koruma polisleri sizi orada tartaklasaydı, bu sözünüzden ötürü dövselerdi ne olacaktı ?"
* Kelimelere dikkat: "Haberlerinizde üslubunuza ve seçtiğiniz kelimelere dikkat etmek lazım. Haberlerinizde haysiyetlerle uğraşmayın. Ben sizin haber alma özgürlüğünüze engel koymuyorum. Koyarsam eğer, buralarda (Valilik binasında) haber diye gezinirdiniz...
* Kahrolan baba: "Ben de bunlara üzülüyorum ve bu da sağlığıma zararlı . Ama bunun önüne geçemiyorum. Basında çıkan bu haberler için ailem çok üzülüyor. Daha önce hep benimle ilgili övgü dolu haberler duymuşlardı. Ama son çıkan haberler için, sizin yüzünüzden babam kahroluyor ."
Bolununsesi diyor ki!
Bolununsesi gazetesinde "Herkes Kendi Söküğünü Diksin" başlığıyla yayımlanan editoryalde ise yerel basında "artan rekabet"in habercilik kalitesinde düşüşe neden olduğu kabul edilirken Vali Türker de habercilere "aba altından sopa göstermek"le eleştiriliyor ve yerel medyanın da valiliğin de değerlendirilmesinin halka bırakılması gerektiği vurgulanıyor.
Özeleştiri
* Kalitesizlik:Gerçekten de Bolu'da gazete sayısının artması, sektörün gelişmesinin bir göstergesi. Bu gelişme beraberinde rekabeti de arttırdı. Bu uzun solukta daha da profesyonel gazetelerin ortaya çıkmasını sağlayacak... Ancak bu süreç içerisinde gazeteciliğin genel kalite ortalamasında düşüş ve kalitesizlik yaşanıyor...Bundan zarar gören kurumlardan biri de Bolu Valiliği ve Bolu Valisi M. Ali Türker'dir.
* Eleştiriyi Hak Eden Haberler: Gazeteci ufku olan bir kişidir. Olaylara sadece bakmaz, aynı zamanda görür. Bakış açısını her zaman geniş tutar, ama geleceğe sürekli "zoom" yapar. Yaşadığı dünyaya, ülkeye, kente eleştirel bakar ama yapıcıdır. Yok edici değil, denetleyicidir. Yolunu şaşıranlara yol gösterir.
Eğer bu açıdan bakarsanız; ulusal ve yerel basında çıkan bazı haberlere Vali Türker'in eleştirisi haklıdır.
Eleştiri
* Önüne Gelene "Bölücü" Deme: Eğer bir Vali, bir gazetecinin yazısındaki niyete " bölücülük " var şeklinde değerlendirme yapıyorsa, gereğini yapmalıdır. Yok eğer kızgınlıkla söylüyorsa, kimseyi zan altında bırakma hakkı olmadığını bilmelidir
* Aba Altından Sopa Gösterme: Nedeni ne olursa olsun bir Vali, hata yapan gazetecilere " sizi korumalar dövse ne olacaktı ?" gibi aba altından sopa gösteren bir üslup kullanmamalıdır.
* Mevkiler Hak Edilmeli: Gazeteciler de, Sayın Vali de iyi bilmelidir ki, her iki kurum da Bolu'ya lazımdır. Ve o önemli mevkileri hak eden insanlar işgal etmelidirler . Biz inanıyoruz ki; doğruyla yanlışın birbirine girdiği bu son dönemdeki'gerçekleri' halkımız, kendi süzgecinden geçirerek bulacaktır .
* Anlamsız Geerginlik: Gazetecinin yaptığı iyi haberin ya da amacını aşan haberi, halk mutlaka sınıflandıracaktır. Valiliğin yaptığı iyi işler ile hatalı sayılabilecek işlerin de sınıflandırmasını, yine ondan yararlanan halkımız yapacaktır.
Bu anlamda, gazeteciler ve Valilik makamı arasındaki bu anlamsız gerginliğin son bulmasını diliyoruz. (EK)