Geçen yıl Kasım ayında "Kürtçe'nin seçmeli ders olması" talebiyle verdiği dilekçe yüzünden önce bir dönem uzaklaştırma, geçtiğimiz günlerde de okuldan süresiz uzaklaştırma cezası aldı.
Kürtçe seçmeli ders için dilekçe veren binlerce öğrenciden biri olan Aytaç, ikinci senesinde üniversiteyi kazanır. Fakat kazandığının ilk senesinde Kürtçe'de seçmeli ders talep ettiği için bir sürü zorlukla karşılaşır.
Aytaç'ın, okuldan atılma cezası kendisine 20 Temmuz'da, yani Kürtçe'ye öğrenim ve yayın hakkı tanınmasından iki hafta önce , tebliğ edildi.
Dilekçeye cevap: Soruşturma
Aytaç'ın 2001 yılının Kasım ayında verdiği dilekçeye Marmara Üniversitesi Rektörlüğü ancak birkaç ay sonra cevap verir. Cevap ise, Aytaç ve arkadaşlarının soruşturmaya çağırılmaları olur. Bir Pazar günü okula çağırılan öğrencilere soru formları dağıtılır ve onlardan dilekçeyi kendi istekleri doğrultusunda imzalayıp imzalamadıkları ve kimin kampanyayı düzenlediği yönünde sorular yöneltilir. Aytaç, dilekçeyi kendi isteğiyle imzaladığını, kimsenin kendisine imzalatmadığını belirtir. 'Sınavdan' geçen öğrencilerden biri okul çıkışında Ülkücülerin saldırısına uğrar ve kafasından yaralanır.
Öğrenciye tehdit, aileye uyarı
Aytaç, o günlerde bazı öğrencilerin dilekçelerini geri çekmelerini okul yönetiminin okuldan atma tehdidi ve öğrenci ailelerine mektuplar gönderilerek ailelerin korkutulmasına bağlıyor. Aytaç'ın da Elbistan'daki ailesine mektup gönderilmiş, ama onun ailesi dilekçe vermesini anlayışla karşılamış.
Aytaç, kendisinin dilekçeyi geri çekmemesini de "Talebimde herhangi bir siyasal içerik olmadığını düşündüğüm için" şeklinde açıklıyor.
Okulda mahkeme
Aytaç ve 'dilekçeci' arkadaşları ilkinden sonra ikinci bir soruşturmaya çağırılırlar. Aytaç, ikinci soruşturma gününü şöyle hatırlıyor: Bizi teker teker bir salona alıyorlardı. İçeride tam bir mahkeme havası yaratılmıştı. Uzunca bir masanın bir ucunda sorgucu öğretim görevlileri, diğer ucunda da öğrenciler oturuyordu. Öğrencinin yanındaki daktilocu ne söyleniyorsa yazıyordu, bir de başımızda duran bir sivil polis vardı.
Aytaç'ın soruşturması otuz saniye sürer. Sorguyu yapan Öğretim görevlisi "dilekçenin arkasında mısın" diye sorar, Aytaç "Arkasındayım" der ve çıkar. Ama Aytaç, bir ay sonra dilekçesinin arkasında olmasının bedelini bir dönem uzaklaştırma cezası alarak öder. Aynı dönemde Aytaç ile beraber, 80 öğrenci çeşitli cezalar alır: 38'i bir dönem, 25'i bir ay uzaklaştırma, 17'si de kınama cezası alır.
Basın açıklaması yaptılar...
Marmara Üniversitesi öğrencileri aldıkları cezaları bir basın açıklaması yaparak kınarlar. Ancak aldıkları cezayı kınamaları da başlarına dert açar. Basın açıklaması yapan öğrenciler hakkında soruşturma açılır, birkaçının sonuçları belli olurken, çoğunun hangi cezayı alacağı halen açıklanmış değil. Soruşturmadan sonra Esra Aytaç, aldığı cezayı basın açıklamasıyla kınadığı için süresiz okuldan atılma, üç arkadaşı bir yıl uzaklaştırma, iki arkadaşı da kınama cezası alırlar. Aytaç, karşılaştığı onca engellemeye rağmen okuldan atılabileceğini düşünmüyormuş, cezayı aldığında da şaşkınlığa uğramış.
Ancak yine de okuldan atılmanın kendisini çok kötü etkilemediğini söylüyor. Nedenini de şöyle anlatıyor: Daha ilk yılda verdiğim bir dilekçe yüzünden, sürekli soruşturmalara çağırıldım, cezalar aldım, tüm bunlar kendimi üniversite öğrencisi hissetmeme engel oldu. Daha öğrenciliğin ne olduğunu anlamadan okuldan atıldım.
Üç maymun: Görmedim, duymadım, bilmiyorum
Aytaç, kendisine ve öğrencilere yapılanlarla öğrencilerin "Üç maymun" oynamalarının sağlanmaya çalışıldığını söylüyor. Üç maymun oyununun kuralları şunlar: Görmedim, duymadım, bilmiyorum. Ona göre Türkiye'de bu oyunu oynamayanlara "özel muameleler" uygulanıyor.
İstanbul gibi bir metropole ve üniversite gibi bir "bilim yuvasına" geldiğini zanneden Aytaç'ın gördüğü muamele "beklentilerinin ötesinde" gerçekleşiyor. "Türkiye'yi az çok tanıyordum ama bir dilekçeye bu kadar yüklenileceğini de düşünemiyordum" diyor Aytaç.
Bu hafta aldığı atılma cezası için temyiz başvurusu yapacak olan Aytaç'a "Okula geri dönersen tekrar Kürtçe için başvuru yapar mısın?" diye sorduğumuzda aldığımız yanıt şu: 'Yine yapmam demem' için yaptığımı suç olarak görmem gerekir. Ama ben başvurumu suç olarak görmüyorum, tekrar başvurmamam için bir neden yok.
Uyum yasalarına 'uyumsuz' uygulama
Aytaç'a 3 Ağustos'ta alınan Kürtçe öğrenim ve yayın hakkını hatırlatıyoruz. O'na göre, bir yanda kendisi ve arkadaşlarına verilen cezalar, bir yanda da alınan bu kararlar "ilginç". Ama O tüm olanlara rağmen çıkarılan uyum yasalarının önemli bir adım olduğunu söylüyor, uygulama konusunda da Türkiye AB üyeliği sürecinde olduğu için iyimser.
Bundan sonra ne yapacağına da karar vermiş: Kendisini Kürt dili edebiyatı konusunda geliştirecek. Aytaç, Kürtçe öğrenimi için geçtiğimiz gün yapılan kurs başvurusunu da doğru bulmuyor ve "anadilimi para karşılığında öğrenmek istemiyorum" diyor.
Bir dilekçe nelere kadir
2001 yılının Kasım ayında İstanbul Üniversitesi'nde başlayan Kürtçe'nin seçmeli ders olması talebiyle yapılan dilekçeli başvuruyu Türkiye genelinde yaklaşık olarak 16 bin öğrenci yaptı. Dilekçe veren öğrencilerden 1260'ı gözaltına alınırken, 93 öğrenci tutuklandı, 2414 öğrenci hakkında soruşturma başlatıldı, 95 öğrenci okuldan atıldı ve 1350 öğrenciye bir hafta ile bir yıl arasında değişen cezalar verildi. (NK/BB)