Öğrenciler, Emeğin Partisi (EMEP), Halkın Demokrasi Partisi (HADEP), Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Sosyalist Demokrasi Partisi (SDP) ve Sosyaldemokrat Halk Partisi (SHP) yöneticilerine, üyelerine ve tüm sol kamuoyuna açık mektup hazırladı.
Yeşeren umudun büyümesi için
"Boğaziçi Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi Avcılar Kampusu, Edebiyat Fakültesi, Orman Fakültesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, Marmara Üniversitesi Haydarpaşa Kampusu, Bilgi Üniversitesi, Yıldız Teknik Üniversitesi'nden öğrenciler" imzasıyla yayımlanan mektupta, Türkiye'nin sorunlarının çözümü için "sol"un güçlerini birleştirmesi gerektiği vurgulandı:
"Uzun bir süreden beri içinde bulunduğumuz siyasal temsil krizi, seçim kararıyla beraber solun lehine yeni olanaklar sunmaktadır. Artık emekçilerin ve yoksulların kendi yaşam alanlarındaki sesini meclise de taşıyabiliriz."
"Yeşeren bu umudun büyümesi için SOLun da sorumlu davranması gerekmektedir. Yıllar yılı alınan darbelerin de etkisiyle hedefi şaşıran, birbirine düşen SOL artık güçlerini birleştirmeli, yeni bir akit etrafında yan yana gelmelidir. Bu sizlerin tarihsel sorumluluğudur. Bu sorumluluk, bürokratik anlayışlara ve dar örgütsel çıkarlara değiştirilmemelidir."
"Üniversite öğrencileri olarak bizler; ülkemiz ve üniversitelerimizin sorunlarının çözümünün SOLda, SOLun çözümününse BİRLİKte olduğunu düşünüyoruz."
Mektuptan
Öğrencilerin, bugün (Pazartesi) EMEP, HADEP, ÖDP, SDP ve SHP genel başkanlarına göndermeyi planladığı mektup şöyle:
* Bizler de, bu ülkede yaşayan herkes gibi yıllardır Uluslararası Para Fonu (IMF) ve Dünya Bankası programlarının tahribatını yaşamaktayız. İlk elden üniversitelerimiz ve bütün bir eğitim alanı piyasaya açılıp ticarileştirilmek isteniyor. Bu, "öğrenci"liğin ortadan kalkması, üniversitelerin bilgi tacirliği yapması ve emeğiyle geçinen geniş kitlelerin çocuklarına üniversite kapılarının kapanması anlamına geliyor. Mecliste bulunan "Üniversite A.Ş. yasası" bu durumun hukuksal zeminini sağlamak için bekliyor. Yasaya ve diğer antidemokratik uygulamalara tepki gösteren öğrenciler ise iktidar tarafından soruşturma ve tutuklamalarla cezalandırılıyor.
* Kapitalizmin krizleri ülkemizde işsizlik ve yoksulluğu derinleştiriyor. Gitgide çözümsüzleşen bu durum, binlerce esnafın kepenk kapatmasına, işçilerin işlerinden çıkartılmasına, kamu çalışanlarının sefalete mahkum edilmesine, tarımın ortadan kaldırılarak köylünün göçe zorlanmasına sebep oluyor. Ülkemizin dört bir yanında sefalet hüküm sürmektedir. Derin ahlaki çöküntü, insanımızı umutsuzlaşmaya ve gitgide yozlaşmaya götürüyor. İnsanların siyasete güveni kalmamıştır. Siyaset bir takım ışık ve ses efektlerine dönüşmüş ve gerçekliğini yitirmiştir.
* Kendi içindeki kültürlere özgürlük alanı tanımayan iktidarlar, bugün başka ülkelerin topraklarına sözde barış ve demokrasi götürme hevesiyle, Amerika Birleşik Devletleri (ABD) arkasında savaş hizasına giriyorlar. Buna alkış tutan, kumanda etmek isteyenler, savaş karşılığında alacakları üç-beş kuruşa sevdalanmışlardır.
* Ülkemizde seçim, yıllardır süren savaşların ve inkar politikalarının altında yaşamlarını sürdüren Kürt halkıyla barışmanın da dönüm noktasıdır. Bu anlamda, bu coğrafyada yaşayan tüm halkların eşitlik ve özgürlük özlemini buluşturmak gerekmektedir. (BB/NK)