İstanbul Barosu avukatlarından Ergin Cinmen "Suça veya şiddete teşvik edici mesaj ya da ibare yoksa yerleşke içinde öğrencinin afiş asma hakkı vardır" diyor.
Üniversite Konseyleri Derneği (ÜKD) Genel Sekreteri Özgür Genç, toplumda en başta üniversitede ifade özgürlüğünün sağlanması ve korunmasından yana. İstanbul Üniversitesi'nde yaşanan olaylarıysa Adalet ve Kalkınma Partisinin (AKP) politik tavrının bir uzantısı olarak görüyor.
İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi dördüncü sınıf öğrencisi Başak Özkan, "Polisin yerleşkeye girerek öğrenciye ve asılan afişlere müdahale etmesi bağımsız, bilimsel ve demokratik süreç talebimizi baltalayan gelişme. Okulun öznesi öğrencidir" diyor.
Merkez yerleşkesi önünde açıklama yapan Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası 6 No'lu şube başkanı Doğan Çetinkaya, İstanbul Üniversitesi rektörünün üniversitede siyaseti bitirmek istemesi ve afiş yasağı koymasının siyaset karşıtı bir tavır değil, belli bir siyasi tavrın ifadesi olduğunu belirtti.
"Qui séme la misére, récolte la colére (Sefalet eken öfke biçer)" pankartı açan öğrenciler adına basın açıklamasını okuyan Serpil Ocak "Bugün Fransa'da da, Türkiye'de de eşit parasız eğitim hakkımız için, geleceğimiz için mücadele ediyoruz" dedi.
"Üniversiteyi kendi evi gibi kullanan polis"
Üniversitelerdeki gerginlik yaklaşık iki haftadır sürüyor. Boğaziçi Üniversitesi öğrencileri, ülkücü oldukları söylenen öğrencilerin bıçaklı saldırısına uğramış ve ardından olayı protesto etmişti. Saldırılar sadece Boğaziçi Üniversitesi'nde değil, Anadolu yakasında bazı liselerde, Mimar Sinan Üniversitesi, İstanbul Üniversitesi ve Yıldız Teknik Üniversitesi'nde de yaşandı.
İstanbul Üniversitesi öğrencileri dün yaşadıkları saldırının geçen haftadan beri yaşanan gerginliğin bir parçası olduğunu söylüyorlar ve yaşanan olayların ardından ortaya çıkan manzarayı "Bir yanda yaralanan öğrenciler diğer yanda ise üniversiteyi kendi eviymiş gibi kullanan polis" diyerek ifade ediyorlar.
Cinmen: Afiş asmak öğrencinin yasal hakkı
Avukat Cinmen üniversitede afiş asılmasının yasal bir hak olduğunu söylüyor. Cinmen, Rektörlük tarafından öğrencilere ve öğrencilerin oluşturduğu derneklere ilan ve afiş asmak için panolar tahsis edildiğini belirtiyor.
Cinmen "Hukuki açıdan yönetmelikçe afişte verilen mesaj suça ya da şiddete teşvik etmiyorsa rektörün ya da fakülte dekanının onay vermesi gerekir" diyor ve afiş asmanın yasal bir hak olduğunu ifade ediyor.
Genç: İfade özgürlüğünün ilk olması gereken yer üniversite
ÜKD Genel Sekreteri Genç, rektör olarak yönetime geldiğinden beri Parlak'ın üniversite içindeki muhalefeti engelleyeceğine dair açıklamalarına dikkat çekiyor.
Özellikle Parlak şahsında üniversitelerde halktan, eşitlikten yana ve özelleştirme karşıtı tavrı bastırmaya yönelik genel bir hava hakim olduğunu düşünen Genç, "Nitel çalışma alanı olan üniversiteleri bağımlılaştırma politikası izleniyor. AKP hükümetinin özelleştirme tavrının bir yansıması" diyor.
AKP'nin politik tavrı üniversiteye de yansıyor
Genç "Üniversiteler bilimsel eğitimin, öğrenimin gerçekleştiği özerk kurumlar. Toplumsal muhalefetin de önüne aldığı kurumlar. İfade özgürlüğü her şeyden önce üniversitelerde olmalı, korunmalı" diyerek üniversite kurumuna baskı uygulamanın yanlışlığına değiniyor.
ÜKD sözcüsü Genç, İstanbul Teknik Üniversitesi (İTÜ) ve Ortadoğu Teknik Üniversitesi öğrencilerinin (ODTÜ) Kuzey Atlantik İttifakı'na (NATO) proje üreten çalışmalar yaptıklarını ve desteklendiklerini ancak topluma hizmete yönelik Eğitim ya da Tıp Fakültesi gibi kurumların görmezden gelindiği görüşünde.
Genç ayrıca İstanbul Üniversitesi'nin tarihinde hep ilerici harekete sahne olduğunu söyleyerek üniversiteye yapılan müdahalenin bu anlamda sembol olduğunun altını çiziyor.
Özcan: Özne biziz polis değil
Özcan, dört yıldır öğrencisi olduğu üniversitede politik içerikli ya da değil afiş asabildiklerini ancak son günlerde ellerinden bu hakkın da alınmak istendiği için tepkili:
"Ülkücüler saldırıyor. Polis elini kolunu sallayarak yerleşkeye giriyor. Bağımsız, bilimsel, demokratik süreç talebimiz sürekli baltalanıyor. Bu üniversitenin öznesi biziz, polis değil."
Bugün İstanbul Üniversitesi Merkez Yerleşkesi önünde öğrenci ve demokratik toplum örgütlerinin ortaklaşa yaptığı basın açıklamasında öne çıkan talep üniversitelerde ifade özgürlüğünün engellenmemesi yönünde oldu.
Yaklaşık 400 kişilik grubun arasında üniversite öğrencileri, Eğitim-Sen İstanbul 6 No'lu Üniversiteler Şubesi, Özgürlük ve Dayanışma Partisi (ÖDP), Emek Partisi (EMEP), Türk Tabipleri Birliği(TTB), Halkevleri, akademisyenler ve yazar Erdoğan Aydın da bulunuyordu.
Çetinkaya: Parlak'ın provakasyonu
Eğitim-Sen adına Çetinkaya, afiş yasağını, düşünce ve ifade hürriyetine sınırlama kapsamında ele alınması gerektiğini vurguladı ve Parlak'ın bu tavrının üniversite yemekhane özelleştirme tasarısına gelecek tepkiyi bastırmaya yönelik olduğunu söyledi.
"Öğrencilerine "babacan" bir tavırla yaklaşmak yerine, "onlara günlerini göstermek" için polisi kullanmaktan çekinmeyen Parlak'ın düşünce ve ifade hürriyetine koymuş olduğu engel, öğrencilerinin fikirlerine karşı göstermiş olduğu duyarsızlık tam anlamıyla bir provokasyonudur."
"Afiş astık, asıyoruz. Yine asarız"
Öğrenciler protestolarında "Dikkat; Polis girebilir. Bilim giremez. Kitapla afişle girilemez, satır serbesttir.", "Üniversiteler bizimdir, bizimle özgürleşecek", "Polis-Sivil Faşist-Rektör işbirliğine son.", "Dikkat Yemekhane satılabilir. Afiş asılamaz.", "Afiş astık, asıyoruz. Yine asarız.", "Eşit, parasız, bilimsel, anadilde eğitim istiyoruz." dövizleri taşıdılar.
Ocak: Dikensiz gül bahçesine çevirmek istiyorlar
"İstanbul Üniversiteli olmak, üniversiteli olma sorumluluğunu taşımak demektir" diyen Ocak, Parlak'ın okulu ticarethane, öğrencileri müşteri olarak gördüğünü ve okulu "dikensiz gül bahçesi" olarak tasarlamak istediğini ifade etti. Fransa'daki öğrencilerden de destek gördüklerini aktaran Ocak şöyle dedi:
"Dünyanın dört bir yanında aynı mücadele devam ediyor. Bugün Fransa'da yüz binlerce.genç geleceklerini ellerinden alan yasalara karşı işçilerle beraber genel grevdeler. Bugün gençliğin isyanı basitçe bir 68 benzetmesiyle atlatılamaz.Fransa'da da, Türkiye'de de eşit parasız eğitim hakkımız için, geleceğimiz için mücadele ediyoruz."
Daha sonra öğrenciler, "YÖK kalkacak. Polis gidecek. Üniversiteler bizimle özgürleşecek" "Daha fazla Fransa, daha fazla direniş", "Semaye defol, üniversiteler bizim", "Tüccar rektör istemiyoruz", "Beyazıt faşizme mezar olacak", Eşit, parasız, anadilde eğitim istiyoruz", "Fransa gençliği yalnız değildir", "Irak'ta işgale hayır", "Katil polis, üniversiteden defol", "Üniversiteler bizimdir, bizim kalacak" sloganları attılar ve Hürriyet marşını söyleyerek olaysız dağıldılar. (EZÖ)