*Fotoğraflar: Serkan Ermin
Haberin İngilizcesi için tıklayın
Kimi gazetecilik, arkeoloji mezunu kimisi paramedik, iç mimari okudu. Şimdi hep beraber Ankara-Sivas arasında inşa edilen hızlı tren hattının, Kırıkkale’deki tünelini kazıyorlar. Şantiyede onlara “üniversiteli vardiyası” demişler. Tam da diplomalı işsizliğin, beyin göçünün tartışıldığı ve geleceğe dair kaygıların arttığı bir dönemin canlı örneği.
"Ya referans istiyorlar ya da deneyim"
24 yaşındaki Uğur Eke, 2018 yılında Fırat Üniversitesi Gazetecilik bölümünden mezun oldu. İki yıl işsiz kaldıktan sonra mecburen tünel inşaatı ilanını görünce başvurdu.
"Mezun olduktan sonra gazetecilik yapabilmek için bir çok yere başvuru yaptım. Benden ya referans istediler ya da deneyim istediler. İkisi de bende yoktu" diyen Eke, üniversiteden şantiyeye uzanan süreci şöyle anlatıyor:
"Aile içerisinde ki ekonomik sıkıntılar, işsizlik beni psikolojik bir çöküntünün ortasında bıraktı. Kendi mesleğim dışında işlere yöneldim. 3-4 ay önce tünel işçiliğine başvurdum. Buraya gelirken yaptığım en acı verici durum, diplomamı tünel kapısında bırakıp içeriye girmek oldu."
*Şantiye alanı
Eke, her sabah 6.30’da kalkıyor ve akşam 19.00’a kadar çalışıyor:
"Hiç güneş görmeyen ülkelerin ne hissettiğini bu işi yaparken daha iyi anladım diyebilirim. Çünkü burada işe gittiğinizde ve döndüğünüzde hava hiç aydınlanmamış oluyor. Kazandığımız para asgari ücretin bir tık üstünde o da zorunlu mesai olduğu için yoksa bu devirde kimse size asgari ücretin üstünde maaş ödemez."
“Elimde 20 bin TL KYK borcu ve bir diploma var”
Eke gibi yine Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü’nden aynı yıl mezun olmuş 25 yaşındaki Mürşit Sucu da benzer bir yoldan geçerek tünele ulaşmış.
Ailesinin durumunun iyi olmadığını anlatan Sucu, gazetecilik ile ilgili iş bulamayınca yazları tarlalarda yevmiye karşılığı tarım işçiliği yapmış. Ama yeterli gelmeyince son çare bir akrabasının yardımıyla bu işe girmiş:
"Amcamın oğlu Formen Mesut Sucu aracılığıyla tünel işçiliğine başvurdum. Burası da belirli kriterlerle işe alım yapıyor. Sabıka kaydı, sağlık durumu gibi belirli dosyaları istediler. O referans olmasaydı belki burada bile çalışamayacaktım."
Sucu, kendisi gibi yüzbinlerce gencin şu an bulunduğu durumu çarpıcı bir cümleyle özetliyor: "İşsizlik ve 20 bin lira KYK kredisi borcu karşılığında bana üniversite diploması verdiler."
Tünel inşaatında her türlü işi yaptığını söyleyen Sucu, "Devlete bir önerim olacak; ya bütün iletişim fakültelerini kapatsınlar ya da iletişim fakültesi öğrencilerine iş imkanı sağlasınlar" diyor.
"Kazıyı tünelde yapacağım aklıma gelmezdi"
28 yaşındaki Veysi Yılmaz’ın sözleri ise acı bir ironi içeriyor: “Doğrusunu söylemek gerekirse kazıyı tünelde yapacağım aklıma gelmezdi.”
Çünkü Yılmaz, 5 yıl önce Harran Üniversitesi Arkeoloji Bölümü’nden mezun olmuş. Ardından köyünde bir süre ücretli öğretmenlik yapmış. Maaş yetmeyince çocukluk arkadaşları aracılığıyla tünel işçiliğine başlamış.
Üniversiteli vardiyasının “kazı bilimcisi” olarak anılan Yılmaz, bu durumdan ilk başlarda rahatsız olsa da şimdi bir hayli alıştığını anlatıyor:
"Hayalim toprak altında kalan tarihi, kültürü ve mimarileri ortaya çıkarmaktı. Tünel işine başlayınca arkeoloji bölümü mezunu olduğumu söylediğimde bana 'Kazılara sen bakacaksın, ne de olsa okulunu okudun' tarzında espriler yapıyorlardı. Başlarda bu durum beni çok rahatsız ediyordu ama ilerleyen zamanlarda bu duruma alıştım.
"Burada birer metre kazılar yaparak ilerliyoruz. Bazen su kaynağına denk geldiğimizde hiç ilerleyemiyoruz. Aylarca su kaynağının bitmesini beklediğimiz zamanlar oluyor. Su bittiğinde onun bıraktığı boşluğu aylarca enjeksiyon vererek doldurmaya çalışıyoruz."
Çift diploma da kurtarmadı
Hem Atatürk Üniversitesi Mobilya ve Dekorasyon Bölümü hem de Uludağ Üniversitesi İç Mimarlık Bölümü’nden mezun olarak çift diploma alan 27 yaşındaki Cihan Aydın’ı ise ikisi de kurtaramamış:
“Hiçbirimiz severek okuduğumuz bölümlerin mesleklerini yapamıyoruz. Her meslek bir bileziktir derler. Bizim bileziklerimiz ya sahte ya da teneke, çünkü bunun başka açıklaması olamaz. Burada ne mobilyacıyım ne de iç mimar bana ne derlerse onu yapmak zorundayım.
"Kimi zaman kepçe üstünde demir hasırlar bağlıyorum kimi zaman enjeksiyon veriyorum. Umarım hastalık süreci bir an önce geçer ve dışarıya çıkıp tekrardan iş aramaya başlarım. Yoksa maddi sıkıntılar beni ömür boyu tünelde kalmaya zorlayacak."
"Virüse karşı mücadele vermek isterdim"
Ferhat Sönmez 24 yaşında ve Plato Üniversitesi Meslek Yüksek Okulu Paramedik Bölümü’nden mezun. O günden beri mesleğiyle alakalı iş bulamadığını belirten Sönmez, "Hastalığın bu denli yoğun olduğu dönemde bende bir sağlık çalışanı olup dışarı da halkımıza hizmet etmek isterdim. Ama gelgelelim Covid-19' a karşı mücadeleyi tünelde veriyorum" diyor.
Üniversiteli vardiyanın sağlıkçısı olarak anılan Sönmez’in sözleri de yüzbinlerce gencin kaygılarının bir ifadesi:
"Ülkede gerçekten büyük bir sağlıkçı açığı var. Ama şu bir gerçek ki Ankara'da bir dayınız yoksa okuduğunuz bölümün hiçbir önemi yok bende bu yüzden tünel işçiliğine başladım. Kısa bir süre sonra askere gideceğim. Döndüğümde umarım mesleğime kavuşurum. Yoksa tünel işçisi olarak hayatla mücadeleme devam edeceğim.”
Hem tünel kazıyor hem okuyor
İçlerinde en gençlerinden biri olan 21 yaşındaki Agit Sucu ise halen öğrenci. Fırat Üniversitesi İletişim Fakültesi Gazetecilik Bölümü'nde 2. sınıfta. Tünel içerisinde üniversite mezunlarıyla karşılaştığında, okumaktan soğuduğunu vurguluyor:
"Maddi durumumuz olmadığı için bu olayı fırsat bilip hemen çalışmaya başladım. Online derslere şantiyenin internetini kullanarak bağlanıyorum. Şeflerimiz, formenlerimiz eğitime önem veriyor. Ama beraber çalıştığım gazetecilik bölümü mezunu arkadaşları görünce okumaktan epeyce soğudum.
"Hakikat için çıktığım bu yolda asıl hakikatin işsizlik olduğunu öğrenmek beni eğitim öğretim hayatından uzaklaştırıyor. Ailem, geleceğim, hayatım kocaman bir hiç."
TÜİK verilerine göre Türkiye’de 15-34 yaş arası genç işsizlerin sayısı 2 milyon 429 bin. Esas çarpıcı veri ise istihdam rakamı. Kriz ve pandemiyle beraber 24.2 milyon gencin sadece yüzde 45.1’i çalışıyor. Eğitim durumuna bakıldığında, ilköğretim ve altı eğitimli işsiz sayısı 770 bin. Ortaöğretimli 698 bin. Yüksek öğretim almış işsizlerin sayısı ise 961 bin. Kaynak: Genç İşsizler Platformu |
(SO)