İnsan Hakları Derneği (İHD) İstanbul Şubesi, yeniden görülen Ümraniye Katliamı davasının 20 Mart’ta İstanbul Anadolu 2. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek duruşmasına çağırdı.
12-15 Mart 1995 tarihinde gerçekleşen, toplam 23 kişinin yaşamını yitirdiği, 408 kişinin yaralandığı Gazi ve Ümraniye Katliamlarının üzerinden 28 yıl geçti.
İHD, katliam faillerinin korunduğunu, hukuki süreçlerin cezasızlıkla sonuçlandığını açıkladı:
“Katliamın Ergenekon davası sanıkları ile bağlantıları ortaya çıktı, davadaki bir gizli tanık tarafından ‘Katliam talimatının JİTEM kurucusu Veli Küçük tarafından verildiği, 10 kişilik bir kontrgerilla timi tarafından gerçekleştirildiği’ açıklandı ama failler korundu, göstermelik cezalarla katliamın üstü örtüldü, gerçek sorumlular yargılanmadı, cezalandırılmadı. Adalet gerçekleşmedi.”
“Anlamlı bir yargısal işlem yapılmadı”
Ümraniye’de gerçekleşen katliamla ilgili davada da aradan geçen zaman nedeniyle zorlukların söz konusu olduğun ifade edildi:
“2018 yılında, Yargıtay tarafından bozulan ve 23 yıl sonra yeniden görülmeye başlanan Ümraniye katliamı davasında da tablo değişmedi.
Dava başında da dediğimiz gibi; 23 yıl sonra bırakın delillere ulaşmanın artık mümkün olamayacağını, müştekilerin, tanıkların hatta sanıkların bir kısmına ölüm ve benzeri nedenlerle ulaşılması mümkün olmadığından, davada bu kere de, cezasızlık tutumunun dışında ayrıca maddi imkânsızlıklar nedeniyle zorluklar söz konusu.
Nitekim uzun aralıklarla yapılan duruşmalarda kimi sanık ve müştekilerin dinlenmesi dışında halen anlamlı bir yargısal işlem yapılmadı bugüne kadar.”
Yargıya ve iktidara çağrı
İHD İstanbul Şubesi, yargı kurumlarını ve siyasi iktidarı adaleti sağlamak üzere görevlerini yapmaya davet etti:
“Gazi ve Ümraniye katliamları ile gerçek yüzleşmenin, hesap sormanın ve adaleti sağlamanın; saldırının bütün kontrgerilla bağlantılarının ortaya konması ve başta dönemin İstanbul Valisi Hayri Kozakçıoğlu, Emniyet Müdürü Necdet Menzir, İçişleri Bakanı Nahit Menteşe, Başbakan Tansu Çiller, “1000 operasyon”un sahibi dönemin Emniyet Genel Müdürü Mehmet Ağar, Veli Küçük, Osman Gürbüz, Mahmut Yıldırım olmak üzere siyasi sorumluların da yargılanması ile sağlanabileceğine inandığımızı kerelerce söyledik, bir kere daha tekrar ediyoruz.
Gazi ve Ümraniye Katliamları insanlığa karşı suçtur, zamanaşımı söz konusu edilemez, devlet gücü kullanılarak işlendiğinden bu suçu işleyenleri açığa çıkartacak etkili yöntemlerle soruşturma ve yargılama yapılmasını gerektirir.”
Ne olmuştu?
12 Mart 1995'te Gazi Mahallesi'nde üç kahvehane ile bir pastane, otomobilden açılan ateşle tarandı. Ölümleri protesto etmek isteyen ve karakola yürüyen halka ateş açıldı, 17 kişi öldü. Ümraniye'de de halkın üzerine açılan ateşte beş kişi yaşamını yitirdi. Resmi kayıtlara göre 300 kişi yaralandı.
20 polise Eyüp 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde dava açıldı, dava "güvenlik gerekçesiyle" Trabzon Ağır Ceza Mahkemesi'ne taşındı.
Dava, Kasım 2001'de, üç şehir gezdikten sonra sonuçlandı. Polis Ahmet Albayrak hakkında, Türk Ceza Kanunu'nun (TCK) 50. maddesine göre indirim yapılarak 3 yıl 24 ay hapis cezası ve 9 ay kamu hizmetlerinden geçici mahrumiyet kararı verildi. Mehmet Gündoğan ise bir kişiyi öldürmekten 1 yıl 8 ay hapis ve 3 ay kamu hizmetlerinden yasaklı olma cezası aldı. İkisinin cezası da 4616 sayılı İnfaz Yasası'na göre ertelendi. 18 polis ise beraat etti. Ceza alan polisler de davadan kısa süre sonra polisliğe geri döndü.
Öldürülenlerin yakınları, davayı Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi'ne (AİHM) taşıdı. Mahkeme, Türkiye'nin Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'nin (AİHS) 2. maddesinde düzenlenen yaşam hakkı ve 13. maddesinde düzenlenen etkili başvuru yollarının kapatılması hükümlerine aykırı davrandığı sonucuna vardı. Türkiye tazminata mahkûm oldu.
TIKLAYIN - "Devlet Katilleri Hala Koruyor"
(AS)