Fotoğraf: Bir sandıkta kimlik kontrolü/AGİT, Katya Andrusz
Haberin İngilizcesi için tıklayın
14-28 Mayıs Cumhurbaşkanlığı ve Milletvekili Genel Seçimlerinin izleyen uluslararası gözlemci heyeti bugün Ankara'da raporunu açıkladı ve "Cumhurbaşkanlığı Seçiminin ikinci turunun iyi geçmiş ve seçmenlere gerçek siyasi alternatifler arasında seçim yapma fırsatı vermiş olsa da kampanya döneminde gittikçe artan ölçüde başvurulan kışkırtıcı ve ayrımcı dille gölgelen[diği]" tespitini medyayla paylaştı.
Erdoğan'a haksız avantaj sağlandı
Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı (AGİT) Demokratik Kurumlar ve İnsan Hakları Bürosu (DKİHB), AGİT Parlamenter Asamblesi (AGİT PA) ve Avrupa Konseyi Parlamenter Meclisi'nin (AKPM) oluşturduğu ortak heyette yer alan uluslararası gözlemciler basın açıklamasında "süre giden ifade özgürlüğü kısıtlamaları ve taraflı medyanın [adaylar için] koşulların eşitliğini ortadan kaldırdığı ve görevdeki Cumhurbaşkanının haksız avantaj elde etmesine katkıda bulunduğunu" ifade etttiler.
Türkiye'deki cumhurbaşkanlığı seçiminin ikinci turunda uluslararası seçim gözlem heyeti, 181'i DKİHB tarafından görevlendirilen uzman, uzun dönem ve kısa dönem gözlemci, 31'i AGİT PA'dan ve 20'si AKPM'den olmak üzere 31 ülkeden toplam 232 gözlemciden oluşuyordu.
Mevzuattaki belirsizlikler
Açıklamada, "seçimden sorumlu yetkililerin olası bir ikinci turun sorunsuz geçmesini sağlamak üzere seçimin ilk turu öncesinde kimi düzenlemeler getirmelerine karşın, mevcut mevzuatın ikinci turla ilgili önemli noktalara değinmediği ve bu durumun genel olarak yasal çerçevenin güvenilirliğini olumsuz etkilediğinin saptandığı" ileri sürüldü.
Kışkırtıcı kampanya dili
Gözlemci heyet, "Adaylar[ın] seçim kampanyalarını özgür bir biçimde gerçekleştirebilmiş olsalar da kimi muhalefet partilerinin destekçileri[nin] gözdağı ve tacizlere uğraya geldikleri[ne] ve her iki taraf[ın] da kışkırtıcı ve ayrımcı bir dil kullanıp birbirlerini terör örgütleriyle işbirliği yapmakla suçla[dıklarını]" belirledi.
Özel Koordinatör ve AGİT kısa-dönem gözlem heyeti lideri / AGİT PA Heyet Başkanı Farah Karimi basın açıklamasında "İlk turda şartların eşit ve kampanyaların adil olmadığı ve görevdeki Cumhurbaşkanı'nın haksız avantaj sağladığı yönünde dile getirdiğimiz endişeler dikkate alınmamıştır" dedi.
Karimi "Her iki tarafın da kışkırtıcı ve ayrımcı bir tonda sertleşen bir dil kullanmasının siyasi ortamdaki kutuplaşmayı daha da artırdığını üzülerek gör[düklerini] söyledi ancak devamında "Dün çok sayıda seçmenin oy kullanmaya geldi[ğini] ve kazanan adayın Türkiye halkının birliğini sağlamak için gerçekten çaba göstermesinin büyük önem taşı[dığını]" ekledi.
Kamu kaynakları seçim için kullanıldı
AGİT PA Heyet Başkanı, "İkinci tur öncesindeki kampanya dönemi genellikle barışçıl geçti." dedi. Ancak Karimi resmi yasaklarla gerçekleştirilen hak ihlallerine de dikkat çekti: "Öte yandan, resmi görevleri ifa ederken seçim kampanyası yürütme uygulaması, ikinci tur öncesindeki bu kampanya döneminde de açılış etkinlikleri düzenleme yasağı ihlalleriyle devam etti. Kamu kaynakları seçim kampanyası için kullanıldığı gibi, bu durum görevdeki cumhurbaşkanına birinci turda da olduğu şeklide haksız avantajı sağlamaya devametti." dedi.
AKPM Heyeti Başkanı Schwabe:
"Kavala ve Demirtaş serbest bırakılmalı"
AKPM Heyet Başkanı Frank Schwabe "[...] ikinci turda seçimlerin demokratik bir şekilde yapılabilmesi için gerekli koşulların pek çok yönüyle sağlanmadığı[nı]" dile getirdi. Yeni yönetimin "Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını uygulama[sını] ve her şeyden önce Osman Kavala ve Selahattin Demirtaş'ı serbest bırakma[sını]" istedi.
"Yüksek Seçim Kurulu'nun gelecekte seçim sürecine güveni güçlendirmek için şeffaflığı olabilecek en üst seviyeye taşımayı taahhüt etme[si] gerektiğini" dile getirdi.
Schwabe "[...] milletvekili seçimlerinin kesin sonuçlarının açıklanmasının ikinci tur sonrasına ertele[nmesini]" eleştirdi. "Ayrıca, ilk turda olduğu gibi kapalı oturumlar düzenleme ve ilk tur sonuçlarıyla ilgili şikayet ve itirazlar gibi çoğu kararın yayınlanmasını durdurma uygulamasını da sürdürmesine" dikkat çekti.
Schwabe, "Bu durum idarenin iş ve işlemlerinin şeffaflığını daha da etkilemiştir," dedi ve "[...]gözlemciler[in] grup ya da ailelerin birlikte oy kullandığı örnekler gözlem[lediklerini] ve bazı sandıklarda oy verme işleminin gizliliğinin kurulan düzenden dolayı sekteye uğradığını rapor et[tiklerini] aktardı.
AKPM Heyet Başkanı, konuşmasında "Gazeteciler ve blog yazarlarına karşı açılan ceza davaları ve tutuklamalar ikinci turdan önce de devam ederek ifade özgürlüğünü daha da kısıtladı." dedi. "Aynı zamanda seçim gözlemcileri tarafından, birçok yayın kuruluşunun seçim kampanyalarını tarafsız bir şekilde yayınlama ve iki cumhurbaşkanı adayına eşit fırsatlar sağlama noktasında yasal yükümlülüklerini yerine getirmediğini, resmi yayın kuruluşunun büyük ölçüde mevcut cumhurbaşkanını desteklediğini ve çok sayıda özel medya kuruluşunda benzer bir taraflılığın görüldüğünü" kaydetti.
Petersen: "Seçim idaresi şeffaf değildi"
DKİHB seçim gözlem heyeti başkanı Büyükelçi Jan Petersen, "Evet, seçmenlerin seçim günü siyasi alternatifler arasında gerçek bir seçim yapma şansı olduğu doğru ve olumlu bir durumdur," dedi. "Ancak seçim idaresi şeffaf olmadığı için seçmenler bilgilendirilmemiş ve adayların medyada dengeli bir şekilde yer almaması endişe uyandırmıştır. Genel olarak eşit olmayan şartlara katkıda bulunan bu durum kesinlikle bu seçimin en büyük eksikliklerinden biri oldu. DKİHB bunların ele alınmasında desteğini sunmaya hazırdır." diye konuştu.
(AEK)