Halkların Eşitlik ve Demokrasi Partisi (DEM Parti) Sözcüsü Ayşegül Doğan, ülke gündemindeki gelişmelere dair bugün partisinin Ankara'daki genel merkezinde basın toplantısı düzenledi.
Doğan’ın ele aldığı konulardan bazıları Bolu Kartalkaya'daki otel yangını, JİTEM ana davasının zamanaşımı gerekçesiyle düşürülmesi, Siirt Belediyesi’ne kayyım atanması ve Kürt sorununda çözüm tartışmalarıydı.
Doğan ayrıca, partisinin MYK kararıyla 1-10 Şubat arasında "Toplumsal Barış ve Özgürlük Buluşmaları" düzenleyeceğini ve 42 merkezde gerçekleştirilecek toplantılarda halkla bir araya geleceğini duyurdu.
Siirt Belediyesi’ne kayyım atandı
“Kayyım atayarak sonuç alamazsınız”
Mezopotamya Ajansı’nda yer alan habere göre, Doğan'ın konuşmasından öne çıkanlar şöyle:
“Bolu Kartalkaya'daki otel yangını bir kaza değil, basit bir ihmal değil. Tam anlamıyla bir katliam. Bugüne kadar yaşanan tüm katliamların takipçisi olmaktan vazgeçmediğimiz gibi Bolu Kartalkaya’daki yangının da takipçisi olacağız. Mesele asıl sorumluların yargılanmasıdır. Ülke, dur durak bilmeyen antidemokratik uygulamalar ve gelen felaket haberiyle uyanıyor. Şaşırıyor muyuz? Hayır, açıkçası şaşırmıyoruz. Ama bazı tutarsızlıkları dikkat çekmek istiyoruz. Son günlerde, son haftalarda ve dahi son aylarda kullandığımız her kürsü, bize uzatılan her mikrofonda bunları özellikle söyledik. Ne oluyor, ne olmalı, ne olmamalı, dedik.
“Şimdi bugün burada DEM Parti olarak bir kez daha sesleniyoruz; Türkiye halkları, Türkiye kamuoyunun hakemliğinde iktidar bloğu çıksın bize desin ki 'Şunu yapmaya çalışıyoruz.' Türkiye halklarının adeta bir kılavuza ihtiyacı var. Yapılanları anlama kılavuzuna ihtiyacı var bu ülkenin, bu hâle getirdiler ülkeyi. Siirt Belediyemize kayyım atandı, 29 Ocak sabahı. Neden atandı kayyım? Sofya Alağaş [Siirt Belediyesi Eş Başkanı] gazetecilik faaliyetlerinden dolayı suçlanıyor ve apartopar dosyası hızlandırıyor. Örgüt üyesi olduğu iddiasıyla 6 yıl 3 ay hapis cezası verildi. Yani kayyıma zemin hazırlanmaya çalışıldı. Ceza verildiği için kayyım atanmıyor. Kayyım atanmak istendiği için ceza veriliyor. Üç kez aynı yerlere kayyım atayarak sonuç alamazsınız.
"Gerçekten bu yüzyılda ıskalanmasını istemediğimiz şey barışsa, demokratik çözümse, niyetiniz ve eylemleriniz böyle olmamalı. Kapsayıcı, ötekileştirmeyen, ayrımcılıktan vazgeçtiğini gösteren, kibirli olmayan, parmak sallamayan bir dil kullanmalısınız. Gelin, yaşadığımız şeyin adını koyalım. Türkiye’nin toplumsal barışa ihtiyacı var. Gelin, Meclis bu konuda inisiyatif alsın. TBMM ve orada temsil edilen siyasi partiler yan yana gelmeyi kabul etsin ve bir özel yetkilendirilmiş komisyon oluşturulsun. Herhangi bir araştırma komisyonu gibi değil. Tarihsel, 100 yıllık bir sorunda, nereden baksanız 50 yılı çatışmayla geçen bir sorunda çatışmasızlığı kalıcı hale getirebilecek, silahtan ve şiddetten arındırılmış demokratik yol ve yöntemlerin önünü açabilecek, yasal çerçeveyi oluşturabilecek bir komisyon kurulsun ve bu komisyon kamuoyuna açık bir biçimde çalışsın.
Bahçeli’den Öcalan-DEM Parti görüşmesi yorumu: Hayırlı bir başlangıcın ivmesi olmuştur
Ülkeyi yönetenler sorumluluk almıyor
"Sayın Öcalan’ın koşulları değiştirilsin, eşit bir düzlem yaratılsın. Şimdi çağrı yapılması bekleniyor. Evet, biz de savaşın bitmesini istiyoruz. Peki, biz bu kadar açık çağrı yaparken, Sayın Öcalan mesajlarını kamuoyuna bu kadar açık DEM Parti İmralı Heyeti aracılığıyla ifade ederken ne bekleniyor? Ekim’den bu yana aylar geçti. Sayın Bahçeli sürekli çağrılarını yineliyor. Kamuoyu bize soruyor kim neyi bekliyor diye. Kim neyi bekliyor? Buna iktidar yetkilileri, hükümet yetkilileri, Sayın Cumhurbaşkanı cevap vermeli. Sayın Bahçeli, 'Tüm samimiyetimle bu çağrının gelmesini bekliyorum' diyor. Biz tüm samimiyetimizle ve açıklığımızla hazır olduğumuzu söylüyoruz. Sayın Öcalan keza aynı şeyleri söylüyor. Ancak ülkeyi yönetenler adım atmıyorlar, sorumluluk almıyorlar, ciddiyetle yaklaşmıyorlar. Ülkeyi yönetenler nasıl ağır bir sorunla karşı karşıya olduğumuzun farkında olmalılar. 'Silahlar gömülsün' diyor Sayın Cumhurbaşkanı. Evet, gömülsün de nasıl gömülsün, nereye gömülsün?
"Tecrit kaldırılmıyor, Sayın Öcalan’ın farklı kesimlerle görüşmesinin yolu ve zemini açılmıyor. Çağrıyı nasıl yapacak, kime yapacak, örgütüyle nasıl iletişime geçecek? Bütün bunları kamuoyu merak ediyor. Kaldırın tecridi de Türkiye’de merak eden gazeteciler gitsin Sayın Öcalan’ı görsün, sorularını sorsun. Bunun bir süreç olup olmadığını merak eden barolar, sivil toplum örgütleri, akademisyenler, siyasetçiler, farklı kesimler gitsinler eğer gitmek istiyorlarsa. Herkes gitsin.
"Koşulları oluşturun artık. Aylardır konuşuyoruz. Konuşmanın ötesine geçmek gerekiyor artık. Konuşmanın ötesine geçen şey ne? Antidemokratik uygulamaların ötesine geçmek. Mesela İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı İmamoğlu’yla ilgili aynı kumpas mantığıyla siyasi yargı operasyonları yapmak, siyaset yapmasını ve halka hizmet etmesini engellemek, barış ve çözüm ihtimaline yönelik toplumda olan güveni artırmak yerine zayıflatır. İfadeye gelecek gazetecilerin çalıştıkları yerleri basarak, gözdağı vermeye çalışarak, gazetecilikte etik tartışması başlatmaya çalışarak ne yapmaya çalışıyorsunuz?" (TY)