Halkların Demokratik Partisi (HDP) Çocuk Komisyonu Eş Sözcüsü Hüseyin Kaçmaz, 20 Kasım Dünya Çocuk Hakları Günü nedeniyle TBMM'de bir basın toplantısı düzenledi.
Yoksulluk, mahpus çocuklar ve çocuk işçiliği gibi konulara değinen Kaçmaz, 18 yıl önce bugün öldürülen 12 yaşındaki Uğur Kaymaz'ı da anarak cezasızlığı hatırlattı.
TIKLAYIN - Avukat Kuzu: Uğur Kaymaz Davası Tipik Cezasızlık Örneklerinden
Kaçmaz özetle şöyle konuştu:
Uğur Kaymaz ve cezasızlık
"Birleşmiş Milletlerin Çocuk Hakları Sözleşmesi başta olmak üzere çocuk haklarını güvenceye alan birçok ulusal ve uluslararası yasa mevcut. Ancak bu yasalar ne yazık ki çoğu kez uygulanmıyor. Zaten BM Çocuk hakları Sözleşmesine Türkiye çekinceler koyarak imzalamıştır. Anadili ve azınlıklaştırılmış toplumlarda büyüyen çocukların haklarına yönelik engellemeler söz konusudur. Yasaların uygulanmaması çocuklara yönelik her türden suçun işlenmesini normalleştiriyor, cezasızlığı beraberinde getiriyor. Cezasızlık, yeni suçların oluşmasına zemin sunuyor.
"Tam 18 yıl önce bugün yani 21 Kasım'da Mardin'in Kızıltepe ilçesinde, babası Ahmet Kaymaz'la birlikte 12 yaşındaki Uğur Kaymaz katledildi. Ayağında terlikle evinin önünde katledilen Uğur Kaymaz'ı anıyorum. Bu ülkenin kolluğu Uğur'u katletti. Yargısı Uğur Kaymaz'ı terörist ilan etti. Yargı katilleri korudu ve katiller cezasız bırakıldı. Mahkeme katilleri akladı. 12 yaşındaki bir çocuğun bedenine 13 kurşun sıkanlar beraat etti. Karar temyiz edildi, ancak Yargıtay 12 yaşındaki bir çocuğun ateş ettiği yalanını öne sürdü, üstelik oy birliğiyle kararı onadı. Dava AİHM'e götürüldü ve AİHM Türkiye'yi mahkum etti. Fakat hâlâ katiller yargılanmış değil. Adalet yerini bulmuş değil. Uğur Kaymaz'ın katilleri yargılanmadan çocuklara yönelik suçlar bu ülkede engellenemez. Cezasızlık politikası terk edilmeden, etkin ve adil bir adalet mekanizması kurulmadan çocuklar güven içerisinde yaşayamaz."
Çocuk yoksulluğu
Türkiye'de giderek artan/ağırlaşan 'yoksul çocuklar' gerçeği söz konusu. Çocuklar açlıkla, kansızlıkla, bodurlukla, beslenememekten kaynaklı birçok hastalıkla karşı karşıya. TÜİK'in güven vermeyen verilerine dahi baktığımızda, 2020 yılı için 'ciddi maddi yoksunluk içinde olan' çocukların oranı yüzde 34'e çıkmaktadır. Yani bu ülkede çocukların aç olduğunu verilerine güvenmediğimiz TÜİK bile itiraf etmiş durumda. Bu oranla Türkiye, 30 Avrupa ülkesi arasında en yüksek çocuk yoksulluğu oranına sahip ülke olarak karşımıza çıkıyor. Bugün okullarda açlıktan bayılan çocuklar gerçeğiyle karşı karşıyayız."
"14 yaşındaki bir çocuk gece 10'da çalışmak zorunda"
"İSİG Meclisi iş cinayetleri raporlarına göre, 2013 yılından bugüne geçen on yılda en az 616 çocuk çalışırken hayatını kaybetti. Bunlar kaza değil, bunlar çocuklara açılmış bir savaşın kanıtıdır. Bu rakamlar, çocuk düşmanlığının göstergesidir. Bir örnek daha göstermek istiyorum. Bu bile çocuklara savaş açıldığını gösteriyor. Geçtiğimiz hafta 14 yaşında bir çocuk, Dicle Nur Selçuk, gece saat 22:00'de çalışırken iş cinayetinde hayatını kaybetti. Bunlar kaza değil. 14 yaşındaki bir çocuk gece 10'da çalışmak zorunda bırakılıyor. Bu Türkiye'nin gerçeği ve ayıbıdır.
"Çocukların sözü ve talepleri vardır"
"Çocuklar hiç kimsenin yarınları değildir. Çocuklar sesi, sözü ve talepleri olan toplumsal öznelerdir. Çocuklar üzerine gelecek inşa edilen ulusun nesneleri değildir. Çocukların temel haklarından yararlandığı, ayrımcılığa maruz kalmadığı bir ülke inşa edene kadar mücadele edeceğiz."
(AÖ)