Bazılarının beyaz yakalarında karşılıklı ay yıldız var. Türkiye'nin çocukları çünkü onlar. Ortak özellikleri ise uğradıkları felaketin ardından gazetelerin üçüncü sayfalarında birer vesikalık olarak yer almış oluşları.
Küçücük bir çocuk neden bir gazeteye vesikalık fotoğrafıyla konu olur? Feci bir ölümle hayatı noktalandığı için... Üstelik bu ölüm mutlaka bir yetişkinin marifetidir. Geri planda cinsel taciz vardır, cinayet vardır, kentin çocuklara hiç de uygun olmayan tuzakları vardır.
Ancak sözünü ettiğimiz vesikalıkları bir araya getiren bir gazeteci arkadaşımız değil, duyarlı bir ressam. Arzu Başaran kendisini huzursuz eden üçüncü sayfa vesikalıklarını tuvale geçirip, bize birer portre olarak sunuyor.
Galatasaray'daki Apel Sanat galerisinde açılan sergide portreler dışında yüzü olmayan çocuk bedenleri de var duvarlarda. Serginin ve sergi kitabının adı çok irkiltici:"İhlal"
Sen ne yaptığının farkında mısın?
Yazı işleri masasının üzerine fotoğrafları yayıp, içinden hah şu yarım sütuna üç santim, bu da iki sütuna beş santim olsun diyen gazetecilere "Sen ne yaptığının farkında mısın?" demek için açılmış bir sergi sanki.
Arzu Başaran, "bu vesikalıklar beni deli etti" diyor. Bu vesikalıkların onu deli etmesinin nedeni belli ki "ihlal".
Arzu, üçüncü sayfa vesikalıklarını tek tek biriktirmiş, sonra da yarım sütuna üç santimlik fotoğraf karelerini tek tek tuvale geçirmiş.
Bu süreç içinde vesikalıkları fotokopi ile büyütmek istememiş. Minicik görüntülerinin teknik bir hileyle bozulmasını tercih etmemiş.
Neden ihlal?
Gazeteci penceresinden sadece birer vesikalık olan yani daha dürüstçe söylemek gerekirse "günlük iş" olan bu çocuklar, gazetenin fotoğrafçısına değil, mahallenin fotoğrafçısına poz vermişlerdi.
Hatta belki de kimseye poz vermeyip, fotoğraf kabinlerine girip ellerinde fotoğraflarıyla dışarı çıkmışlardı.
Vesikalık fotoğraf artık onların bebeklikten çıktıklarını da gösteriyordu. Yüzlerinde bunun gururu da okunuyor zaten. Keyifliydiler.
Hiçbir zaman üçüncü sayfa haberine malzeme olacaklarını düşünmemişlerdi. Yaşları o kadar küçüktü ki üçüncü sayfa haberinin ne olduğunu bile bilmiyorlardı. Maksatları sadece resmi makamlar nezdinde geçerli bir kimlik elde edebilmekti.
Tek vesikalık
Bu vesikalıkla belki paso alacaklardı belki de okul kaydı yaptıracaklardı. Ama günün birinde kendilerini ölüme götüren silleyi yediklerinde karşımıza yine bu vesikalıkla çıkacaklardı.
Hala da çıkıyorlar.... Çünkü gazeteci fotoğrafsız haber yapmayı sevmez. Kimi zaman ölmüş çocuğun evinden belki de annesine babasına kalacak hatıra olan tek kare izinsiz alınır, geri verilmez.
Olayı fotoğrafı ile basmak haberi okunur kılar. Hayat hakkı elinden alınan çocuk, masum yüzüyle sergilenir. Halbuki şiddet dolu olayın gerçek fotoğrafı değildir bu vesikalık. Çünkü fotoğrafsız bir üçüncü sayfa düşünülemez.
Gazeteci pek görünmez
O sayfayı okuyan bir gün bu sayfa benim çocuğumun ölümünü de magazin olarak sunarsa diye kaygılanmaz.
O sayfada zaman zaman katili de görürüz, ama gazeteciyi pek görmeyiz. Üçüncü sayfa haberlerine gazeteci fotoğrafı pek konmaz. İki vesikalık yan yana fazla gelir.
Arzu Başaran kendisini en çok rahatsız eden şeyin bu fotoğrafların, eğlence hayatını yansıtan magazin haberleriyle yan yana sayfalarda sunulması olduğunu söylüyor.
Şöyle diyor: "Bu vesikalıklar yanı başındaki haberle kontrast teşkil ediyor. Onlarda öyküyle birleşmeyen bir şey var. Zaten hiçbir vesikalık kendi gerçeğine de benzemez.!"
Magazinle iç içe olmasa
" O zaman gazeteci ne yapacak?" diye soruyor ardından ve bir çözüm öneriyor: "Hiç değilse magazinle iç içe görmesek bu vesikalıkları. Beni kışkırtan da zaten bu yan yana sayfalar..."
Arzu Başaran çocukları resmederken vesikalıklara bir yorum eklememeye çalışmış. Sadece fotoğrafla arasına bir mesafe koymuş.
"Üstelik" diyor "onları yaşıyorlar gibi çizdim". Bakıp unuttuğumuz çocuklar olmasın diye bir hatırlatmaya yöneltiyor bizleri.Başaran, çocukları kalıcı kılmak içir sanatı aracı yapmış.
Gazeteciler de sergideydi
Arzu iki buçuk yıl gazetelerden kesip biriktirdiği bu fotoğrafları tek tek fırçasıyla resme dönüştürdükten sonra hepsini bir defterde toplamış.
Sergi bitecek ama defter kalacak. Yani kurtuluş yok. Bu çocukların yüzleri de o defterden hep gazetecilere bakacak.
Not: "İhlal" Sergisi'nin açılışında çok sayıda tanınmış gazeteci vardı: Ergun Babahan, Umur Talu, Hasan Cemal, Nazlı Ilıcak, Fehmi Koru, Ahmet Hakan, Sabahattin Sadıkoğlu, Mehmet Ocaktan, Nuray Mert, Ayşe Önal, Osman Ulagay, Meral Tamer, Neşe Düzel, Etyen Mahçupyan, Kürşat Bumin, Hrant Dink, Okay Gönensin, Mensur Akgün, Vivet Kanetti, Oral Çalışlar, Salih Memecan, Yıldırım Türker, Murat Çelikkan.
Sergi 31 Mayıs'a kadar açık. Galeri Pazar Pazartesi kapalı. (İÇ/BA)