Türkiye de imzalasın
18 yargıçtan kurulu ilk uluslararası daimi mahkemede, 2003 Mart'ından itibaren mağdurlar, haklarını BM ortamında arayabilecek
Birleşmiş Millletler ortamında, mağdurların haklarını arayabilecekleri ve vahim suçlar işlemiş olanların cezalandırılabileceği ilk uluslararası daimi mahkeme olan "ICC/Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM)" geçtiğimiz günlerde yürürlüğe girdi.
Benzer ilk mahkeme, Nazi suçlularını yargılamak üzere 1945'te Nürnberg'de kurulmuştu. BM Güvenlik Konseyi 1993'te Eski Yugoslavya için, 1994'te Ruanda için Uluslararası Ceza Mahkemesi kurarken 17 Temmuz 1998 tarihinde BM'de dokunulmazlığa karşı çok önemli bir adım olan UCM'nin kurulmasını öngören Roma Tüzüğü yürürlüğe girerek son imza tarihi olan 31 Aralık 2000'e kadar tüzüğe 139 ülke imza attı. 11 Nisan 2002 tarihinde de tüzükte öngörülen UCM yürürlüğe girdi. Böylece, soykırım, insanlığa karşıdiğer suçlar ve savaş suçları gibi en vahim suçları işleyenleri yargılayacak uluslararası yetkisi olan bir yargı düzeni yaratılmış oldu. Bu mahkeme 1 Temmuz 2002 tarihinden itibaren, yalnızca tüzüğü imzalayan ülkelerin toprakları üzerinde işlenmiş suçları yargılayabilecek ve yargılama yetkisi geçmişe uygulanamayacak. Mahkemeyi oluşturacak 18 yargıcın seçimleri Ocak 2003 tarihinde yapılacak ve mahkeme Mart 2003 başında çalışmaya başlayacak.
Mahkeme iç hukuk yolları tükendikten sonra devreye girebilecek. Ancak, ulusal mahkemelerin aksaması ya da kötü çalışması durumunda davaya bakma yetkisini kullanabilecek.
Türkiye İnsan Hakları Vakfı Genel Başkanı Yavuz Önen. bu kısıtlı uygulamaya karşın bu uluslararası mahkemenin en vahim ihlalleri yaşayanların bir kısmında, acılarını duyurabilecekleri, adalet arayabilecekleri umudunu yeşerteceğini vurguladı. Mahkemenin yürürlüğe girmesinin önemli olduğunu ancak bu yolda atılacak daha çok adım bulunduğunu kaydeden Önen, şunları söyledi:
"Avrupa Konseyi (AK) mahkemeyi başından beri desteklediğini açıkladı. Ancak AK'de gözlemci statüsünde bulunan bazı ülkeler mahkemeye karşı bir tavır sergiliyorlar. AB üyesi 15 ülke ile aday 13 ülkenin, Türkiye hariç, tamamı tüzüğü imzaladı. Onaylamayan üç AB ülkesi var. Yunanistan, Portekiz,İrlanda. Aday ülkelerden de Çek Cumhuriyeti, Litvanya, Malta onaylamamış durumda. Avrupa ülkelerine ait bu durum, Türkiye'nin yakın çevresinin yönelişlerini kavramak açısından önemli. Mahkeme'ye açıkça karşı tavır sergileyen ülkeler ABD, Çin, Rusya, İsrail, Arap ülkeleri ve genel olarak Asya ülkeleri. Bu muhalefetin başını çeken ABD Senatosu, Başkan George W. Bush'a bu Ôkorsan' mahkemenin kendi vatandaşlarını yargılamaması için gereğinde her türlü müdahale yetkisi verdi... Clinton döneminde UCM'nin Tüzüğü'nü imzalayan ABD, bu süreçten çekilmek için çabalıyor. Ancak görünen o ki UCM'yi de sabote etme çabalarını etkinleştirmeye devam edecek."
Mahkemenin etkinliğinin artırılmasının imzacı ülke sayısının arttırılmasıyla doğru orantılı olduğunu savunan demokratik kitle örgütleri, Türkiye'nin de UCM Tüzüğü'nü onaylamasını istiyorlar. Gerek bu hükümetin, gerekse 3 Kasım'dan sonra oluşacak hükümetin Tüzüğü imzalayacağı yolunda olumlu mesaj vermesinin sadece AB çevrelerine yönelik bir hareket olmayacağını, aynı zamanda, uluslararası bir güvence ortamı sunacağından, kendi yurttaşlarında da olumlu etki yaratacağı paydasında birleşiyorlar.
THİV Başkanı Önen bu konuda, "Ulusal hukuk yolları engebelidir, zordur. Mazlumun ahının yerde kalmayacağına katillerin, işkencecilerin bir gün hesap verebileceğine ilişkin önemli bir örnek olmasına rağmen Pinochet'nin yargılanması süreci bu zorluğu açıkça gösterdi. Uluslararası bir ceza mahkemesini kabul edersek belki ülkemizde de yeni Pinochet adaylarını caydırabiliriz, yurttaşlarımıza güvence verebiliriz. Dünya futbol zirvesindeki yarışta başarılı olduk. Şimdi sıra hukukun üstünlüğünü, adil ve bağımsız yargılanma hakkını savunmada ünlenmeye geldi. Haydi dünya adalet zirvesi yarışına!" diye konuştu.