Ayşe Yumli, bugün tekstil işçisi. 1996 yılı 1 Mayıs'ına Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu (DİSK) Tekstil İstanbul 1. Nolu Şube Başkan Vekili olarak katıldı..
Aydın Kılıçdere, bugün demir-çelik işçisi. 1996 yılı 1 Mayıs'ına DİSK'e bağlı Liman Tersane Gemi Yapım-Onarım İşçileri Sendikası'nın (Limter-İş) başkanı olarak katıldı.
Baretli kutlama, tutuklama
Aydın Kılıçdere, 1 Mayıs'a baretlerle katıldıklarını ve kendileri açısından görkemli bir kutlama yaptıklarını anlatıyor. Yumli ve Kılıçdere, sabahın erken saatinde yaşanan polis saldırısına karşın, grubun dağılmadığını hatırlatıyor.
Saldırı anı...
Aydın Kılıçdere ve Ayşe Yumli, sabahın erken saatlerinde polis saldırısının olduğu anı şu şekilde anlatıyor:
Aydın Kılıçdere: "'96 1 Mayıs'ı tersane işçileri bakımından da anlamlıydı. Tersane işçileriyle 1 Mayıs hazırlıkları yaparken işçi baretlerini almıştık, baret taktık. Bazı arkadaşlar kimsenin baret takmadığını söylediğinde bizler, 'Hayır, biz söyle görkemli bir 1 Mayıs yaşattıralım' dedik.
Sendikamızın 100-200 metre aşağısındaki İçmeler Tren İstasyonu'nda toplandık. Hazırlıklarımız tamamlanmıştı ve Kadıköy'e doğru yol aldık. Kadıköy Belediyesi karşısındaki meydanda toplanma başlamıştı. Bankalar kısmında olan tarafta bir hareketlilik yaşandı. O arada ıslıklı protestolar işçiler tarafından yapıldı. Bir arkadaşın vurulduğunu öğrendik, ölüm haberi henüz gelmemişti."
Ayşe Yumli: "1996 1 Mayıs'ı sabahı, Kadıköy Belediyesi'nin önündeydik, birden bir gürültü duyduk, dönüp baktık, hemen koştuk olayın olduğu yere, Hasan Albayrak yerdeydi. Onu yerden kaldırmaya çalıştık. Arama noktasında, arama yaptırmayan kitleye polis ateş açmıştı. Bugün bile kabul edilebilir bir şey değil, kendisini aratmayan insanlara ateş açmak."
Kortejler oluştu, yürüyüş başladı
Aydın Kılıçdere, saldırı sonrasında sendika kortejlerinde yaşananları ise şu sözlerle anlatıyor:
"O arada biz de, olası provokasyon ortamına meal vermemek için kitleyi kontrol altında tutmaya çalışıyoruz. Ve kortejler oluştu, alana doğru yürüyüşe geçtik. Coşkuluydu, o saldırıya rağmen kitlede herhangi bir sarsılma, bir kaçış söz konusu değildi. Muazzam bir coşkuydu.
Biz sendikacılar daha çok şeyi önemsiyorduk. Bu gibi etkinliklerde, işçilerin psikolojisi biraz daha farklıdır. 1 Mayıs öncesinde zaten medya 1 Mayıs'ın antipropagandasını, 1 Mayıs'ın olaylı geçeceğini yazmıştı. Biz işçi arkadaşlarımıza bunların yalan olduğunu anlatmıştık. 1 Mayıs'ta olayı çıkartanın katılımcılar değil, başka güçler olduğunu söylüyorduk."
Ayşe Yumli de polisin sabahki saldırısına karşın kitlenin coşkusunda bir azalma olmadığına dikkat çekiyor:
"Saldırıya rağmen, biz coşkulu bir şekilde yürümeye devam ettik. Yürüyüş sırasında, kortejlerin dışında katılan insan sayısı da oldukça fazlaydı, yoğun bir ilgi vardı. En son hastanede yaralıların olduğunu öğrendik, yaralıları ziyarete gitmeyi kararlaştırdık, hastaneye gitmek isterken saldırıyla karşılaştık. Derken o esnada, iki arkadaşımızın daha öldürüldüğünü öğrendik."
27 gün sonra tutuklandı
Ayşe Yumli, 28 Mayıs günü, 1996 yılı 1 Mayıs'ına katıldığı gerekçesiyle tutuklandı. Tutuklanmasına giden süreci şöyle anlatıyor Yumli:
"96 1 Mayıs'ında üç insanımız yaşamını yitirdi. Hemen ertesi gün laleler, camlar tartışılmaya başlanmıştı. Çok bilinçli bir şekilde, medya 96 1 Mayıs'ında bunları öne çıkartmıştı. Çünkü 1 Mayısların işçiler cephesinden, emekçiler cephesinden korkulu bir gün olarak görülmesini istiyorlardı.
1 Mayıs günü yaşanan tüm olaylarda sıcağı sıcağına ben de vardım, bir işçiydim ve bir sendikacıydım. 1 Mayıstan 27 gün sonra, 96 1 Mayısı dolayısıyla, Kağıthane'deki Öztek direnişinin önünden gözaltına alındım.
Aslında benim gibi bir sendikacıyı hemen 1 Mayıs'ın arkasından sendikamdan gözaltına almak varken, 27 gün sonrasını beklemişlerdi. Çünkü bulunduğumuz iş kolunda, lokal direnişlerle, örgütlülüklerle canlı bir süreçten geçiyorduk. Ayrıca sosyalist bir sendikacı olduğum için, hem sendika bürokratlarının, hem de egemenlerin hedefindeydim. 1 yıl 2 ay cezaevinde kaldım. Sonunda tahliye edildim." (BB/NK)