* Bir ya da üç kişilik hücrelerin bulunduğu F tipi cezaevlerinde bulunan 2000 civarında tutuklu ve hükümlü, tek kişilik tecrit veya küçük grup fili tecriti altında tutuluyor. F tipi cezaevlerinde ortak alan kullanımına, ancak, "rehabilitasyon ve eğitim programları" çerçevesi dahilinde ilkesel olarak izin veriliyor.
* Mayıs 2001'de Terörle Mücadele Yasası'nda yapılan değişikliğe rağmen, Avrupa İşkencenin ve İnsanlık Dışı ya da Onur Kırıcı Muamele ya da Cezanın Önlenmesi Komitesi'nin (CPT) yanı sıra, Türkiye'deki hükümet dışı örgütler de F tipi cezaevlerindeki tecrit koşullarının ısrarla sürdürülmesine dair kaygılarını belirtmeye devam ediyor.
Üç kapı, üç kilit ve alternatifler
* UAÖ, Türkiye'de F tipi cezaevlerindeki uygulamalarla ilgili tartışmalarda bazı gelişmeler olduğunu öğrenmekten memnun olmuştur.
* Örneğin, Türkiye'deki temel insan hakları örgütleri ve barolar, F tiplerindeki fiili tecrit uygulaması ve açlık grevlerinin sona ermesi için Kasım 2001'de yeni bir girişim önerdi. Öneri, üç kişilik üç hücre kapısının açılarak 9 kişinin gün boyunca bir araya gelmesini sağlıyor. Alternatif öneriler arasında üç kişilik hücrelerin önündeki, yan yana bulunan üç avlu duvarının yıkılması ya da aralara kapı koyulması yoluyla 9 tutuklunun birbirlerini görmesinin sağlanması da bulunuyor. Çok az mimari değişiklikle yapılabilecek bu önerilerin Ekim 2000'den beri süren ve 50 kişinin öldüğü ve yüzlercesinin ciddi ve uzun süreli sağlık sorunlarına maruz kaldığı açlık grevlerini sona erdirebileceği umuluyordu.
Geçici bir önlem
* UAÖ, koridorlara veya avlular arasına kapıların açılmasının tecrit uygulamasını hafifletecek geçici bir önlem olabileceğini düşünüyor.
* Bu nedenle, Ocak 2001'de İnsan Hakları İzleme Örgütü ile Türkiye'ye yaptıkları ortak misyonun ardından, Türk yetkililere gün içinde tutuklu ve mahkumların birimlerinin kapılarının açık bırakılması için çağrıda bulunmuştu.
* Ancak UAÖ, bu önerinin tatmin edici bir orta-vade çözüm olmadığına inanıyor. Çünkü koridorların, odaların ya da avluların, CPT'nin istediği anlamlı aktiviteler için makul sayıda tutuklu ve mahkumun bir araya gelebileceği uygun ortak alanlar olduğunu düşünmüyor.
Seçim komisyonu ve koşullar
* 18 Ocak 2002'de Adalet Bakanı, haftada beş saatten fazla olmamak üzere 10 kişiye kadar grupların belirlenmiş alanlarda bir araya gelmelerine izin veren bir kararname yayınladı. Bu kişiler bir seçim komisyonu tarafından belirlenecek. Ancak bu olanaktan yalnızca en az bir rehabilitasyon, egzersiz, eğitim ya da mesleki eğitim programına katılması koşuluyla yararlanabilecekler. Aralarındaki iletişim cezaevi idaresi tarafından izlenecek.
* UAÖ, bu girişimi takdir etse de yeni tedbirin fiili tecrit uygulamasını sona erdirmek için yeterli olmamasından kaygı duyuyor.
* UAÖ, hem bir araya gelebilecek kişi sayısının hem de görüşme süresinin bu amaç için yeterli olmadığını düşünüyor.
"Yeniden eğitim" kaygısı
* UAÖ ayrıca, kararnameye göre tartışma gruplarına katılmanın tutuklu/ mahkumun diğer programlara katılım koşuluna bağlı olmasından da kaygı duyuyor.
* F tipi cezaevlerindeki siyasi tutuklularının birçoğu (gönüllü ya da gönülsüz) bu koşullar altında ortak alanların kullanımı için başvurmaktan kaçınıyor.
* UAÖ'ne, tutukluların, rehabilitasyonun siyasi "yeniden eğitim"e dönüşmesinden korktukları söylendi.
Atatürk ilke ve reformları ışığında...
* CPT, Terörle Mücadele Yasası (16. Madde) değişikliğiyle ilgili 24 Nisan 2001'de yaptığı yorumda "eğitim, gelişme ve pratik eğitim ideolojik nedenlerle sömürülmemelidir" dedi.
* Ancak, Cezaevi Yönetmeliği'nin 110. Maddesi rehabilitasyonun amacını şöyle tanımlamaktadır: "Atatürk ilke ve reformları ışığında, Türk ulusunun ulusal, ahlaki, insani, manevi ve kültürel değerlerini koruması ve geliştirmesi, ailesini, vatanını ve ulusunu sevmesi ve buna uygun davranacak kişiler yetiştirmek."
Ortak alanlara dair kaygılar
* UAÖ, ortak alanların kullanımının belirli siyasi görüşe sahip olma koşuluna bağlı olmaması gerektiğine inanıyor. Üstelik UAÖ, gruplar halinde diğer tutuklularla görüşme hakkının rehabilitasyon aktivitelerine bağlı olmaması gerektiğini düşünüyor.
* UAÖ ayrıca, (CPT'nin Eylül 2001 ziyaretiyle ilgili raporuna göre) ziyaret edilen iki F tipi cezaevindeki ortak etkinlikler için kullanılan tek tesisin jimnastik salonu ve ara sıra da açık spor alanı olmasından, kütüphanelerin tutukluların kullanımına açık olmamasından, yalnızca bir cezaevindeki atölyede malzeme bulunmasından kaygı duymaktadır.
* CPT ayrıca, katılan tutuklu ve mahkumların çok küçük gruplar halinde (genellikle aynı hücreyi paylaşan kişiler ki -CPT'ye göre- "ortak aktivite anlamını güçlükle taşır") ve çok sınırlı bir zaman için olmasını (bazen haftada yalnızca birkaç saat) eleştirmiştir.
* CPT, ortak etkinliklerle ilgili aktif ve yatırımcı bir yaklaşımın, grupların genişletilmesi ve ortak etkinliklerde harcanacak zamanın arttırılması gerekliliğinin de altını çizmiştir.
* UAÖ, Türk yetkililerine, CPT'nin ortak alanlara dair kaygılarıyla ilgili derhal harekete geçmesi için çağrıda bulunmaktadır.
Fiili tecrit sona ermeli
* UAÖ yetkilileri ayrıca, Adalet Bakan'ı Hikmet Sami Türk'ü, 16 aydır sürmekte olan ve kötü muameleyi kolaylaştırmasının yanı sıra kendisinin de kötü muameleye varabilen fiili tecrit uygulamasının derhal sona erdirilmesi için gerekli tüm önlemleri almaya davet etmektedir.
* Bu önlemler hem acil tedbirler olmalı hem de orta vadeli bir programı kapsamalıdır. Uzun vadeli programdaki tedbirler CPT tavsiyelerine uygun olarak tutuklu ve mahkumların günde en az 8 saat birbirleriyle görüşebilmelerine olanak vermelidir.
Kötü muamele, onur kırıcı davranış
* UAÖ, F tipi cezaevlerinde bulunanların ortak aktivitelere katılmaktan kaçınmalarının bir sebebinin de ortak alanlara giderken kötü muamele ve onur kırıcı üst aramalarından korkmaları olduğunu anlamaktadır.
* UAÖ'ne, F tipi cezaevlerinde, özellikle buraya vardıklarında, sayımda ve hücre aramalarında ve avukat ya da aile görüşlerine götürülürken kötü muamele ve dayağa maruz kaldıklarına dair çok sayıda bilgi gelmektedir. Bu cezaevlerine erişimin çok kısıtlı olması nedeniyle, bu bilgilerin doğrulanması zordur.
Cezaevi İzleme Organları Yasası
* Bu tip kaygılara karşı alınacak tedbirlerin biri de Cezaevi İzleme Organları Yasası'nın yürürlüğe girmesi olabilir.
* Yasa, Haziran 2001'de yürürlüğe girmiş olmasına rağmen hayata geçirilmesi oldukça ağır ilerlemektedir. Aralık 2001'de adli bölgelerin yarısından azında bu organlar kurulmuştu. Hakkari Bölge Polis Komiseri'nin izleme ekibinin başına getirildiği bildirildi.
Bağımsız gözlemciler
* UAÖ, cezaevlerinin, insan hakları savunucuları, doktor ve avukatları da içeren bağımsız gözlemcilerin incelemesine açılmasının çok önemli olduğunu düşünmektedir.
* UAÖ, defalarca, küçük grup izolasyonu ve tecrit koşullarının ciddi zihinsel ve fiziksel zarar riski taşıdığını ve işkence veya kötü muameleye varabileceğinin altını çizmiştir.
* UAÖ, Türk yetkililerini F tipi ve benzer cezaevlerinde tutulanların bağımsız tıp uzmanları tarafından sağlık ve koşullarını değerlendirilmesine izin verecek bir sistem kurmaya davet etmektedir.
Adil yargılama, avukatla gizli iletişim hakkı
* UAÖ, avukatların cezaevlerindeki müvekkilleriyle görüşmelerinde kısıtlamalar yaşamaya devam ettiklerine dair gelen bilgilerden kaygı duymaktadır.
* Bildirildiğine göre, avukatlar F tipi cezaevlerinde bulunan müvekkillerini haftanın belli bir ya da iki gününde ziyaret edebilmekte, yazılı malzeme alış verişinde bulunmalarına izin verilmemekte ve dosyaları aranmaktadır. Avukatlarının üstlerinin aranmasına devam edildiği anlaşılmaktadır.
* UAÖ, bu uygulamaların adil yargılama usulleri, özellikle de avukatla gizli iletişim hakkı üzerinde olumsuz etki yaptığından kaygılıdır.
* UAÖ, yetkililere, F tipi cezaevlerinde tutulanlara savunma hazırlayabilmeleri için yeterli zaman ve olanak hakkı sağlamaları ve avukatlarıyla özel görüşebilmeleri için çağrıda bulunmaktadır.
Sağlık sorunları ve tahliyeler
* Son olarak UAÖ, Adli Tıp veya hastanelerden sağlık nedeniyle serbest bırakılmalarını tavsiye eden raporlara rağmen tahliyeleri geciken düzinelerce tutuklu/mahkumun durumlarıyla ilgili kaygılarını dile getirmektedir.
* Basında yer alan haberlere göre, yetkililer bu kişilerden bazılarını, daha önce tahliye edilmiş olanların adreslerinde bulunmadıkları ya da yurt dışına gittikleri gerekçesiyle serbest bırakmayı reddetmektedir.
* Yetkililerin, sağlık nedeniyle serbest bırakılmış tutuklu/hükümlülerle ilgili koşulları belirleme hakkını kabul etmesine rağmen UAÖ, cezaevi dışında gerekli tıbbi bakıma izin verilmemesinin bazı durumlarda zalimane, insanlık dışı ya da onur kırıcı muamele ya da cezaya varabilmesinden endişelenmekte, ve yetkililere, gerekli tıbbi bakım alamadan cezaevinde kalmaları durumunda hayatları ciddi risk altında olan tutuklu/mahkumların durumlarını tekrar değerlendirmesi için çağrıda bulunmaktadır. (BB)