Örgütün Ortadoğu ve Kuzey Afrika Programı yöneticisi Malcolm Smart, "Biz ölüm cezasının her ne olursa olsun yaşam hakkının ihlal edildiği ve bütünüyle zalimane, insanlıkdışı ve aşağılayıcı bir cezalandırma yöntemi olduğunu düşünüyoruz. Özellikle de bu adil olmayan yargılama sonrasında idam cezasının uygulanabilmiş olmasını nefret uyandırıcı buluyoruz" dedikten sonra şöyle devam etti:
"Bu durumda infazın çok önceden kararlaştırıldığını ve söz konusu karara çok önceden varıldığını ve ayrıca Irak Yüksek Mahkemesi'nin temelde kökten yanlışlar içeren yargı kararının hukuka aykırılığına ilişkin yapılan itirazları göstermelik olarak, adet yerini bulsun diye ele alır gibi yaptığını düşünüyoruz."
Smart kararın birçok kişi tarafından "adaletin yerini bulması olarak değil, 'zafer kazanan tarafın adaleti' olarak algılanacağını vurguladı; "ne yazık ki amansız bir biçimde sürmekte olan siyasi cinayetler furyasını sona erdirmek adına hiçbir olumlu amaca hizmet etmeyecektir" dedi.
Arbour: Diğer sanıkları idam etmeyin
Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Yüksek Komiseri Louise Arbour da, Irak Devlet Başkanı Celal Talabani'den Saddam Hüseyin'le birlikte ölüm cezasına çarptırılan Awad Hamad Al-Bandar ve Barzan Ibrahim Al-Hassan'ın cezalarının infaz edilmemesini istedi.
Arbour, ölüm cezalarının verildiği yargılamanın ve temyiz sürecinin adilliğiyle ilgili kuşkularını daha önce dile getirmiş ve bu süreçleri eleştirmişti.
Yeni BM Genel Sekreteri: Ölüm cezası her ülkenin kendi sorunu
BM'nin görevine başlayan yeni genel sekreteri Ban Ki-moon'sa, Hüseyin'in öldürülmesinin ardından gazetecilerin sorduğu soru üzerine, ölüm cezası sorununun her ülkenin kendi kararı olduğunu söyledi.
Ban Ki-moon, Saddam Hüseyin'in Iraklılara karşı birçok suç işlediğini, bunların unutulmaması gerektiğini söyledikten sonra, "BM Genel Sekreteri olarak cezasızlığa kesinkes karşıyım, aynı zamanda bütün BM üyesi ülkelerin uluslararası insancıl hukukun bütün veçhelerine gereken saygıyı göstermelerini umuyorum" dedi.
HRW: Kusurlu yargılamadan sonra idam hukukun üstünlüğünü baltaladı
İnsan Hakları İzleme Örgütü (HRW) de, açıklamasında Saddam Hüseyin'in adil yargılanmadığını gösteren raporlarını anımsattı; "idam Irak'ta insan haklarına saygıdan ve hukukun üstünlüğünden uzaklaşmayı gösteriyor" dedi.
Örgüt, Hüseyin ve iktidarının iki yetkilisiyle ilgili idam kararının temyiz mahkemesinde onanmasıyla ilgili, "Temyiz süreci davanın kendisinden de kusurluydu" ifadelerini kullandı.
HRW Uluslararası Adalet Programı'ndan Richard Dicker, "Saddam Hüseyin birçok devasa insan hakları ihlalinin sorumlusuydu; ama bu ona zalimce ve insanlık dışı ölüm cezasının verilmesini haklı çıkarmaz. Bir ülkenin insan haklarına bağlılığı kendisine saldıranların en kötülerine nasıl davrandığıyla ölçülür. Tarih bu edimleri yargılayacak" diye konuştu.
FIDH: Barbarlığa barbarlıkla yanıt verildi
Uluslararası İnsan Hakları Federasyonu (FIDH) Onursal Başkanı Patrick Baudoin "Ölüm cezası, Saddam Hüseyin'in işlediği suçlara verilebilecek en kötü yanıttı; barbarlığa barbarlıkla yanıt verildi" dedi.
Baudoin, Hüseyin'in öldürülmesiyle, Halepçe katliamı, Enfal operasyonu ve Şiilerin katledilmesinde Batı'nın suç ortaklığının ortaya çıkmasının engellendiğine de dikkat çekti; ölüm cezasının infazının ancak Irak'taki şiddet döngüsüne katkıda bulunacağını vurguladı.
İHGD: Hüseyin UCM'de yargılanmalıydı
İnsan Hakları Gündemi Derneği (İHGD) de, infazın ardından yaptığı açıklamada, Saddam Hüseyin'in yargılandığı suçların insanlığa karşı işlenmiş suçlar olduğunu, yargılamanın " Irak'taki gibi siyasi güdümlü hareket eden, uluslararası standartlardan uzak ve güvenlikten yoksun bir mahkemede değil, adil yargılama standartlarının işletildiği, her türlü işkence ve kötü-muamelenin yasaklandığı, ölüm cezasının uygulanmadığı, suç tanımlarının açık ve net bir şekilde yapıldığı - Uluslararası Ceza Mahkemesi1 gibi - tarafsız ve bağımsız bir mahkeme" yoluyla gerçekleştirilmesi gerektiğini belirtti.
"Türkiye suça iştirak etti"
İHGD, ölüm cezasının kendisinin bir suç olduğunu, Türkiye'nin ölüm cezasını kaldırmış bir ülke olarak bunu engellemeye çalışmamasının da suça katılmak olduğunu belirtti; Türkiye'nin ilişki içinde olduğu ülkelerde ölüm cezasının kaldırılması için etkin rol oynaması gerektiğini açıkladı:
"Başta ABD ve mevcut Irak Hükümeti olmak üzere, ölüm cezasını uygulayan ve destek veren tüm ülkeleri protesto ediyoruz. Ölüm cezasını yasaklamış bir ülke olarak Türkiye'nin 'bu Irak'ın bir iç meselesidir' diyerek, Saddam Hüseyin'in idam edilmesini önlemek yönünde herhangi bir tavır almamış olması, işlenen suça iştirak etmekten başka bir şey değildir. Bu yüzden Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin bu basiretsizliğini de protesto ettiğimizi belirtmek isteriz. Türkiye tarihsel, kültürel, siyasi ve ticari açıdan ilişki içinde olduğu tüm ülkelerde ölüm cezasının yasaklanması yönünde etkin bir rol oynamalıdır."
Avukat Noyan Gül'den idamı önlemesini istemişti
İzmir Barosu avukatlarından Noyan Özkan 29 Aralık'ta Dışişleri Bakanı Abdullah Gül'e gönderdiği faks mesajında, "Saddam Hüseyin rejiminin ağır insan hakları ihlalleri ve halkına verdiği zulüm tartışmasızdır. Ancak komşu bir ülkenin devrik liderinin idam edilmesi
evrensel temel hak ve özgürlüklere karşı bir darbe olacaktır. ABD, İngiltere ve Irak hükümetleri nezdinde çok ivedi girişimde bulunmanızı ve bu çağdışı kalmış cezanın önlenmesi için aktif dış politika yürütülmesini ve dilekçeme cevap verilmesini dilerim" demişti.
Özkan, mesajını "Birleşmiş Milletler ve Avrupa Konseyi standartlarına göre idam cezası çağdışıdır ve tüm ülkelerde kaldırılması gerekir. Siyasi idam cezalarından çok zarar görmüş olan ve kısa bir süre önce idam cezasını kaldıran Türkiye Cumhuriyeti; BM kararlarına rağmen kitle imha silahları yalanları ile uluslar arası hukuka aykırı olarak işgal edilen bir ülkenin devrik liderinin idamına suskun ve tarafsız kalamaz" diyerek gerekçelendirmişti.
Saddam Hüseyin, 30 Ocak'ta sabaha karşı idam edilmişti. (TK)