UAÖ, kampta tutulan kişilerin derhal ABD mahkemelerinde uluslararası hukuka uygun şekilde, idama başvurmadan, adil bir şekilde yargılanmasını, aksi halde serbest bırakılmasını istedi.
Örgüt, 6 Şubat 2006'da yayınladığı raporda, ABD'yi "terörle savaş" adına kurduğu tüm işkence kamplarını da bağımsız dış gözlemcilere açamaya çağırdı.
İşkencenin ve diğer zalimane, insanlık dışı ve aşağılayıcı eylemlerin uluslararası hukukça tamamen yasaklandığını, kesinlikle hoş görülemeyeceğini belirten hak örgütü, ABD yetkililerini bütün bu uygulamaları derhal durdurulmaya ve bunları resmi ağızlardan açıkça kınamaya davet etti.
ABD, yaklaşık beş yüz kişiyi hiçbir yasal hakkını tanımadan Guantanamo kampında tutuyor; bunları "düşman savaşçı" ve "kötünün kötüsü" olarak niteliyor.
Tutuklulardan ve avukatlarından gelen bilgilere göreyse, tutuklular işkence ve kötü muameleye maruz kalıyor. Dış dünyayla bağlantıları yok. Birçoğunun ailesiyle hiç bağlantı kuramıyor; diğerleriyse sadece sansürlenmiş mektuplarla iletişim kurabiliyorlar.
Bazı tutuklular uzun süreli açlık grevine giriyorlar. Bazıları ölmeyi isteyerek, zorla beslenmeye karşı çıkıyorlar.
ABD Savunma Bakanlığı'nın verdiği bilgilere göre 131 kişi 11 Eylül'ün dördüncü yıldönümünde açlık grevine girdi. Tutukluların avukatlarına göreyse, sayı çok daha yüksek.
Guantanamo'da çok sayıda intihar vakası görülüyor. UAÖ, belirsiz tutukluluk sürelerinden dolayı, tutukluların fiziksel ve ruhsal durumlarından endişe duyduğunu açıkladı.
Tutuklu Aamer: Kendi kendime ölmek istiyorum
Guantanamo tutuklularından Suudi Arabistan kökenli ve Britanya vatandaşı Shaker Aamer içinde bulundukları durumu şöyle açıklıyor:
"Burada her gün, zihinsel ve fiziksel olarak ölüyorum. Hepimize olan bu. Dört yıldır okyanusun ortasında kilitli kaldık, unutulduk. Kendimi aşağılamaktansa, eninde sonunda gerçekleşecek bir süreci hızlandırıyorum. Sessizce ve kendi kendime ölmek istiyorum. Herkes için kolay olsun istiyorum. Beslenmek, zorla verilen tüpler, 'yardım', yoğun destekli besleme istemiyorum. Bu benim yasal hakkım."
ABD'nin kendisini Guantanamo'ya kapatmasından önce Almanya'da yaşayan Türkiye vatandaşı Murat Kurnaz vakasına da yer veren rapor, Kurnaz'ın avukatlarının ve UAÖ uzun süren kampanyaların sonucunda Almanya hükümetinin Kurnaz'ı tüm hayatı boyunca yaşadığı Almanya'ya kabul ettiğini belirtiyor.
Almanya hükümeti gerek İçişleri Bakanı Wolfgang Schaeuble, gerekse Şansölye Angela Merkel düzeyinde ABD'yi Guantanamo'yu kapatmaya çağırdı.
İnsan Hakları ve Mazlumlar İçin Dayanışma Derneği (MAZLUMDER) de, geçen ay sonunda yaptığı bir açıklama yapmış, Adalet Bakanlığı'nın, Kurnaz'ın annesi Rabia Kurnaz'ın İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na verdiği dilekçeyi gündemine almasını istemişti.
Anne Kurnaz, ABD vatandaşı ve hükümet üyesi olsalar dahi sorumlular hakkında yargılama istemişti. MAZLUMDER, Bakanlığın bunun için soruşturma izni vermesi gerektiğini de açıklamıştı..
Dernek, Dışişleri Bakanlığı'nın, "Murat Kurnaz'ın ve diğer TC vatandaşlarının temel hak ve hürriyetlerinin iade edilmesini ve kullanmasını sağlayacak etkin yollara acilen başvurması, bunları sınırlayan her türlü engeli kaldıracak tedbirleri acilen alması gerektiğini" söylemişti.
Uluslararası Af Örgütü, dört yılın sonunda ABD yönetimini bu sözleri dinlemeye davet etti; Guantanamo'nun sadece yasal bir kara delik değil, aynı zamanda ahlaki bir ayıp ve etkilenenler için duygusal bir cehennem olduğunu anımsattı. (VY/TK)
* UAÖ Guantanamo raporunun İngilizce tam metni için tıklayın.
* Bu haberi Volkan Yılmaz derledi ve Türkçeleştirdi.
* Guantanamo'yla ilgili bianet haberlerinin listesi için tıklayın.