Örgüt, tutuklulara insancıl muamele edilmesi ve aşırı güç kullanımının soruşturulması yönünde de çağrı yaptı.
Gözaltı koşulları insanlıkdışı
UAÖ açıklamasında, şimdi bir ABD üssü olan Bağdat Uluslar arası Havaalanı Cropper Merkez Kampında ve Ebu Ghraib Cezaevinde tutulan Iraklıların gözaltı koşullarının, uluslar arası hukukun yasakladığı zalim, insanlıkdışı ve aşağılayıcı muamele ya da cezalandırma şeklinde olduğunu vurguladı.
Açıklamada, yüzlerce Iraklının ABDnin oluşturduğu çadır kamplarda tutulduğu, eski Irak rejimindeki faaliyetleri nedeniyle tutuklanan kişilerin aileleri ve avukatlarıyla görüşme isteklerinin geri çevrildiği kaydedildi.
"Eğer insan haklarına saygı duyulan bir gelecek kurulacaksa, şu anki yetkililerin insan hakları ihlallerine karşı şeffaflık ve hesap verilebilirlik ilkeleri çerçevesinde gereken araştırmaları yapmaları yaşamsal önem arzetmektedir" denilen açıklamada, tutuklanan Iraklıların arasında hem adli hem de politik şüphelilerin bulunduğu, ancak tutukluların tümünün siyasi suçlular sınıfına sokulduğu yazıldı.
Açıklamada, tutuklulara karşı uluslar arası yasaların ihlal edildiği vurgulandı; Iraktaki tutuklama merkezinden serbest bırakılan kişilerin, tutukluluklarının ilk gecesinde ellerinin plastik kelepçelerle bağlandığı, su içmelerine ve tuvalete gitmelerine izin verilmediği yönündeki ifadelerine yer verildi.
Açıklamada, bazı kişilerin tutukluluklarının üzerinden bir ay geçmesine rağmen bileklerinde kelepçelerden kalan yara izlerini taşıdıkları da belirtildi.
Bremer güvence verdi
UAÖ, Iraktaki en üst düzey sivil ABDli yetkili Paul Bremerden tutuklulara insanca davranılmasını ve sorgulamalar sırasında şiddet kullanılmasını engellemesini istedi. Örgüt, Bremer yönetiminin tutuklu koşullarının iyileştirilmesi ve bu kişilerin tutuklandıktan sonraki 72 saat içinde avukatlarıyla görüştürülmesi konularında güvence verdiğini de açıkladı.
Gardiyanlar, tutuklulara ateş açtı
Tutuklanıp serbest bırakılmış Iraklıların ifadelerine de yer veren açıklamada, şu bilgiler yer aldı:
* 31 yaşındaki ikizler Uday ve Rafed Adeli, 16 Mayısta yağmacıları takip eden ABD kuvvetleri tutukladı. Her ikisi de olaylarla ilgilerinin olmadığını söyledi, ancak sıkıca kelepçelenip çeşitli transfer merkezlerine, sonra da Cropper Kampına gönderildi.
* Rafed, "Bizi sorgulamadılar, ama hayvanmışız gibi davrandılar. İlk hafta yıkanmamıza izin verilmedi ve yeterli suyumuz yoktu" dedi.
* 20 günlük gözaltının ardından iki kardeşe serbest bırakılacakları söylendi, ancak bunun yerine Ebu Ghraib Cezaevine gönderildiler. Her gün içlerinden bazılarının serbest bırakıldığı, diğerlerininse kaldığı tutuklular gittikçe umutsuzlaştı. 12 Haziran Perşembe günü tüm tutuklular gözaltı koşullarını protesto etmek için gösteri yaptı. Komutan, bir sonraki gün tutukluluk süreleri hakkında hepsini tek tek bilgilendireceği sözünü verdi. Sonraki gün içlerinden sadece 6 tanesinin serbest bırakılıp, diğerlerine hiçbir bilgi verilmemesi bir başka gösteri yapılmasına neden oldu. Gardiyanlar başlarının üstüne ateş açtı. Ala Jassem Sa'ad adındaki bir tutuklu çadırının içinde vurularak öldü. Çadırın içindeki diğerlerinin de dahil olduğu 7 mahkum yaralandı.
Arama sırasında evdeki eşyalar ve paralar kayboldu
* Dört kardeş, Asad, Ali, Uday ve İbrahim Abeidi, 29 Nisan 2003te bir sokak çatışmasından sonra evlerinde tutuklandılar.
* Kardeşlerden biri şöyle diyor: "Gözaltındaki ilk gecemizi bir okulun zemininde uzanarak geçirdik. Tuvalete gidemiyorduk ve bize yiyecek ya da içecek bir şey verilmiyordu". Ertesi gün Cropper Kampına götürüldüler ve üçüncü gün çadırlar gelene kadar yakıcı güneş altında açıkta tutuldular. El yıkamak için yeterli su yoktu. Hepsi 11 Mayısta serbest bırakıldılar.
* Kardeşler, evlerinden 20 bin dolar tutarındaki paranın ve bazı eşyaların alındığını söylediler. Evdeki aramaya katılan Iraklı subay ailenin parasını ABDli subaya teslim ettiğini ifade etti ancak para aileye geri verilmedi.
Tutukluların dışarıyla iletişim imkanı yok
* Havaalanında ve Abu Ghraibde tutulan tutukluların dışarıyla olan tek bağlantısı Uluslararası Kızıhaç Komitesidir, bunun dışında hiçbir iletişim olanağı yoktur. Ailelerinin kendileriyle görüşmelerine izin verilmemektedir. Aileler, yapılan onlarca görüşmede ABD yetkililerinin yakınlarının nerede olduğunu sorduklarında hiçbir bilgi vermediklerini söylemektedir.
* Bağdatta yaygın yağma ve güvenlik sorunları ABD işgalinin 10 Nisanda başlamasından bu yana kente hakimdir. UAÖ ortamda fazla sayıda silah bulunması sebebiyle çok sayıda silahlı soygun yapıldığını ve öç almak amacıyla birçok cinayet işlendiğini belgelemiştir. (BB)
* Daha fazla bilgi için Af Örgütünün Bağdattaki delegeleriyle temasa geçilebilir:
Elizabeth Hodgkin: +88 216 5210 0001
Özlem Dalkıran: +88 216 2115 9713
Joanna Oyediran: +88 216 5210 0179