Türkiye Yayıncılar Birliği (TYB), son günlerde kitap, dergi vb. yayınların kitapçı raflarından okuyucuya ulaşmasını kısıtlamaya ve engellemeye yönelik girişimlerle ilgili olarak bir bildiri yayınladı.
Tamamen yasal olan ve tüm ülkede satışa sunulan kültürel ürünlerin üzerine "yasadışılık" gölgesini düşürmenin haksızlık olduğunun ifade edildiği bildiride kültürel ürünlerde suç unsurunun olması durumunda çözümün yasal merciler olduğu aktarılırken baskı, tehdit gibi yöntemlerin gerçek demokrasi ile bağdaşmadığı vurgulanıyor.
Yayınlanan bildiride, TYB'nin düşünceyi ifade, yazarların yazma ve yaratma; yayıncıların yayma, halkın bilgi edinme ve okuma özgürlüklerine getirilen ve getirilecek olan her türlü kısıtlamanın, engellemenin karşısında olunduğu ifade ediliyor.
Gerçek demokrasinin karşıt fikirlerin serbestçe ifade edildiği, insanların beğenmeseler de bu görüşleri hoşgörü ile karşıladıkları bir rejim olduğunun ifade edildiği bildiride Türkiye Yayıncılar Birliği'nin düşünce-ifade özgürlüğüne ve buna bağlı olarak "yazma, yayınlama ve yayma özgürlüğüne" yaşamsal önem verdiği aktarılıyor.
Ne Olmuştu?
Geçtiğimiz ay Metis Yayınları tarafından yayınlanan "Irkçılığa, Ayrımcılığa ve Nefret Suçlarına Karşı 2011 Ajandası"nın müşterilerinin "haklı" hassasiyetlerini gerekçe göstererek raflardan çeken Nezih Kitabevi, sansür mekanizmasını işleten ilk adımı atmış oldu.
Nezih Kitabevi'nin attığı bu adım HEPAR'lı gençlerin Kabalcı Kitabevi'ni ve İstiklâl Kitabevi'ni, ajandanın satılmasını gerekçe göstererek tehdit etmesini beraberinde getirdi.
Son olarak D&R Kitabevi, Bir+Bir Dergisi'nin Şubat sayısında İstiklâl Marşı ile dalga geçildiğini ve müşterilerinin "hassasiyetlerini" gerekçe gösterdi ve derginin derhal raflardan çekilmesi kararını aldı. (AKN/EÖ)