İşçilerin çalışmaya giderken öldüğü bir ülkede birileri çıkıp gururla ülkenin ihracat rakamlarından, büyümeden bahsedince canım yanmaya başladı. Dün Tuzla Tersaneler Bölgesinin en modern tersanesinde, en modern taşeronuna bağlı bir işçi daha iş kazasında öldü. İş kazası olmaz denilen bir tersane alanı ve her türlü iş güvenliği tedbirini aldığını iddia eden bir taşeronda bu iş kazasının meydana gelmesi, iş kazalarının nedenleri üzerine düşünme sorumluluğunu bir kez daha hatırlatıyor.
Zira, büyük firmaların kalifiye işçi çalıştırdıkları genel kabul görür. İşletmeler, örneğin iş kazasının gerçekleştiği “modern” tersane, görünürde İşçi Sağlığı ve İş Güvenliği (İSİG) tedbirlerini önemli ölçüde almışlardır. Örneğin iş kazası geçiren 19 yaşındaki genç işçi Onur Bayoğlu'nun bağlı bulunduğu taşeron, zayıf ve küçük bir bağımlı işletme değildir. Tam tersine tersanelerdeki çalışmasının koşullarını belirleme gücüne sahip, sermaye birikimi açısından da güçlü bir işletmedir.
Öyleyse iş kazası neden olur?
Yeni gemi imal eden tersanelerdeki maliyet kalemlerine baktığımızda Devlet Planlama Teşkilatı'nın (DPT) 9. Kalkınma Planı (2007–2013) gemi inşa sanayi özel ihtisas raporunda ifade edildiği gibi emek maliyeti tüm gemi imal maliyetleri içinde yüzde 15 ila yüzde 23 arasında bir orana sahiptir.
Aynı zamanda aynı raporda işkolunun yüzde 40 yatırım indirimi ve yüzde 100 gümrük muafiyetine sahip, yani devletin tüm teşvikleri ile beslenen bir sektör olduğu da görülebilir. Tüm bu şartlara bakıldığında, iş kazasını bilindik saptamalarla açıklamak neredeyse imkansız görülmektedir.
Yani iş kazası ne İSİG önlemlerini almaya yetersiz sermaye yapısından, ne cahil ve deneyimsiz işçi çalıştırmaktan ne sektörün doğası gereği tehlikeli olmasından ne de taşeronluk sisteminden kaynaklanıyor. İş kazasının nedeni bizatihi sektörün yükselmesidir.
Şöyle ki: Siparişleri yüzde 360 artan bir sektörde çalışmak tersane için daha fazla kâr ve rekabet anlamına geldiği gibi, işçiler için de daha fazla çalışma anlamına gelecektir. Tersane işçilerinin hem saat olarak daha fazla çalışmalarını hem de daha “verimli”; yani bir iş saatinde daha fazla iş yapmasını sağlayacak şekilde çalışmalarını sağlamak için farklı üretim teknikleri kullanma yoluna gidecektir.
Bunun yanı sıra tersane dışına çıkarılabilecek bazı bölümlerini de kendilerine fazla uzak olmayan fason atölyede yaptıracaktır. Buralarda da işin hızlanmasını aynı ölçüde sağlayarak tabii ki.
Türkiye Gemi İnşa/Tamir Sektöründe Üretim ve İş Kazası Sonucu Ölüm Sayıları
Türkiye Gemi İnşa/Tamir Sektöründe Üretim | Ölümlü İş Kazaları | |
2001 | 147.130 DWT | 1 işçi |
2002 | 84.700 DWT | 5 işçi |
2003 | 106.450 DWT | 3 işçi |
2004 | 293.229 DWT | 5 işçi |
2005 | 331.740 DWT | 8 işçi |
2006 | 556.285 DWT | 10 işçi |
2007 | 1.007.968 DWT* | 12 işçi |
Kaynak: Tuzla Tersaneler Bölgesi İnceleme ve İzleme Komisyonu, İş kazaları Raporu, 2008
* alınan siparişlerle birlikte
dwt: Geminin taşıma kapasitesini ifade eden Dead Weight Ton'un kısaltması.
2007 verilerine son ölümleri, Tuzla Tersaneler Bölgesi'nde sayıları yüzlerle ifade edilen kazaları, Ereğli, Çanakkale ve Rize’de yeni kurulan tersanelerde meydana gelen yaralanmaları eklediğimizde, tersanelerin geleceğine dair kuşkular doğuyor.
Tersaneler Tuzla’dan Türkiye’nin başka bölgelerine sıçrıyor, büyüyor ve yayılıyorlar. Ancak Tuzla’da gözlemlenen kuralsızlığı beraberinde götürerek iş kazalarının daha da görünmez kalmasını sağlayabilirler.
Tüm bu iş ritminin hızlanmasının sınırı, insanın biyolojik ritmi olabilir mi?
İşin hızlanması, dar bir mekanda, bir araya gelmemesi gereken birçok işin bir arada yapılmasını sağlar. Bu durumda pek çok işçinin yaptıklar işe göre alınan tedbirler işe yaramaz hale gelebilmektedir. Örneğin taşlama, elektrik donanımı işi ile kaynak işinin bir araya gelmesi, hem duman nedeniyle zehirlenmeye, hem de kaynak kıvılcımlarının oksijen ya da elektrik kablolarıyla teması ile elektrik çarpmasına, takılıp düşmeye ve daha pek çok iş kazasına neden olabilir. Önlemleri alınamayacak ama önlenebilecek iş kazalarına. Bu koşullar düşünüldüğünde önlenebilir, seri iş kazaları cinayet halini alır.
Son iş kazasına bakıldığında da Sedef Tersanesi'nde elektrik taşeronu Elkon Ltd. Şti'nde çalışan, 19 yaşında Giresun doğumlu Onur Bayoğlu adlı işçi 14 Ocak akşamı mesai bitiminde çalıştığı gemiyi terk ederken iş güvenliği tedbirleri alınmadığı için gemi ambarına düşerek yaşamını yitirmiş. Çalışma gününün sonundaki yorgunluk ve emniyet kemerinin olmaması…
İnsanca çalışma
Artık, nefes almayı talep eder gibi, işçilerin, memurların, mühendislerin, işsizlerin en önemli talebi bu… Tuzla Tersanelerini İzleme ve İnceleme Komisyonu’nun hazırladığı ve 16 Aralık 2007’de sunduğu iş kazaları raporunda bu çığlığı görmemek mümkün değil. Artık çalışma koşullarımızı iyileştirme üzerine pazarlık yapmayı bırakıp, hayatta kalabilmek üzerine talepler sunmak hâlâ canınızı yakmıyor mu? (NA/TK)
* Nevra Akdemir, Türkiye Sınıf Araştırmaları Merkezi (TÜSAM) araştırmacısı, Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi