Türkiye İnsan Hakları Vakfı (TİHV) sosyal hizmeti uzmanı Bilal Yıldız için altı kentte basın açıklaması yapan hak savunucuları, "Bilal Yıldız'ın serbest bırakılmasını" talep etti.
*Bilal Yıldız 11 Haziran 2022’den beri tutuklu.
TIKLAYIN-HDK ve HDP'ye polis baskını: Çok sayıda gözaltı
TİHV Genel Merkezi’nin Ankara’daki merkezi ile İstanbul, İzmir, Diyarbakır, Van temsilcilikleri ve Cizre Referans Merkezin’de eş zamanlı düzenlenen basın toplantısında, "Yıldız'ın hak savunuculuğu yaptığı ve suçsuz olduğu" vurgulandı.
"Hayatını mesleğine adamıştır"
“İnsan Hakları Savunucuları Yargılanamaz! Arkadaşımız Bilal Yıldız Derhal Serbest Bırakılsın!” başlıklı açıklama özetle şöyle:
“Evet, arkadaşımız Bilal Yıldız, kararlı ve istikrarlı bir insan hakları savunucusudur. Uzun yıllardır TİHV İstanbul Temsilciliği’nde işkence görenlerin ve yakınlarının tedavi ve rehabilitasyonlarına yardımcı olmakta, sosyal iyilik hallerini sağlamaya yönelik çalışmalar yürütmektedir.
"Başka bir deyişle mesleki uzmanlığını, birikimini ve gençlik enerjisini başta işkence ve diğer kötü muamele olmak üzere ağır ve ciddi insan hakları ihlallerine maruz kalmış acılı insanların onarımına adamıştır.
“Ne var ki, işkencesiz bir Türkiye ve dünya ideali için mücadele eden Bilal Yıldız, 3 Haziran 2022 Cuma günü sabaha karşı İstanbul’daki evine baskın yapan özel donanımlı kolluk güçlerinin bizzat işkence ve diğer kötü muamelesine maruz kalmıştır.
"Gözaltı işlemleri sırasında, işkence ve diğer kötü muameleye maruz kalmış kişilere destek verirken dinlediği, tespit edip belgelediği usul güvencelerini hiçe sayan hukuk dışı uygulamalara bizzat maruz kalmış ve tanık olmuştur.
"Alanda yıllardır çalışmanın sağladığı deneyimle yaşanan ihlalleri görmüş ve görevlileri işkencenin etkin bir şekilde soruşturulması ve belgelenmesi için uluslararası bir kılavuz olan İstanbul Protokolü’nün gereklerini yerine getirmeye davet etmiştir.
“Bilal Yıldız, birlikte gözaltına alındığı Göç İzleme Derneği’nin (GÖÇİZDER) 22 üye ve yöneticisi ile beraber geçirdiği 8 günlük gözaltı süresi sonrasında gece yarısı çıkarıldığı mahkeme tarafından yapılan alelacele bir yargılama sonucunda, 11 Haziran 2022 tarihinde, kabul edilemez bir şekilde tutuklanmıştır.
“Peki, neydi sevgili arkadaşımızın tutuklanmasının gerekçesi? Kelimenin tam anlamıyla hiçbir şey… Başka bir deyişle keyfiyet… Sivil toplum ve insan hakları savunucuları üzerinde baskı oluşturmak.
'İnsan haklarını savunmak suç değildir'
“Nitekim 1 Eylül 2022 tarihinde İstanbul Cumhuriyet Savcılığı tarafından sunulan ve 16 Eylül 2022 tarihinde İstanbul 26. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından kabul edilen iddianame içeriğinden de sözü edilen keyfiyet ve baskı amacı açıkça anlaşılmaktadır. İddianamede sevgili Bilal’in bir bütün olarak insan hakları savunuculuğu faaliyetleri, hukuksal dayanaktan yoksun bir şekilde suçlulaştırılmaya çalışılmaktadır.
“Her vesileyle yinelediğimiz gibi, Türkiye’nin de bir parçası olduğu evrensel insan hakları hukuku, hak savunucularının korunması sorumluluğunun doğrudan devletlere ait olduğunu çok açık bir şekilde belirtir.
"Bu bağlamda devletler, insan hakları savunucularını şiddet, tehdit, misilleme eylemi, fiili veya hukuksal ayrımcılık, baskı veya diğer keyfi hareketlere karşı korumakla, tüm bu sıralananları suç olarak kabul etmek ve işlem yapmakla yükümlüdürler. Başka bir deyişle, insan hakları savunucuları, insan hakları alanındaki çalışmalarından dolayı hukuksal dayanağı olmayan adli ve idari işlemlere veya adli ve idari otoritenin istismar edildiği diğer işlem türlerine, suçlu sayma, keyfi gözaltı veya tutuklama ve başka tür yaptırımlara maruz bırakılamazlar.
"Yine hatırlatmak isteriz ki, tutuklama henüz kesin hükümle suçluluğu sabit olmayan “şüpheli kişilerin özgürlüğünü en ağır şekilde sınırlandırdığı için hem Anayasa ve kanunlarda hem de uluslararası insan hakları sözleşme ve belgelerinde sıkı koşul ve kurallara bağlanmıştır.
'Bilal yalnız değildir'
“Bunlara göre tutuklama hukukilik, elverişlilik, orantılılık (ölçülülük) ve gereklilik ilkelerine uygun olmalıdır. Bir ceza değil, en son başvurulması gereken ve özenle uygulanması gereken bir tedbirden başka bir şey değildir. Hal böyle iken ve yapılan tüm itirazlara rağmen yaklaşık dört aydan fazla bir süredir tutuklu bulunan arkadaşımızın serbest bırakılmaması, tutukluluk halini tedbir olmaktan çıkarak adeta bir cezaya dönüştürmüştür.
"Sonuç olarak açılan bu dava, Bilal Yıldız’ın insan ve yurttaş olma sorumluluğunun gereği olarak sürdürdüğü meşru insan hakları savunuculuğu faaliyetlerine karşı bir misilleme ve cezalandırma anlamına gelmektedir.
"Ancak şurası açıkça bilinmelidir ki, Bilal Yıldız yalnız değildir. Tüm TİHV camiası olarak arkadaşımızın yanındayız ve her koşulda olmaya devam edeceğiz.
"Sevgili arkadaşımız Bilal Yıldız ve diğer tüm insan hakları savunucuları özgürlüklerine kavuşana, Birleşmiş Milletler (BM) İnsan Hakları Savunucularının Korunması Bildirgesi’nin gerekleri koşulsuz bir biçimde yerine getirilene kadar bu çağrılarımızı yinelemeye devam edeceğiz.”
(EMK)