Merhabalar arkadaşlar.
Tutuklanmamızın üzerinden geçen zamanı göz önüne aldığımızda gecikmiş bir merhaba olduğunun farkındayız. Merhabamızın yanında özürlerimiz de sizlere iletiyoruz.
12 Eylül askeri darbesiyle başlayan ve en son AKP iktidarı ile beraber neoliberal politikaların fütursuzca uygulandığı zamanlar yaşıyoruz. Kamusal alanlar teker teker özelleştirmekte, emekçiler esnek çalışma koşullarına zorlanıp emek gücü ucuzlaştırılmakta, HES 'ler ile doğa katledilmekte. İnsan ve insana dair ne varsa metalaştırılarak sermayeye kurban edilirken 'güvenlik' adı altında şiddet ve savaş ekonomisine yatırımın günden güne arttığına tanık oluyoruz. Bütün bunlara karşı direnen, hak mücadelesi veren, barışı savunan inan olmakta direnenlerin payına ise coplar, biber gazları ve tutuklamalar düşüyor.
Sağlık alanında '' Sağlıkta Dönüşüm Programı'' adı altında yıllardan bu yana bir yıkım yaşanıyor. Aile hekimliği uygulaması ile koruyucu hekimlik yok ediliyor, performans sistemi ile hekimlik mesleği itibarsızlaştırılıyor hekimler arasındaki dayanışmayı ve iletişim yok edip birbirlerine rakip konumuna getiriyor. Artan kontenjanlarla alt yapısı yeterli olmayan tıp fakültelerinde tıp eğitimi iyice niteliksizleştiriliyor, kampüse hapsedilmiş uzmanlaşma ve kariyerizm odaklı eğitim anlayışı ile öğrenciler topluma yobazlaşıyor, yabancılaştırılıyor; TUS ile tıp eğitimi piyasaya açılıp içi iyice boşaltılırken performans sistemi ile hekimler arasında yaratılan durumun benzeri öğrenciler arasında yaratılıyor; TV'lerde gazetelerde her gün yeni bir hastalık üretilerek sağlık tüketiminin daha da arttırılması hedefleniyor.
Artık sağlıklı olma halinin anormal, sağlıklı olmama halinin normal karşılandığı zamanlardayız.
Kampüse hapsedilen, kariyerizme kurban edilen sağlık eğitimi yerine toplumcu bir eğitim anlayışını savunan; metalaştırılarak piyasaya sunulan sağlık hizmeti yerine, halkçı bir sağlık hizmetini esas alan; sağlık çalışanları arasında rekabet yaratan, hiyerarşik bir ilişkiyi doğuran toplumsal cinsiyetçiliği yeniden üreten hizmet anlayışı yerine emeği esas alan, kadın eksenli bir sağlık anlayışını savunanlar olarak bizlerin, yıllardan bu yana bunların mücadelesini veren Türk Tabipler Birliği (TTB) ve onun öğrenci kolu olan Tıp Öğrenci Kolu'nda (TÖK) faaliyet yürütülmesi ve bu kurumların daha da güçlenmesi için çalışmalar yapmasından daha doğal bir şey yoktur.
Sağlık alanında bu yıkım projesi fütursuzca uygulanırken TÖK ve bizlerin buna sessiz kalması düşünülemezdi. Nitekim 13 Mart "Çok Ses Tek Yürek" mitinginde yaklaşık beş bin sağlık öğrencisinin alanlarda yer almasına öncülük ederek uygulanan politikalardan rahatsızlığın ne boyutta olduğunu gözler önüne serdik. Bunun yanında "Sağlık Hakkı Meclislerinin" kurulması çalışmalarında yer alarak sağlık alanındaki muhalefetin daha da yetkinleşmesi için çaba gösterdik sağlık taraması ile sağlık alanında yaşanılan bu değişimlere karşı halkın algısı nasıl onu öğrenmeye çalıştık. Bize sorulan "Neden 13 Mart mitingine katıldınız" sorusuna temel alarak bize sundukları argümanı ise hükümetin artan bir ivme ile uyguladığı sağlık politikalarına mani olmak "TÖK olarak gerek 13 Mart mitinginde olsun, Sağlık Hakkı Meclislerinde olsun gerekse de Türkiye genelinde örgütlü bulunduğumuz her yerde olsun yürüttüğümüz faaliyetlerin tamamında amacımız, sağlık alanında artan bir ivme ile uygulanan yıkımı anlatma ve durdurma çabasıdır.''
Sağlık fiziksel ruhsal ve sosyal iyilik halinin ötesinde tarihsel toplumsal iyilik halini ifade eder. Bir halkın dili kültürü tarihi yok sayılıyorsa elbette buna sessiz kalmamız beklenemez. Anadilinde sağlık hizmetlerinin yürütülmesi ve anadilinde eğitimin önünün açılması noktasında görüş belirtmek çalışma içinde bulunmak bir sağlıkçı olmanın ötesinde insan olmanın gereğidir.
TÖK yıllardan bu yana toplumcu bir sağlık hizmeti ve eğitimi anlayışını esas almış ve bunun mücadelesini vermiştir. Bundan sonra da bu mücadeleleri vermeye devam edecektir. Bu tutuklamalar ile yapılmak istenen yıllardan bu yana yapılan bu çalışmaları illegalize etmek ve marjinalleştirmektir. Bin yıllardan bu yana iyi olanın, güzel olanın mücadelesini verenler bu uygulamalara maruz kalmıştır. Bu uygulamanın ezilenlerdeki yankısı daima direniş olmuştur.
6 Haziran'dan bu yana senaryosu önceden çizilmiş, rolleri önceden belirlenmiş hukuk adı altında oynanan tiyatronun bir başka sahnesi olan Sincan F Tipinden hepinizi selamlıyor ve sevgilerimizi yolluyoruz...
Tutuklu Sağlık Öğrencileri (TSÖ)
* Meçhul Öğrenci Postası mektuplarını okumak için tıklayın.