Tutuklu gazeteciler için bir araya gelen Haberin Var Mı İnisiyatifi, Libya'da öldürülen MİT mensubunu ifşa ettikleri gerekçesiyle yargılanan Odatv Genel Yayın Yönetmeni Barış Pehlivan, gazeteci Hülya Kılınç ve Yeniçağ gazetesi yazarı Murat Ağırel'e yönelik kumpas davasını anlatan bir gazete hazırladı.
İnisiyatiften yapılan açıklamada, "Kumpas davasının neden ve nasıl açıldığını, suçlamaların ardındaki gerçekleri anlatmak için bir gazete hazırladık. Siz de gazetecilere özgürlük için okuyun, okutun" denildi.
"Gazetecilere özgürlük için oku, okut!" çağrısında bulunulan açıklama şöyle:
"Gazeteci Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel, mesnetsiz, haksız ve hukuksuz suçlamalarla 6 aydır Silivri Cezaevi’nde tutuluyor.
“Meslektaşlarımız, Libya’da hayatını kaybeden MİT mensubunun kimliğini “ifşa” etmek, cenazesini haberleştirmek ve paylaşmak bahanesiyle tutuklandı. Akıllara ziyan bir iddianame hazırlandı. Çünkü ortada suç yoktu, ifşa yoktu, alenen kumpas vardı.
“Amaç, bir kez daha gazetecilerin susturulması, korkutulması. Yaptıkları haberler, yazdıkları kitaplarla kirli ilişkileri ortaya çıkaran gerçek gazeteciliğin hedef alınması. 24 Haziran’daki ilk duruşmada tutuklu gazetecilerin tümü, tarihe geçen savunmalar yaptı. İddianameyi baştan aşağıya çürüttü.
“Gazeteci Erk Acarer için yakalama talebi yenilendi. Barış Terkoğlu, Aydın Keser ve Ferhat Çelik tahliye edildi. Ancak üç gazeteci arkadaşımız, hala özgürlüğünden mahrum. Bir sonraki duruşma, 9 Eylül’de görülecek. Kumpas davasının neden ve nasıl açıldığını, suçlamaların ardındaki gerçekleri anlatmak için bir gazete hazırladık.
“Siz de gazetecilere özgürlük için okuyun, okutun."
Gazetede ne yazıyor?Barış Pehlivan, Hülya Kılınç ve Murat Ağırel’in 6 aydır hapsedildiği kumpasın perde arkası... Gazetecilere özgürlük içip okuyun, okutun. Bahane arıyorlardıDevlet İçinde yuvalanan çeteleri, yolsuzlukları, haksızlıkları anlatan gazeteciler uzun suredir hedefteydi. 26 Şubat'ta Cumhurbaşkanlığı uçağında Odatv'yi hedef gösteren soru sorulmuştu. Gazetecilere yönelik operasyon İçin sadece bahane aranıyordu. Libya'da hayatını kaybeden MİT mensubunun toprağa verilmesiyle ilgili haber 3 Mart 2020'de Odatv'de yayınlanınca bahane bulundu, düğmeye basıldı. Troller 'İfşa’. 'İhanet' iftiralarıyla sahneye sürüldü. Günler önce Tweet atan, haber yayınlayan gazeteciler de gözaltına alındı Odalv'den Barış Pehlivan. Barış Terkoğlu. Hülya Kılınç. Yeni Çağ'dan Murat Ağırel. Yeni Yaşamdan Ferhat Çelik, Aydın Keser tutuklandı. Muhtar yazmıştıGazeteciler MİT mensubunu ifşa etmekle suçlanıyordu. Oysa günler önce sosyal medyada bu konuda yüzlerce paylaşım yapılmıştı. 19 Şubat'ta MIT mensubunun köyündeki muhtar, açık kimlik bilgilerini Facebook'ta paylaşmıştı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 22 Şubat'ta 'Libya'da birkaç tane şehidimiz var' demişti. Aynı gün sosyal medyadaki çok sayıda hesap MIT mensuplarının kimliklerini ve fotoğraflarını yayınlamıştı. 23 Şubat'ta devre arkadaşları cenazedeki çelenklerinin fotoğrafını Facebook'a koymuştu. Meclis'te açıklanmıştı24 Şubat ta bazı internet siteleri MİT mensuplarının özgeçmişlerini. MIT’te ne kadar süredir çalıştıklarını yazmıştı. 25 Şubat'ta T8MM'de milletvekili, kimlikleri açıklamış, internet sitelerinde haber olmuştu. Odatv'deki cenaze haberinde ise MİT mensubunun ismi ilk harfleriyle kodlanmıştı. Köyün adı yoktu. Murat Ağırel, tutuklanmasına gerekçe gösterilen Tweet'te MIT mensubu' yazmamıştı. Ondan önce aynı bilgileri İçeren yüzlerce paylaşım olduğunu ilk duruşmada örneklerle anlattı. AYM kararı çarpıtıldıÜstelik iddianamede Anayasa Mahkemesi'nin daha önce verdiği ‘ifşanın ifşası olmaz' kararı tam tersi şekilde çarpıtılarak yazıldı. Ayrıca hayatını kaybetmiş MİT mensubunun kimliğinin açıklanması ifşa olamazdı. Geçmişte bunun çok sayıda örneği vardı. Gazeteciler şehidin tören yapılmadan toprağa verilmesi hakkında haber hazırlamıştı. Ama bu haberler gazetecileri susturmak için bahane yapıldı. 3 gazeteci tahliye oldu. Barış Pehlivan. Hülya Kılınç ve Murat iret 6 aydır hapsediliyor. Gazeteciler böyle hapsediliyor...'Sır görüşme' dediler canlı yayın çıktı. 'Gizil görüntülendi' dediler, herkesin İçinde fotoğraf çekildiği anlaşıldı. Gazetecilerin avukatlarından gizlenen suçlamalar medyaya medyaya sızdırılıyor, casusluk algısı yaratılmak isteniyordu. 6 Mart’ta Anadolu Ajansı, MİT mensubu şehidin cenaze töreni gizlice çekildi başlıklı haber servis etti. Törene katılan belediye başkanının basın biliminde çalışan görevli, fotoğraftan herkesin içinde çektiği ortaya çıktı. Yani görüntü alınması engellenmemiş, camideki çok sayıda kişi fotoğraf çekmişti. Odatv'deki haberi yapan yerel gazeteci Hülya Kılınç ile ilgili iddia da böylece çürümüştü. Fotoğrafları belediyenin basın birimi görevlisinden almıştı. İddianamede casus gibi anlatılan Hülya Kılınç, köyün muhtarı MİT mensubunun ailesi ile görüşen bir muhabirdi. Gizlisi saklısı yoktu. İddianame yandaş medyaya sızdırılıp Murat Ağırel’in ‘15 dakikalık sır görüşmesi' başlığıyla haberler yaptırıldı. Uluslararası haber ajansıyla telefonla görüşmesi casusluk imasıyla sunuldu. Oysa bu görüşme Murat Ağırel’in Sputnik RS FM'de kitabı Sarmal'ı anlattığı canlı yayındı. Youtube’ta kaydı halen duruyor. Gazetecilerin, haber ve Tweet’leri planlı, organize şekilde yaptığı iddiası mesnetsizdi. İddianamede bu konuda tek delil yoktu. Aksine farklı dünya görüşlerine sahip gazetecilerin çoğu birbirini tanımıyordu. Dayanaksız İddialar sayfalara sığmaz. Herkes gazetecilerin ilk duruşmadaki beyanlarını İnternetten bulup okumalı. 2. duruşma 9 Eylül’de6 aydır ağır tecrit altında. hücrede tek başına kalan gazeteciler Murat Ağırel. Hülya Kılınç ve Barış Pehlivan 9 Eylül’de Çağlayan Adliyesinde 2. duruşmaya katılacak. |
(HA)