Ancak, gazeteci-yazar Zeynel Abidin Kızılyaprak'ın yaptığı başvurudan zararın giderilmesi için Türkiye, 3 bini manevi tazminat olmak üzere toplam 5 bin 500 euro para cezasına mahkum oldu.
Devlete "DGM" mahkumiyeti
Ocak 2002'de yaşamını yitiren yayıncı Ayşenur Zarakolu adına Ragıp Zarakolu'nun yapılan başvuruyu değerlendiren mahkeme, Türkiye'den "dostane çözüm" çerçevesinde toplam 15 bin euro ödemesini talep etti.
Belge Yayınları'nca yayımlanan üç kitabın bağımsız ve tarafsız bir mahkemece ele alınmadığı gerekçesiyle yapılan başvuru, davalarda Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin (AİHS) "adil yargılanma hakkı"nı düzenleyen 6/1 maddesi, kitapların toplatılması nedeniyle "Hakkında mahkeme kararı kesinleşmeyen herkes masumdur" ilkesini düzenleyen AİHS 6/2 maddesi ve ifade özgürlüğünü güvence altına alan Sözleşmenin 10. maddesi aykırılık görüldüğü gerekçesiyle yapılmıştı.
Her kitap için 5 bin euro
Devlet Güvenlik Mahkemesi'nde bir süre önce görev yapan askeri hakimin varlığı, siyasi gerekçelerle ayrımcılık yapıldığı gibi unsurları dikkate alan AİHM, dostane çözüme gidilmesi nedeniyle her bir kitap davası için Zarakolu'na mahkeme masrafları da dahil olmak üzere 5 bin Euro ödenmesine karar verdi.
Türkiye mahkemeye, ifade özgürlüğü alanında hem yasal hem de uygulama açısından AİHS'nin 10. maddesine uygunluk gösteren düzenlemelere gidilmesi gereğine işaret etti.
Türkiye'ye "ifade" mahkumiyeti
Pele Sor Yayınları sahibi olarak AİHM'e başvuru yapan gazeteci-yazar Zeynel Abidin Kızılyaprak, "Kürt Halkına Karşı Nasıl Savaştık-Bir Askerin Anıları" başlıklı kitabın mahkum edilmesi nedeniyle açtığı davayı kazandı.
AİHM, ifade özgürlüğünü ihlal ettiği gerekçesiyle Türkiye'yi, zararın giderilmesi için 3 bini manevi tazminat olmak üzere toplam 5 bin 500 euro ödemeye mahkum etti. 1991'de yayımlanan kitap, Güneydoğu'da görev yapan bir askerin askerlik anılarını aktarıyor.
Değişiklik geldi ceza kaldı
İstanbul Devlet Güvenlik Mahkemesi, gazeteci Kızılyaprak'ı 14 Ekim 1993'te "bölücülük propagandası" yaptığı gerekçesiyle 6 ay hapis ve para cezasına mahkum etti. Bu suçu tanımlayan Terörle Mücadele Yasasının 8. maddesinde 1995'te değişikliğe gidilmesi nedeniyle mahkeme, hapis cezasını ağır para cezasına dönüştürdü. 1997'de yürürlüğe giren Şartlı Af Yasası dolayısıyla ceza askıya alındı.
Kızılyaprak, AİHM'e başvurusunda düşünce ve ifade özgürlüğü engellendiği, adil yargılama yapılmadığı, DGM'lerde askeri hakim bulunması nedeniyle de bağımsız ve tarafsız bir mahkemece yargılanmadığını savunuyordu.
Başvuruyu sonuçlandıran mahkeme, Kızılyaprak'ın ifade özgürlüğünden yararlanmasına izin verilmediği, bu engelin toprak bütünlüğünü güvence altına almak amacıyla yasalarca öngörüldüğüne karar verdi.
"Şiddet ve silaha teşvik yok"
Bu engelin demokratik toplumlarda gerekli olup olmadığı konusunu değerlendiren mahkeme, eserde ifade açısından sert bölümlere rastlansa ve Türk devleti açısından çok olumsuz bir tablo ortaya koysa da, şiddete, silahlı mücadele ve isyana teşvik etmediğine karar verdi. Mahkeme, bunun dikkate alınması gereken en önemli unsur olduğuna dikkat çekti.
"Haber alma hakkı dikkate alınmadı"
Gazeteci-yazar Kızılyaprak'a verilen cezanın orantısızlığını ortaya koyan mahkeme, Türk yetkililerinin bir bakıma kamunun Güneydoğu'daki durumu öğrenme ihtiyacını yeterince dikkate almadıklarına karar verdi. Şartlı Af Kanunu'na da değinen mahkeme, bu düzenlemenin 3 yıl boyunca aynı nitelikli suçu tekrar etmeme şartına bağlandığını belirtti. Mahkeme oybirliğiyle aldığı kararında, cezanın demokratik bir toplumda gereksizliğine karar verdi.
AİHM, sivil bir kişinin askeri hakimin görev yaptığı Devlet Güvenlik Mahkemesinde yargılanmasını da AİHS'nin 6. maddesine aykırı buldu. (EÖ/BB)