Rapora göre, Eylül ayında bölge genelinde çok sayıda hak ihlali yaşandı, savaş artığı patlayıcılar ile kara mayınlarının patlaması sonucunda ölüm ve yaralanmalar sürüyor. Demokratik etkinlikler yasaklanıyor. Özellikle Şanlıurfa, Bingöl, Van ve Siirtte yasalar oradaki idarecilerin keyfiyetine göre uygulanıyor.
Düşünce ifade özgürlüğü halen sağlanamadı, basın açıklamasına katılan, imza atan ya da destekleyen sendika yöneticilerine idari ve adli soruşturmalar açılmaya devam ediyor. İşkence ve kötü muamele de gündemdeki yerini koruyor.
Iraka barış, Türkiyeye savaş demektir
İHD Diyarbakır Şube Başkanı Avukat Selahattin Demirtaş, raporla ilgili basın açıklamasında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin (TBMM) Iraka asker gönderilmesine ilişkin tezkereyi kabul ettiğini hatırlattı, bu kararın Anayasaya ve uluslar arası hukuk ilkelerine aykırı olduğunu vurguladı.
Türkiye bu kararı almakla işgalci konumuna düşme yolunda bir adım daha atmıştır diyen Demirtaş, hükümetin Iraka barış götürüyoruz derken Türkiyeyi savaşa sürüklediğini vurguladı.
Kürt sorunun barışçıl ve demokratik yollarla çözülmesinden sonra Türkiyedeki insan hakları ihlallerinde düşüşler yaşanacağını savunan Demirtaş, Kürt sorunun barışçıl çözümünde ısrarcıyız. Bu doğrultuda, hükümetin şiddeti davet eden politikalarını son derece tehlikeli buluyoruz dedi.
Milletvekilleri Anayasa suçu işledi
Demirtaşın açıklamasında şu ifadeler yer aldı:
* TBMM 7 Ekimde aldığı kararla, Bakanlar Kurulunun Irak a asker gönderilmesine ilişkin tezkeresini kabul etti. Demokratik kamuoyuna ve halkın barış taleplerine rağmen ülkemiz içte ve dışta çatışmalı bir döneme sürükleniyor.
* Anayasanın 92. maddesine göre; TBMM ancak milletlerarası hukukun meşru saydığı hallerde savaşa veya kuvvet kullanımına karar verebilir. Oysa Irakta bu gün yaşananın meşru bir savaş değil bir işgal olduğunu artık işgalciler bile kabul ediyorlar.
* TBMMnin bu kararı bu koşullarda alma yetkisi yok. Bu kararı alan milletvekilleri Anayasanın ihlali suçunu işlediler. Bu karar aynı zamanda barış hakkının ihlalidir.
Barış talebi bir hak ve görevdir
* İçerde veya dışarıda gelişecek herhangi bir savaşa karşı çıkmanın bir hak, aynı zamanda insani bir görev olduğu açıktır.
* Birleşmiş Milletlerin 12 Kasım 1984 tarihli Halkların Barış Hakkına Dair Bildirisine göre; halkların kutsal barış hakkı vardır, barış hakkını korumak her devlet için temel bir yükümlülüktür ve bütün devletler gerekli tedbirleri alarak halkların barış hakkını uygulamaya yardım etmek için uğraş vermelidir.
Sivil toplum örgütlerinin arabuluculuğu
* Hükümetin Irak üzerindeki hesaplarını hayata geçirmek için asker gönderme kararında ısrarcı olduğunu, Kürtleri ve KADEKi de iç kamuoyunu tatmin etmeye yönelik bir bahane olarak ortaya attığı düşüncesindeyiz.
* Hükümet, Iraka barış götürme, KADEKi silahsızlandırma konusunda samimi ise, bunun çok daha kolay ve barışçıl bir yolu vardır; O da Kürt Sorununun demokratik çözümüdür.
* Hükümetin Iraka asker göndermedeki en büyük kaygısı KADEK ise, KADEKlilerin silahlarını bırakarak toplumsal yaşama dahil edilmeleri için sivil toplum örgütlerinin arabuluculuk yapması kabul edilmelidir.
* Askerin Iraka gönderilmesi yerine, sivil toplum örgütlerinin önü açılarak, kamuoyunun vicdanı olan demokrasi güçlerinin Iraka gitmesinin olanakları yaratılmalıdır. (BB)