Erdoğan yönetiminin askeri ve istihbarat kurumlarının eğilimlerini yansıtmasıyla bilinen Yeni Şafak gazetesinde Cumartesi günü yayımlanan Kürdistan Bölgesel Yönetimi'nin en önemli uluslararası havalimanı Süleymaniye'ye yönelik saldırı hazırlığı haberleri yankılanmayı sürdürüyor.
Pazartesi akşamı kendi YouTube kanalından gelişmeleri ve son haberleri yorumlayan gazeteci Erdal Er, "Dün akşamdan bugüne yeni bir gelişme var. Güney Kürdistan 'a yeni askeri güçler sevk ediyorlar. Işte kanıtım: Rojnews bu görüntüleri paylaştı. Onlardan biri: Güney Kürdistan'a askeri sevkiyat yapılıyor." dedi ve elindeki görüntü ve duyumları paylaştı.
Kürdistan Bölgesel Yönetimi (KBY)
topraklarına zırhlı araç sevkiyatı
Erdal Er, sevkiyatın yalnızca askeri personelden ibaret kalmadığını "Zırhlı araç sevk edi[ldiğini] ve lojistik harekat sürdürüldüğünü" de ekledi. Er, bu gelişmeleri "çok daha büyük bir savaşın yaşanacağı[nın] işareti" olarak yorumladı.
Er'e göre, "Savaşın iki merkezi var. İki yerde odaklanmış [...] birincisi Metina ikincisi Zap. Aslında eşit düzeyde. Sadece buralar değil. Hakurke'ye yönelik, Avaşin 'e yönelik, Brados'ta yönelik, Hıneri 'ye, Kandil 'e yönelik Gare 'ye yönelik saldırılar olmuyor anlamına gelmiyor [...] Hatta gerilla denetiminde olmayan bölgelere yönelik de saldırılar sürüyor. Havadan ve karadan. Şengal, Mahmur, bunlardan biri. Süleymaniye, Süleymaniye ve çevresine devam ediyor, sürüyor."
Er, paralel askeri hazırlıkların son haftalarda ilan edilen "özel güvenlik bölgeleri" uygulamalarıyla Kuzey'de de süre gittiğini, bölgenin fiilen militarizasyona tabi tutulduğunu sınırın her iki tarafında da gelişmelerden "siviller[in] etkilen[diğini], kentler, kasabalar[ın] etkilen[diğini]" söylüyor: "İnsanlar göç ediyor, geç etmek zorunda kalıyor [...] İnsanlar kaçıp açık denizlerde boğuluyorlar? Sebebi bu savaş."
"Ankara, SİHA'lara karşı savunma
kabiliyetinin artmasından kaygılı"
Er haberinde savaşın giderek derinleşmesi ve yaygınlaşması, Süleymaniye gibi çok önemli bir yerleşim yeri bir merkezi kentin "hedef" halini almasının, Türkiye'nin Güney'deki operasyonlardaki hava üstünlüğünün dengelenmesiyle ilgili olduğunu söyledi.
"Bugüne kadar Kürt özgürlük hareketine karşı sürdürdükleri savaşta bir avantajları vardı veya avantajları olduğuna inanıyorlardı. Avrupa ülkeleri, Amerika Birleşik Devletleri, NATO'dan elde ettikleri veya transfer ettikleri teknolojiyle birlikte İHA'ları SİHA'ları kullandılar. Açık infazlar yaptılar. Kurşun sıkar gibi bir kişiye füze sıktılar [...] Sonra gerilla SİHA'ları düşürme teknolojisini elde etti. [...] Savaştaki denge bozuldu. Tek kale maç oynama dönemi sona erdi. Bu Ankara'daki hesapları altüst etti. Çünkü hükümet kaderini bu savaşın devamına hatta zaferine bağlamış durumda. Başka bir hikayesi yok."
Yeni Şafak: "ABD, İran, Almanya PKK'ye
hava savunma sistemleri veriyor"
Nitekim Yeni Şafak'ın haberi de gerginlikteki tırmanışı aynı gelişme eğilimleriyle ilişkilendirmekle birlikte Kürt güçlerinin hava savunma kabiliyeti edinmesini, bütünüyle dışsal dinamiklere, hatta fiilen savaş halindeki ABD ve İran'ın ortaklaşa "PKK'ye dron ve füze sevkiyatı" yapmasına bağladı.
Yeni Şafak'ın haberine göre, "Türkiye, bundan böyle terör örgütüne sevkiyata sessiz kalmayacak. Tespit edilirse yeni sevkiyat anında vurulacak[tı].
"PKK'nin lojistik üssü
Süleymaniye Havalimanı"
"PKK'nın Suriye kolu YPG'li binlerce teröristi silahlandıran ABD, örgüte ayrıca 2 hava savunma sistemi ver[mişti]" ve "PKK’nın lojistik üssüne dönüşen Süleymaniye Havalimanı için kritik bir karar alın[mıştı]. İran kamikaze dronları, Almanya ise teknik bazı parçaları bu havalimanına göndermiş, örgüte eğitimin havalimanında verildiği tespit edilmişti.Yeni Şafak’ın edindiği bilgiye göre, Türkiye, yeni bir sevkiyat tespit ederse, silah kullanmak dâhil müdahale edecek[ti]."
Yeni Şafak'ın "kaynakları"na göre, "Sivil bir uçakla mühimmatın Süleymaniye Havalimanı'na indirildiğinin tespit edilmesiyle birlikte terör örgütünün tüm sevkiyatı, güvenlik güçlerince belgelen[mişti]. Terör örgütüne bu sevkiyatın devam etmesine Türkiye kayıtsız kalmayacaktı ve PKK/YPG'ye gönderilecek her sevkiyatın vurulmasına yönelik talimat veril[mişti]."
Er: "Süleymaniye'ye saldırının
baş sorumlusu Hewler ve Bağdat olur"
Erdal Er, gelişmelerin geldiği nokta itibariyle Süleymaniye Havaalanı'na yönelik bir saldırı olması halinde "Bunun birinci derecede sorumlusu[nun] Hewler hükümeti, yani KDP ve Irak hükümeti olacağını" söylüyor.
Ayrıca bütün Kürtlerin Süleymaniye'ye sahip çıkmasının ortak sorumluğu olduğuna dikkat çekiyor.
Er, "Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi, Avrupa Konseyi, NATO, Avrupa Birliği, DAEŞ karşıtı koalisyon[un] Türkiye'nin Süleymaniye Havaalanı'na yönelik bu açık tehdidini ciddiye alıp durdurmak zorunda olduğunu" da ileri sürdü.
"Türkiye'nin Güney Kürdistan ve Rojava'ya yönelik saldırıları[nın] açık bir savaş ilanı" olduğunu iddia eden Erdal Er, bu saldırının "Bir insanlık suçu" olduğunu. "Bölgeyi istikrarsız hale getir[diğini], savaşın daha da yayılmasını beraberinde getir[diğini]" belirtti ve "Avrupa Birliği'nin de ABD'nin de, DAEŞ karşıtı koalisyonun da bu gerçeğin farkında [olduklarını]" ve " buna uygun davranmak zorunda [olduklarını]" kaydetti: "Erdoğan rejimi iş başında olduğu sürece Orta Doğu'nun iki yakası bir araya gelmez. Daha fazla bu bölgelerde kan akar."
(AEK)