Demokrat Yargı Derneği Eşbaşkanı Yargıç Orhan Gazi Ertekin, Ayasofya kararını bianet'e yaptığı değerlendirmede Türkiye'nin Rusya gibi bir 'kilise devletine' doğru ilerlediğini söyledi.
"Ayasofya açısından iki önemli nokta var" diyen yargıç Ertekin, bunu şöyle açıkladı:
"Birincisi Türkiye Cumhuriyeti bir 'diyanet devleti'nden tıpkı Rusya gibi bir 'kilise devleti'ne doğru ilerliyor.
TIKLAYIN - Danıştay'ın Ayasofya kararının tam metni
"İran veya Mısır sistemi"
"Cumhuriyetin 'din esaslı' diyanet, mübadele ve milli kimlik politikaları ile misyonerlere dönük Ecevitlerle açıkça ilan edilen alarm zilleri de eklendiğinde bu durum için yapısal bir değişim değil 'tarihsel' bir uyum ve ilerleme denilebilir.
"Bir başka biçimde ise İran veya Mısır sistemine yakınlaşıyor şeklinde de ifade edilebilir.
"Bu yöndeki gelişmeler Rennan Pekünlü ve Fazıl Say hakkındaki mahkeme kararlarıyla iyice açığa çıkmıştı aslında.
"İçeriksiz ve yüzeysel"
"İkinci nokta ise İslamcılığın Türkiye'deki taşralı geleneği ile alakalıdır:
"Ayasofya Türkiye'deki din fetişizminin en temel enstrümanlarından birisidir. İçeriksiz ve yüzeysel bir din esnaflığının kadim bir mimarinin içinde, Fatih gibi büyütebileceği bir sesi yoktur, olsa olsa sadece teneke sesi gelir. Kaldı ki Ali Şeriati'nin sesi gelecek değil ya..."
Tartışmalar nasıl alevlendi?
Önce cami ardından müzeye dönüşen ve yaklaşık 85 senedir müze olarak ziyarete açık olan Ayasofya'nın yeniden camiye dönüştürülmesi tartışmaları, İstanbul'un fethinin yıl dönümü olan bu 29 Mayıs'tan sonra alevlendi.
Ayasofya'da "Fetih Suresi" okundu.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan ise Yunan yetkililere cevaben "Fetih açmaktır, fetih gönülleri özellikle kazanmaktır" dedi.
Basında çıkan haberlerde, Erdoğan'ın Adalet ve Kalkınma Partisi'nin Merkez Yürütme Kurulu toplantısında da, Danıştay kararının ardından "Ayasofya'da inşallah namazımızı kılarız" dediği yer aldı.
Rusya'da kilise etkisi
SSCB dağıldıktan sonra Sovyet yönetiminde Mihail Gorbaçov'un 1985'ten sonra başlattığı glasnost (açıklık) politikası çerçevesinde Ortodoks Kilisesi üzerindeki kısıtlamalar hızla azaltmaya başladı.
Geçmişte el konmuş kilise mülkleri iade edildi, dinsel etkinlikleri nedeniyle hüküm giymiş tutuklular serbest bırakıldı. Rusya'da Ortodoksluğun kurumlaşmasının bininci yıldönümü 1988'de büyük törenlerle kutlandı.
Marmara Üniversitesi Siyasal Bilimler dergisinde konuyla ilgili bir yazı yazan Merve İrem Yapıcı'nın aktarımının özetiyle, Putin'den sonra herkes değişti:
"Putin, Mayıs 2000'de başkanlık koltuğuna oturmadan önce bir Kremlin katedralinde Patrik tarafından kutsandı.
"Yeltsin'den farklı olarak Ortodoksluğa kişisel olarak eğilimli olan Putin, dini törenlere katılım ve siyasi merasimlerde kilisenin varlığı konusunda çok daha aktif ve hevesli olsa da, teolojik perspektifin düşüncelerini tamamen yönlendirmesine imkân tanımadı.
"Bu bağlamda Putin, pragmatik tavrını kilise ile ilişkilerinde de ortaya çıkararak, John Anderson tarafından ileri sürülen 'asimetrik senfoni' modeli (Anderson, 2007) ile kilisedevlet ilişkilerini ilerletmeye çalıştı."
(PT)