Akbank 37. Günümüz Sanatçıları Ödülü Yarışması, çağdaş sanat alanındaki gelişmeleri desteklemek ve genç sanatçılara destek olmak amacıyla Resim ve Heykel Müzeleri Derneği ve Akbank Sanat işbirliğiyle düzenleniyor.
800 eser arasından seçilen 20 eser, sanatseverlerle 31 Temmuz’a kadar Akbank Sanat’ta. Eserlerin arasında, resim, fotoğraf, video gibi pek çok enstalasyon bulunuyor.
Sanatçıların hepsinin Türkiye’den olduğunu söyleyen Sergi Sorumlusu Elif Ergün, Türkiye’nin her yerindeki sanat öğrencilerine veya sanatçılarına ulaşmaya çalıştıklarını, serginin asıl amacının bu olduğunu söylüyor.
“Gelecek vadeden, umut vadeden sanatçıları desteklemek amaçlı bir sergi. Bir ay boyunca Beyoğlu’nda eserleri sergilenmiş oluyor, bu onlar için ödülden çok daha önemli bir şey. “
“Amacımız Türkiye’deki tüm sanatçılara ulaşmak”
Sergiye başvuruların arttığını, öncesinde başvuru yapmayan üniversitelerin de artık katıldığını söyleyen Ergün, sergi ile belirli bir farkındalık yarattıklarını düşünüyor.
“Bizim için en önemli şey Türkiye’nin her yerinden başvuru alabilmek. Sadece İstanbul’da üç dört ismini herkesin bildiği üniversiteden olmak değil, Doğu Anadolu’dan da almak Karadeniz’den de…
O yüzden biz tanıtımlarımızı çok genişletmeye çalışıyoruz. Daha çok akademisyene de ulaşmaya çalışıyoruz, çünkü onlar aslında öğrencilerini yönlendiren insanlar. Bizim için en önemlisi farklı kategorilerden, yeni şehirlerden, yeni bakış açıları ile karşılaşmak.”
Bir “abla-kardeş” hikayesi
Eserlerden en dikkat çekicilerden biri de Diyarbakır’dan katılan Numan Erdinç’in bir gömlek üzerine yaptığı “abla-kardeş” işlemesi. Ergün, eserin hikayesini bize anlatıyor:
“Numan’ın ablası cezaevinde kalıyor. Marmara’da okuyan Numan sürekli Bakırköy’e gidip geliyor. Hem bir gömleğin iki yakasının bir araya gelmemesinden hem de içeri ve dışarı kavramlarından yola çıkarak bu gömleği işliyor.
“Bunu yaparken gömleğin üzerine İstanbul’un iki yakasını çiziyor. Bir tanesine kardeş diğerine abla yazıyor. Aslında düğmeler kavuşmasa da o bir şekilde yolunu bulup iki kardeşi birleştiriyor.”
Afro-Türklerin günlük hayatına bir ışık
İzmir’den katılan Osman Sadi Tezel bir fotoğraf sanatçısı ve eserinde İzmir’de yaşayan Afro-Türklerin günlük yaşamını yansıtıyor.
“İzmir’e yerleşen dördüncü jenerasyon Afrika kökenli Türk vatandaşları ile fotoğraf çekimleri yapan Osman, yaşayanların hikayelerine ışık tutuyor.
“Burada aslında farklı sosyal statülerde çalışan, avukat da var markette de çalışan birisi de bir müzede ya da devletin farklı belediyenin farklı birimlerinde çalışanlar da var. Onların konumları üzerinden, o aidiyet hissini araştırıyor.
“İzmir İtfaiyesi’nde çalışan bir Afro-Türk’ü fotoğraflamak isteyen Osman, başka bir meslektaşı tarafından o kişinin ‘Allahın Arap’ına bak, araba aldı’ diye yaftalanmasına ve dışlanmasına tanık oluyor. Dördüncü jenerasyon olan bu insanların hala kabul görmüyor.”
Halı: Evin sembolü
Sergiye Sinop’tan katılan Cemil Toprak’ın eseri bir projeksiyon yansıması. Bir halı üzerinde sürekli kavga eden aynı köpeklerden oluşan bu çalışmayı Ergün şöyle açıklıyor:
“Halı çok etnik bir öğedir, sınırları belirli olan bir nesnedir. Evi sembolize eder. Yaklaşık her evde var olan bir nesne olduğu için aslında eserde Türkiye’yi de temsil ediyor.
“Halı üzerindeki köpekler sürekli hırlıyorlar, bir cismi çekiştiriyorlar. Sanki o Türkiye’deki şiddetin normalleşmesini eleştiriyor gibi, ne için kavga ettikleri bilinmiyor, hiçbir zaman kavga bitmiyor, çünkü video sürekli başa dönüyor.”
Eserler ve Ergün’ün anlattıkları ile beraber, Türkiye’nin pek çok yerinden yerli sanatçının enstalasyonlarını görmekle beraber pek çok yaşanmışlık ve hikâyeye de tanık oluyoruz. (EEY/EKN)