Cumartesi Anneleri/İnsanları adalet arayışlarının 583'üncü haftasında Sur'da yaşanan "sokağa çıkma yasağı"nda katledilen Rozerin Çukur'un akıbetini sordu.
“Burada adalet ve hükümet yoktur. Kayıp sorununu adalet ve hükümet çözer ama biz bunlardan yarar görmedik.
“Aynı anneler Sur'da Cizre'de bir parça kemik arıyorlar. Bizim üzüldüğümüz şey kaç anne evlatlarını mezarını arayıp yaşayacak... Türkiye mezarsız ölüler, mezarsız anneler ülkesi olmaya devam ediyor."
"Hükümetten yarar görmedik"
Cumartesi Anneleri/İnsanları, kayıplarını bulmak ve faillerinin yargılanması talebiyle sürdürdükleri adalet arayışlarının 21'inci yılında yine İstanbul, Galatasaray Meydanı'nda bir araya geldi.
Oturma eylemine DİSK Genel Sekreteri Arzu Çerkezoğlu ve CHP İstanbul Milletvekili Sezgin Tanrıkulu da katıldı.
Eylemde ilk söz alan Hasan Ocak'ın annesi Emine Ocak bir kez daha adalet talebini dile getirdi.
Murat Yıldız'ın annesi Hanife Yıldız da 21 yıldır hiçbir şeyin değişmediğini, hükümetten bir beklentisi olmadığını ifade etti. Adaletin kendilerinin mücadelesiyle adaletin sağlanacağını vurguladı.
"Burada adalet ve hükümet yoktur. Kayıp sorununu adalet ve hükümet çözer ama biz bunlardan yarar görmedik” dedi.
“Aynı anneler Sur'da ,Cizre'de bir parça kemik arıyorlar. Bizim üzüldüğümüz şey kaç anne evlatlarını mezarını arayıp yaşayacak."
"Vazgeçmeyeceğiz"
Fehmi Tosun'un eşi Hanım Tosun ise adalet aramaktan hiçbir zaman vazgeçemeyeceklerini belirtti.
"Bu devletin yakasını bırakmayacağız. Biz insanca bir yaşam istediğimiz için gözaltında kaybedildik. Biz bu acıyı kimse yaşamasın diye bu meydandayız. Biz meydanı bırakmayacağız. O kirli yakalarında olacak ellerimiz, hesap sormaktan vazgeçmeyeceğiz."
Besna Tosun da Galatasaray’da ilk kez 12 yaşında konuştuğunu hatırlatarak “21 yıl sonra ikinci defa konuşuyorum. Dilerim ki bu ağrıyı kimse bilmez” dedi.
“Yaşamından umduğunu kestikten sonra onu toprağa verememek en korkunç olanıdır. Bunu Sur'da yaşadık çünkü biz başaramadık, bu acılar Kürdistan'da da yaşandı.
“ Kaybettiğiniz insanların, yaktığınız köylerin hesabını vereceksiniz. Suruç'tan Ankara'ya, Sur'dan Cizre'ye bugünden Nusaybin'e hesabını vereceksiniz.
“Ben babamın adını gururla taşıyorum ama sizin çocuklarınız torunlarınız sizin adınızdan utanarak yaşayacak."
TIKLAYIN - CUMARTESİ ANNELERİ: 2016 BARIŞ YILI OLSUN
"Adaleti ancak biz sağlayabiliriz"
Kenan Bilgin'in ağabeyi İrfan Bilgin “Sorunların çözümü kendimizdedir. Bu insanları yargılarız" dedi.
Albukerim Yurtsever'in torunu Berivan Yurtsever ise, torunlar olarak mücadelenin devam ettiricisi olduklarını ifade etti. "Dedemizi evimizi aldınız. Bundan sonra ne alacaksınız; görmüyorsunuz bizim ne çektiğimizi, görün artık bizi. Adalet istiyoruz."
Nimet Tanrıkulu Cumhuriyet tarihinin insanlık suçlarıyla dolu olduğunu ifade etti. Değişen bir durumun olmadığını ekledi. "Adaleti ancak biz sağlayabiliriz.”
"Anneler yıkıntılar altında çocuklarından parça arıyor"
Haftanın açıklamasını Deniz Can Abay okudu.
"Gücünü inkar ve zulüm aracı haline getirmiş iktidara karşı, yaşam hakkını, hakikati ve adaleti savunmak için, 27 Mayıs 1995 tarihinde saat 12.00 de Galatasaray'a çıkarak kamuoyunda Cumartesi Anneleri olarak bilinen sessiz direnişi başlattık..." Seslerinin büyük yankı bulmasına rağmen geçen 21 yılda adaletin sağlanmadığı, faillerinde yargılanmadığını söyleyen Abay şu ifadeleri kullandı.
"Varoluş nedeni yurttaşa yönelmiş her türden şiddeti bertaraf etmek olan devletin yarattığı şiddet ortamında, bugün Sur'da, Cizre'de anneler yıkıntılar altında çocuklarından bir parça arıyor.
"O annelerden biri olan Fahriye Çukur, 8 Ocak 2016 tarihinden beri lise öğrencisi kızı Rozerin'i arıyor. Rozerin, Sur'da üzerinde okul forması, elinde kitaplarıyla vurularak öldürüldü ve bedeni ailesine teslim edilmedi. Türkiye mezarsız ölüler, mezarsız anneler ülkesi olmaya devam etti."
Türkiye "sözleşmeye" taraf olmalı
Bu haftanın açıklamasında Türkiye'nin Birleşmiş Milletler Bütün Kişilerin Zorla Kaybedilmeden Korunmasına dair Uluslararası Sözleşme'nin tarafı olması gerektiği kaydedildi.
"Ceza kanununda zorla kaybetmeyi yasaklayan ve bu suçu bir insanlık suçu olarak niteleyen hükme yer vermeli, zorla kaybetme bakımından zamanaşımının işlemeyeceği garanti altına alınmalıdır.
"Devleti yönetenlerin kayıplarımız nerede? Rozerin nerede? Sorumuzu cevaplamasına ihtiyacımız var. Çatışmaların son bulmasına, silahların susmasına, konuşmaya, müzakereye, barışa ihtiyacımız var.
"Biliyoruz; tüm bunlar gerçekleşmeden yaşam hakkı saldırı altında olmaya, kayıpların akıbeti karanlıkta kalmaya, kaybedenler cezasızlık zırhıyla korunmaya, bu topraklar tüm evlatları için cehennem olmaya devam edecek.
"21 yıllık arayışımız,21 yıllık bekleyişimiz,21 yıllık inadımız,21 yıllık mücadelemiz bu yüzden. Hak ve özgürlüklerimize, insanlık onuruna, barışa sahip çıkmaktaki ısrarımız bu yüzden. Unutmamamız, vazgeçmememiz bu yüzden." (YY)