Pembe Hayat LGBTİ+ Derneği’nin kurucu üyesi ve eski çalışanı Gani Met, hayatını kaybetti. Haberi duyuran Pembe Hayat LGBTİ+ Derneği, Gani Met’in ölüm nedeninin böbrek yetmezliği ve enfeksiyon olduğunu söyledi.
Derneğin, Gani Met’in vefatıyla ilgili açıklaması şöyle:
“Pembe Hayat LGBTİ+ Derneği'nin önde gelen isimlerinden biri olan ve uzun yıllar dernek bünyesinde çalışan Gani Met, yaşamını yitirdi. Met’in kaldırıldığı hastanede böbrek yetmezliği ve enfeksiyon nedeniyle vefat ettiği bilgisine ulaşıldı.
“Gani Met, LGBTİ+ hakları mücadelesinde oynadığı önemli rolle öne çıkan biriydi ve derneğimizin kurucu üyelerindendi. Ayrıca 2006 ile 2017 yılları arasında yönetim kurulu üyeliği yapmış ve 2014 ile 2017 yılları arasında derneğin çalışanı olarak da görev almıştı.
“Pembe Hayat LGBTİ+ Derneği olarak Gani Met'in kaybını derin bir üzüntüyle karşıladık. Onun LGBTİ+ hakları için verdiği mücadeleyi ve katkılarını daima hatırlayacağız ve hatırlatacağız. Gani Met’i sevgiyle ve saygıyla anıyor, tüm sevdiklerine başsağlığı diliyoruz.”
“O kadar çok kaçırıldım ki”
Gani Met, 2016’da yayımlanan bir söyleşide kendisini ve yaşamını şöyle anlatıyordu:
“Tüketiliyoruz. Seks işçiliğinin de bir işçilik olduğu meselesine ilişkin olarak söylüyorum. Ben bir yandan solcuyum, böyle hassasiyetlerim de var. Ama seks işçiliği nasıl bir işçiliktir diye de soruyorum. Bu işin çok zor olduğunu biliyorum. Ben dönmeyim ama nereye döneceğimi bilmiyorum. Belki de sorduğun soru bu olmalıydı: Seks işçiliği işçilik midir, değil midir? Bilmiyorum, gerçekten bilmiyorum. Benim seks hayatım yok. Eğer bu bir işçilikse bu işçilikte feda ettiğim şey, seks hayatım. Bir şeyleri feda ederek çalışıyorsun. Ama evet sendikalaşsın, haklar alınsın, bunun sonuna kadar arkasındayım. Ne dediğimi anlıyorsunuz, değil mi?
“Ben 45 yaşındayım, artık orta yaşların sonuna doğru yaklaşıyorum. O gecelere aktığım, hızlı yaşayıp bir sürü müşteriyi tokatladığım hallerim yok artık. Piyasadan son hakkımı, payıma son düşeni almaya çalışıyorum ve bu beni yerime oturtturdu. Başka çarem yok, artık bacaklarım taşımıyor. Eskisi kadar gözüm kara değil. Polisler çok fazla dövdü. Senle ben polisten korkumuzu yan yana koyarsak, ben polisi Tanrı gibi görüyorum, cellâdım olarak görüyorum. Dışarı çıkamıyorum artık, o kadar çok kaçırıldım ki. Artık kendimi gece âlemlerinde, partilerde göremiyorum. Biraz yazı yazmaya çalışıyorum. Sürekli çalışıyorum, çünkü aslında masraflarım da çoğaldı. Ben bir dükkânım aslında, yürüyen bir sermayeyim, ailemin sermayesiyim, kocamın sermayesiyim. Yine de hiç param olmadı.”
Söyleşinin tamamı için tıklayın. (TY)