Türkiye Kadın Dernekleri Federasyonu Başkanı Canan Güllü, TBMM Kadın Erkek Fırsat Eşitliği Komisyonu (KEFEK) Başkanı ve üyelerine İslam Konferansı Örgütü (İKÖ) Kadının İlerlemesi Teşkilat Tüzüğü’nü reddetme çağrısı yaptı.
KEFEK’e açık mektup yazarak görevlerini yerine getirme hükümlülüklerini hatırlatan Güllü, tüzüğün insanlık onuruna aykırı, kadını aşağılayıcı, ayrımcı ve medeni kanuna aykırı olduğuna dikkat çekti.
Söz konusu tüzükte üye devletlerin “Müslüman aleminde, hızla değişen, gelişen ve modernleşen bir dünyada kadınların, erkeklerin saygı duyulan eşleri olarak yetiştirilmesi, eğitimi, öğretimi ve durumlarının iyileştirilmesinin rolünün önemini teyit ederek benimsemesi” gerektiği yazıyor.
Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tüzüğü onaylanmak üzere 25 Ocak’ 2019 Pazartesi günü Meclis'e göndermişti.
Güllü, İKÖ’nün tüzüğünün laiklik ilkesine, medeni kanuna, Birleşmiş Milletler Kadınlara Karşı Her Türlü Ayrımcılığın Tasfiyesi Sözleşmesi ve İstanbul Sözleşmesi’ne aykırı olduğuna dikkat çekti.
“‘Erkeğe saygılı eş’ olarak tanımlanmayı şiddetle reddediyoruz”
Güllü Kadın Dernekleri Federasyonu’nun kadını aşağılayıcı maddeler içeren tüzüğü reddettiğini ifade etti:
“Biz kadınlar ve LGBTİ bireyler bu ülkede erkekler tarafından öldürülüyoruz, taciz ve tecavüze uğruyoruz, muhalefet ediyoruz, hapsediliyoruz, direniyoruz. Her geçen gün kazanılmış haklarımızın elimizden geri alınmasına yönelik saldırılarla karşılaşıyoruz, hak taleplerimiz ve politik sözümüz yok sayılıyor ve marjinalleştiriliyor.
“Tüm bunlara rağmen İKÖ Kadının İlerlemesi Teşkilatı Tüzüğü ile tanımlandığı şekilde ‘erkeğe saygılı eş’ olarak tanımlanmayı şiddetle reddediyoruz. Bu tüzüğün meclis gündemine taşınması dahi sadece kazanılmış haklarımıza yönelik bir tehdit değil, temelini şeriattan alan hükümlerin gündelik hayata dayatılmasına dair bir ön yoklamadır ve asla kabul edilemez.”
“İKÖ’ye katılım laiklik ilkesine aykırı”
Güllü, Türkiye’nin İKÖ’ye üye olmadığına dikkat çekti ve üye gibi davranmasını eleştirdi:
“Oysa Türkiye İKÖ üyesi gibi hareket etmekle, gerek ulusal gerek uluslararası platformda bu yönde bir inancın yerleşmesine neden olmuştur. Ancak üye olduğunun kabullenilmesi dahi, devletin nasıl oldu-bittilerle yönetildiğine dair bir örnektir.
“Türkiye’nin dış politikası devletin anayasal sistemiyle uyumlu ve hukuka uygun olmak zorundadır. İKÖ, referansını şeriattan alan siyasi bir örgütlenmedir. Oysa T.C. Anayasası’nın değiştirilemez ve değiştirilmesi teklif dahi edilemez ilk 3 maddesine göre Türkiye Cumhuriyeti laik, demokratik, sosyal bir hukuk devletidir. Din birliğine bağlı bir örgüte katılım başlı başına laiklik ilkesine aykırıdır.
“Türkiye ile İKÖ arasındaki ilişki hukuksal bir işlem değildir, temelinde hukuka aykırılık yatmaktadır. Bu aykırılık, usulsüz çekincelerle gizlenemeyecek kadar ciddi ve köklüdür.” (EÖ/EMK)