İHD Genel Başkanı Hüsnü Öndül, insan hakları ihlalleri raporuyla ilgili bir basın açıklaması yaptı. Öndül, raporla ilgili bilgileri özetlediği açıklamada, şu noktalara dikkat çekti:
İşkence yasağı
* Türkiye'de insan haklarını işkence yasağı ve ifade özgürlüğü hakları açısından değerlendirdiğimizde, ihlallerde artış olduğunu görüyoruz.
* İşkence görmeme hakkı yani işkence yasağı, kişinin bedensel ve zihinsel bütünlüğü hakkının temel unsurlarındandır. Bu hakka istisna getirilemez ya da korunması kısıtlanamaz.
* Hukuksal bağlayıcılığı olan ulusal ve ulusal üstü belgeler kesin işkence yasağı getirmesine karşın, Türkiye'de işkence önlenememiştir. Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi, Türkiye ile ilgili olarak en çok işkence ve ifade özgürlüğü alanında ihlal kararları vermiştir.
* İHD verilerine göre, 1999 yılının Ocak-Eylül döneminde 472 kişi, 2000 yılının Ocak-Eylül döneminde 508 kişi, 2001 yılının Ocak-Eylül döneminde 762 kişi işkence ve onur kırıcı muamele ile karşılaşmıştır.
* 9 ayda, en az 762 kişiye işkence yapıldığı anlaşılmaktadır. Tek bir kentte değil, Türkiye'nin çeşitli kentlerinde ve benzer teknikler uygulandığı ortaya çıkmaktadır.
* İşkence, Türkiye'yi karalamak isteyenlerin uydurduğu bir sav değil, Türkiye'de sistematik bir olgudur. Bu nedenle, işkencenin önlenmesinde en yüksek seviyede bir irade gösterilmelidir. Hükümet, Türkiye insanının can güvenliğini teminat altına almalı ve bu konuda samimi irade göstermelidir.
İfade Özgürlüğü
* İfade özgürlüğü konusunda Cumhuriyet Savcılarının özellikle Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi hükümlerini ve Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi içtihadını dikkate almaları beklenir. Oysa, savcıların giderek daha çok sayıda kişi hakkında fikirleri, önerileri ya da verdikleri bilgiler nedeniyle dava açtıkları görülüyor.
* İHD verilerine göre, 1999 yılının Ocak-Eylül döneminde 103 kişi hakkında 428 yıl, 2000 yılının Ocak-Eylül döneminde 254 kişi hakkında 1098 yıl, 2001 yılının Ocak-Eylül döneminde ise 1921 kişi hakkında 3758 yıl ceza istendiği görülüyor.
* Ceza hükmü taşıyan yasalar, kural olarak dar yorumlanmalıdır. Ceza hukukunda, yasanın açıkça suç olarak görmediği bir fiil (eylem) için cezalandırma yoluna gidilemez.
* Ancak, iddianamelerdeki sayısal artış, Cumhuriyet Savcılarının geniş yorum tekniğini uyguladıklarını ortaya koymaktadır. Bu alanda cezai hükümlerin daha geniş yorumlanmasında belirleyici olanın hukuksal ölçütler değil, siyasal-ideolojik ölçütler olduğu açıktır.
Ölüm oruçları
* Dünya tarihinin en uzun ölüm oruçları süreci bu dönemde yaşandı. 9 ayda ölüm oruçlarında 35 kişi yaşamını yitirdi. Diyalog çağrılarımız yanıtsız kaldı. Tutuklu ve hükümlüler F Tipi cezaevlerinde tecrit koşullarında tutuldular. Tecrit uygulamaları, işkence yasağı kapsamındadır. Bu konuda yalnızca İHD değil, Avrupa hükümetler arası kuruluşları da hükümeti defalarca uyardı.
Ekonomik kriz
* Türkiye, tarihinin en ağır ekonomik ve mali krizlerinden birisini yaşadı ve hala sürüyor Bu dönemde, milyonlarca insanı pek çok açıdan olumsuz yönde etkileyecek olan, devletin ekonomik ve mali açıdan yeniden yapılanması sonucunu doğuracak ve özellikle köylü nüfusu derinden etkileyecek düzenlemeler yapıldı. Yoksullaşma süreci arttı ve bu hızlanacaktır. Sosyal devlet kavramı aşındırıldı. Bugün, Türkiye'de beslenme, sağlık, barınma ve eğitim hakları da kitlesel olarak ihlal ediliyor.
Anayasa değişiklikleri
* Anayasa'nın 34 maddesinin değiştirilmesi olumlu bir gelişme. Bu doğrultudaki çalışmaların sürdürülmesini istiyoruz. Ancak, Anayasa'da yapılan değişiklikler arasında bulunan ifade özgürlüğü ile ilişkili 14. maddenin eylem (fiil) sözcüğü yerine faaliyet sözcüğünün eklenmesi, bu alanda iyileşmeye işaret etmiyor. Dolayısıyla Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesinin 10. maddesine uygunluktan söz etmek olanaklı değildir.
Milli Güvenlik Kurulu
* Milli Güvenlik Kurulu'nun Anayasal bir kuruluş olarak varlığını sürdürmesi, sivil üye sayısının arttırılması yolundaki değişikliği önemsiz kılıyor.
Ölüm cezası
* Ölüm cezası konusunda, adli suçlar için ölüm cezasının kaldırılmış olması olumludur. Ancak, yasaya "terör amacıyla işlenen suçlar"a da ölüm cezası verilebileceği eklendi. Bu, Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi'ne ek 6 numaralı protokolündeki istisnalara yeni istisna eklemek anlamına gelir. Bu nedenle 6 numaralı protokole uygunluktan söz etmek mümkün değildir.
11 Eylül saldırısı ve insan hakları ihlalleri
* 11 Eylül saldırısını tereddütsüz kınadık. Ancak, 11 Eylül saldırısının ardından, ABD başta olmak üzere dünyadaki bazı hükümetlerin güvenlik gerekçesi ile insan hakları ve özgürlüklerini kısıtlamasını kabul etmiyoruz. Bireylerin hakları ve özgürlükleri, hem de "özgürlüklerin korunması" adına kısıtlanamaz.
* Siyasi suikast yapma yetkisi tanınması, telefon ve diğer iletişim araçlarının dinlenebilmesi, gözaltı sürelerinin uzatılması ve savunma haklarının kısıtlanması, yeni "terör yasaları"nın kabul edilmesi kabul edilemez uygulamalardır.
* Dünyamız 11 Eylül'den sonra daha az özgürdür. 11 Eylül sonrası politikalar, uluslar arası hukukun, insan hakları yükümlülüklerinin ve BM mekanizmalarının da büyük ölçüde aşınmasına yol açmıştır.
Afganistan'a savaş
* İHD, savaş karşıtı tutumunu sürdürüyor. Ayrıca, ülkemizin savaşın bir parçası olmasına karşı çıkıyoruz. Afganistan'a silahlı çatışmanın tarafı olmak üzere asker gönderilmesine karşı çıkıyoruz. Hükümet bu konuda yanlış bir politika izlemektedir. Birleşmiş Milletleri, barışın sağlanması doğrultusunda, adil,eşit,özgür bir dünyanın gerçekleştirilmesi için inisiyatif almaya davet ediyoruz.
Avrupa Birliği İlerleme Raporu
* Avrupa Birliğine aday ülke statüsündeki 12 ülke, Kopenhag politik kriterlerinin tamamını bir buçuk ile iki yıl arasında yerine getirdiler. Türkiye'yi yönetenler, bırakın uygunluk çabasını, demokratikleşme konusunda karar verebilmiş değiller.
* Türkiye'nin hazırladığı Ulusal Programda kültürel haklar yer almıyordu. Ölüm cezası konusunda bir açıklık taşımıyordu. İşkence ve ifade özgürlüğü alanında yeterli güvenceler taşımıyordu. Sivillerin askeri mahkemelerde yargılanması konusunda hükümler yer almıyordu. Yapılacak işler konusunda kesin bir takvim ve taahhütler içermiyordu. Bu niteliği ile revizyona tabi tutulması şarttı. (BB)