Ergün Atalay, Genel Başkanı olduğu TÜRK-İŞ’in 24. Olağan Genel Kurulu’nda konuştu.
Atalay konuşmasının büyük bölümünü asgari ücrete ve vergi yüküne ayırdı. Ayrıca kamudaki taşeron işçilik sorunu ve iş cinayetlerine dikkat çekti.
Kamudaki yaklaşık 750 bin taşeron işçinin kadroya alındığını anımsatan Atalay taşeron işçilik sorunuyla ilgili şunları söyledi:
"Elektrik direğinin tepesinde işçi asıl işi yapıyor ama kadroya alınmıyor. Karayollarında aynı araçtaki iki işçi, yoldaki karı birlikte temizliyor, asfaltı birlikte döküyor ama biri alıyor 12 bin lira, diğeri alıyor 22 bin lira. Biri yemek yiyor, diğeri yemiyor. Birinde ikramiye var, diğerinde yok. Bu adil bir sistem mi? Burada iş barışını sağlayabilir misiniz? Siyasetçilerin ve bürokratların sesi çıkmıyor. 100 kilometre yol yaparsanız ama 100 metresini bırakırsanız, o biten 100 kilometre hiç konuşulmaz, 100 metre konuşulur. Yetkililere sesleniyorum; bu ülkenin gündeminden taşeron meselesini çıkartın.”
"Parayı ver, zam yap, neye yarıyor”
Konuşmasına deva eden Atalay, asgari ücret görüşmelerinin Aralık başında başlayacağını hatırlattı.
Asgari ücrete yapılan artışların yapılan zamlarla ve enflasyonla erdiğini ifade eden Atalay şunları kaydetti:
"Bu ücret başlangıç ücreti ama ülkemizde öyle bir noktaya geldi ki geçim ücreti oldu. Şimdi 11 bin 402 lira. Bakan Bey 'Bu sene bir kere artış olacak.' dedi. Hiç olmasın. Enflasyon da olmasın zam da yapmayın. Parayı ver, zam yap, neye yarıyor?
“Bu yıl Asgari Ücret Tespit Komisyonunun işçi heyetinde bir sağlık işçisi, bir kasiyer, bir enerji işçisi, bir de karayollarında kar temizleyen taşeron işçi yer alacak. Bu paraya nasıl geçinemediklerini anlatacaklar. Cambaz olsanız 11 bin 402 lirayla bir hafta geçinemezsiniz."
"20 bin lira maaş yıl sonunda 16 bin liraya düşüyor"
Ücretler üzerindeki gelir vergi kesintilerinin yüksek olduğunu söyleyen Atalay, "20 bin lira ücret alan bir işçi sene sonunda vergi kesintisi nedeniyle 16 bin lira ücret alıyor. Ülkeyi yönetenlere sabah akşam bunu anlatıyoruz. Benim 20 bin liramdan 4 bin lirayı niye alıyorsunuz arkadaş? Çok alandan çok alın, az alandan az alın." diye konuştu.
Atalay, çıraklık ve staj sürelerinin sigorta prim gününden sayılması gerektiğini bildirerek "40 sene evvel benim çıraklık hizmetim sigortama sayıldı. Şimdi niye sayılmıyor? O zaman devlet daha mı güçlüydü? Şimdi staj niye sigortaya sayılmıyor?" ifadelerini kullandı.
Türkiye'de sermayenin her zaman güçlü olduğunu ve siyasetle birlikte yol yürüdüğünü dile getiren Atalay, TBMM'de işçi ve sendikacı kökenli milletvekili bulunmadığını söyledi.
Atalay şöyle devam etti:
"Kaptıkaçtı işverenler var, sonradan zengin olanlar var. Alıyor devletten ihaleyi, ne sendika ne sözleşme var. Polatlı'da bir işletme var, beş yıldır metal iş kolunda. Adam cuma akşamı bakanlıkta, sistem kilitleniyor, pazartesi bir açılıyor iş kolu enerjide çıkıyor. Bunlarla kol kola yürüyen sendikalar var. Bu işverenler parayı buluyorlar, sonra okul, cami, kütüphane yapıyorlar, sonra basına 'Biz iyilikseveriz, mübarek adamlarız. Sırat Köprüsü'nden uçarak geçeriz.' diyorlar. Sen Galata Köprüsü'nü geçemezsin, ne Sırat Köprüsü?"
"Yargı sorun çözmeyi bırakıp sorun üretiyor”
Atalay, yargının sorun üreten değil, sorun çözen bir mekanizma olduğunu belirterek "Bizim yargımız son zamanlarda sorun çözmeyi bırakıp sorun üretiyor. Bu ülkede hakemler ve hakimler kendisine çok dikkat edecek. Biz her gün hakem konuşuyoruz, her gün hakim konuşuyoruz. Kimsenin emeğini çalmayacaklar." diye konuştu.
İş sağlığı ve güvenliği kurallarının önemine dikkati çeken Atalay, her gün ortama üç işçinin iş kazaları nedeniyle yaşamını yitirdiğini dile getirdi.
(HA)