Fotoğraf: Tunus adliye binası önünde grevdeki yargıçlar/Africa News
Tunus'ta yargıçlar, Cumhurbaşkanı Kays Sayed'in meslektaşlarını görevden almasını protesto amacıyla üç haftadır sürdürdükleri genel grevi önümüzdeki hafta boyunca da sürdürme kararı aldılar.
Yargıçlar: Grev devam edecek
Tunus Adalet Bakanlığı ise greve katılan yargıçların, grev boyunca maaşlarından kesinti yapılması uygulamasının sürdürüleceğini duyurdu. Adalet Bakanlığı yargıçları grevi bırakarak işlerinini başına dönmeye çağırırken Tunus Yargıçlar Birliği 4 Haziran'da yaptığı Said'in yargı kararnamesine karşı genel greve çıkmanın yanı sıra tüm yargı binalarında oturma eylemleri düzenlenmesi ve görevden alınan yargıçların yerine aday olunmaması yönünde karar aldıklarını duyurmuştu.
Yargıçlar Birliği 6 Haziran'da başlayan genel grevin bu hafta da süreceğini açıkladı.
Yargıçların yüzde 99'unun tüm Tunus'ta grevde olduğu bildiriliyor.
İşçi sendikaları: Müzakere yok, Anayasa taslağını değerlendireceğiz
Tunus'ta kriz ve |
Tunus Genel İşçi Sendikası (TGS), 16 Haziran'da uyguladıkları bir günlük grevin ardından Pazar günü gerçekleştirdiği ilk toplantısında Kays Sayed'in 25 Temmuz'da düzenleneceğini duyurduğu yeni anayasa referandumuna katılıp katılmama konusunu değerlendirdiklerini bildirdi.
TGS Sözcüsü Sami et-Tahiri basına yaptığı açıklamada "Önce 30 Haziran'da duyurulacak olan yeni anayasa taslağını inceleyeceğiz." dedi. "Tunus halkının, özellikle ekonomik sosyal haklarının güvence altına alınması ve özgürlük isteklerini karşılayıp karşılamadığını değerlendireceğiz." Referanduma katılıp katılmamaya ancak bundan sonra karar vereceklerini açıklayan Tahiri, hükümetle ilişkileri konusunda da "henüz diyalog işaretleri olmadığını" söyledi.
"Hükümetle müzakerelerin sürdürülebilmesi ya da sağlıklı bir toplumsal diyalog geliştirilmesi için imkan olduğuna dair işaretler yok. Hükümetin müzakerelerin sürdürülmesi gerektiği yönünde bir yaklaşımı da söz konusu değil. Bu bile tek başına olumsuz bir işarettir."
İşkenceler sürüyor
26 Haziran İşkence Mağdurlarıyla Uluslararası Dayanışma Günü çerçevesinde başkent Tunus'ta, 9 Nisan Cezaevi'nde son bulan bir 'işkence karşıtı yürüyüşe katılan Tunus İşkenceyi Önleme Ulusal Kurumu Başkanı Fethi el-Ceraye, Yargıya sevkedilen 100'ü aşkın işkence soruşturmasında "henüz bir davanın dahi görülmemiş olması[nın], 10 yılı aşkın süredir devam eden işkencecilerin cezadan sıyrılması olgusuna güçlü bir işaret" olduğunu söyledi.
Yürüyüşe katılan sivil toplum temsilcileri ve aktivistler, 'özgürlük, özgürlük, işkence suçtur', 'işkence ne zamana kadar?', 'işkencenin mazereti olmaz' sloganları attılar.
Ceraye "Tunus işkenceyle mücadele edilmesini öngören uluslararası anlaşmaları imzaladı, son yıllarda işkence oranlarında nispeten bir düşüş var. Ancak bununla birlikte kimse işkencenin sona erdiğini iddia edemez. Tunus devlet olarak işkenceye karşı olduğunu deklare etti. Bu durumda işkencecilerin soruşturması ve cezalandırılması gerekir. İşkencecilerin cezadan kaçmalarına olanak tanınmamalıdır. Mücadelemiz bu yöndedir."
Kays Sayed'in yönetime el koyduğu 25 Temmuz 2021'den sonra da 'işkence olgusunun' hiç bir azalma olmaksızın sürdüğüne değinen Ceraye "Tunus güvenlik güçlerinin yeni bir anlayış kazanması gerekiyor." dedi. "Yasalar işkence ve kötü muamele eden görevlilere karşı kararlı bir şekilde uygulanmalıdır.
Ceraye "İşkence ve kötü muamelenin uzun gözaltı süreleriyle başladığını" söyledi. "Bir kişi herhangi bir suç şüphesiyle gözaltına alındığında kötü muamele ve işkence başlıyor. Bunun amacının kerhen itiraf ya da faili olmadığı bir suçu üstlenmesini sağlamak olduğu açıktır. Güvenlik güçleri güvenilir olmak zorundadır. İşkencenin haklı bir gerekçesi olamaz." dedi.
İşkence Karşıtı Dünya Koalisyonu (OMCT) temsilcisi Üsame Buacile de 'işkence karşıtı yürüyüşe' katılanlar arasındaydı. Tunus haber ajansına açıklamada bulunan Buacile işkencecilerin yargılanmasının önemine dikkat çekti:
"Bu yürüyüşe aktif sivil toplum temsilcileri iştirak etti. Amacımız işkenceye karşı farkındalık oluşturmak ve işkencecilerin yargılanmasını sağlamaktır. Bu yıl ülkede gergin bir siyasi ortam var. Dolayısıyla işkence kurbanları yeterli ilgiyi görmüyor. İşkencenin sürdüğünü biliyoruz. Özellikle insan hakları aktivistlerini ve savunmasız grupları hedef alıyorlar. İşkencenin tamamen son bulması için mücadele ediyoruz." (AEK)