Cıvıl cıvıl, hayat dolu bir dünyada yaşıyoruz. Gezegenimizde insanlara yönelik, insanlar için ve insanlar tarafından yürütülen faaliyetlerin hacminde muazzam bir artış göze çarpıyor. Dünya Gözlem Enstitüsü'nün (Worldwatch Institute) 1992'den beri her yıl düzenli olarak yayımladığı Yaşamsal İşaretler raporlarının sonuncusu, çarpıcı rekorlarla dolu:
İnsanlık camiası olarak, yeryüzündeki her şeyin üretiminde de tüketiminde de -özellikle akıl almaz büyüme gerçekleştiren Çin başta olmak üzere Asya'nın yükselişi sayesinde- tavanı patlatmış durumdayız.
Rakamlara biraz daha yakından bakalım: Dünya ekonomisi geçen yıl ortalama yüzde 5 oranında büyümüş. Tahıl, et, çelik ve petrol gibi temel maddelerin üretimi de tüketimi de göklere doğru tırmanışını sürdürmüş. Dünya çelik üretimi ilk kez geçen yıl bir milyar tonu aşmış.
Sürekli hareket halindeyiz: Dünyadaki binek arabalarının üretimi geçen yıl yüzde 4.5 artarak, 44 milyon otomobile ulaşmış. Buna, sportif kullanım aracı (SUV) diye adlandırılan -bizim cip dediğimiz ve sporla pek ilgisi olmayan - devasa araçlar ve bir de hafif kamyonlar denen - ama kamyonla ve hafiflik kavramıyla pek ilgisi olmayan - araçlardan oluşan 18 milyonluk filoyu da katmalıyız. Şu sırada dünya yolları üzerinde 551 milyon binek otomobili seyir halinde.
Sürekli savunma halindeyiz: Askeri bütçelere son 17 yıl içinde 200 milyar doları aşkın para akmış. Güvenliğimizi artırmak, kendimizi düşmandan korumak için yılda 900 milyar dolara yakın para harcıyoruz: Yani, ordulara, silahlara ve cephaneye her günün her saati 100 milyon dolardan daha fazla para akıtılıyor demek bu.
Sürekli seyahat halindeyiz: Dünya toplam nüfusunun neredeyse sekizde birini oluşturan 760 milyon insan, yani her sekiz insandan biri sadece geçen yıl içinde başka ülkelere gitmiş. Dünya (ve bu yıl 20 milyon turisti ağırlayarak "altın yılını" yaşamayı hedefleyen Türkiye) bir turizm "patlaması" içinde. Pek çok ülke, sivil uçak filolarını kısa sürede kat be kat artırarak, bu "infilak"ı artık bir "indifa"ya dönüştürmeyi hedefliyor.
Başka rekorlar da kırıyoruz: Ekonomiler hızla büyüyor, ama istihdam sorunu da hızla büyüyor. Göz kamaştırıcı büyüme hızları arasında, 186 milyon insanın işsizler (ya da iş arayanlar) ordusu saflarında yerlerini alarak bir rekora "imza atmış" oldukları da bir vakıa.
Dünya hububat üretimi büyüyor, et üretimi ve tüketimi artıyor, ama nedense açlık da aynı anda artıyor. Dünyada açların sayısı 35 yıldan beri ilk kez artmış ve 852 milyona ulaşmış. Yani, dünyada her sekiz kişiden biri her Allahın günü aç biilaç ortalıkta dolanıyor. Varlık içinde yokluk. HIV/AIDS virüsü kapmış insan sayısının, sadece yedi yıl öncesine kıyasla neredeyse iki katına çıkarak 78 milyona ulaştığı biliniyor. Dünyanın neredeyse yarısını oluşturan Çin ve Hindistan'da bu korkunç hastalık konusunda sağlıklı tarama ve bilgi sahibi olmadığımız da düşünülecek olursa, sağlık karnemizin bir hayli kırık notla dolu olduğu da kolayca düşünülebilir elbette. Sağlık içinde hastalık.
Atmosfere karbondioksit gazı salımları ve atmosferdeki karbondioksit yoğunluğu artışlarının her ikisinde de 2004'te rekor kırıldı.
Küresel ısınma yüzünden her yıl ölen insanların sayısı en az 160 bin kişi olarak hesaplanıyor ve dünyada yepyeni bir kategori olarak ortaya çıkmakta olan "iklim mültecileri"nin sayısı da, 30 milyon olarak hesaplanıyor. Dünya suni gübre (nitrojen) kullanımında büyük artışlar görülürken, kirlenmenin yarattığı oksijen tükenmesi yüzünden dünyanın yedi denizinde (ABD, Avrupa, Japonya, Çin, Brezilya, Avustralya, Yeni Zelanda kıyıları) 146 "ölü bölge" ile rekor artışlar at başı gidiyor. İyi ortamda kötü atmosfer.
İnsan yaşamı çok çelişkili bir olgu. Hepimiz bunun bir ölçüde farkındayız herhalde. Yaşamsal İşaretler projesinin direktörü Lisa Mastny, raporun kamuoyuna duyurulması sırasında bu paradoksal durumu, "tersine abartma" sanatının küçük birer başyapıtı sayılabilecek iki cümleyle özetlemiş:
"Raporda belirtilen eğilimler, şu gerçekliğin altını çiziyorlar: Günümüzde küresel fonların tahsisi konusunda, önceliklerde bir yanlışlık yapılıyor olabilir. Dünyada savunmaya harcanan paranın âdil bir kısmı kalkınmaya yönlendirilse, hayli farklı bir tabloyla karşılaşabilirdik."
Ne dersin, ey okur, bir yerlerde hata yapıyor olabilir miyiz gerçekten? (ÖM/TK)
Yazıyla ilgili link'ler:
* Worldwatch Institute, Vital Signs raporu sayfaları
* Worldwatch Institute, " The China Factor - Booming Economy Tests World's Vital Signs ", Worldwatch.org, 11 Mayıs 2005
* Andrew Buncombe & Geoffrey Lean, " Increase in 'Dead Zones' Starving the World Seas ", The Independent, 15 Mayıs 2005