Okuldan Haber Odası'na (OHO) 2015'in katılımcılarından Ahmet Tirej Kaya, Musa Aytunç, Mejdel Aslan, Oğuzhan Taş, Gizem Özdemir ve Eylem Sonbahar'ın haber atölyesi kapsamında hazırladıkları haberi yayımlıyoruz.
İstanbul Zeytinburnu’nda yoğunlukla bulunan tekstil atölyeleri sektör olarak son birkaç yıldır zorluklar yaşıyor. Ortadoğu’daki iç savaş ve Asya Ülkelerindeki ucuz iş gücünden kaynaklanan sorunlar bunun başlıca sebebi olarak karşımıza çıkıyor. Sektördeki kan kaybının nedenini ve işçilerin çektiği sıkıntıları açığa çıkarmak için bölgedeki atölyeleri ziyaret ettik.
Zeytinburnu’nun ara sokaklarında neredeyse her iki binadan birinin bodrum katında tekstil, ütü paket ve nakış atölyeleri, ayrıca çok sayıda kumaş kesimhaneleri bulunuyor. Tekstil sektöründe çıkan herhangi bir olumsuzluk zincirleme olarak Zeytinburnu’ndaki tüm atölyeleri etkiliyor.
Bölgede “devren satılık atölye” ilanlarına bolca rastlamak mümkün. Ayrıca belli ilanların Arapça ile yazıldığı, bölgeye olan göçün sektöre olan etkisini gösteriyor.
Zeytinburnu’nda merdiven altı atölyelerden birine giderek tekstil ustası Özcan Kural’la görüştük. 38 yaşında olan Özcan Kural, 1991 yılından beri tekstil sektöründe çalışıyor. Yanında Suriyeli bir genç işçiyle fason kesimi yapan Kural; “İki yıl öncesine kadar on beş firmayla çalışıyorduk. Şu an bu sayı üçe düştü. Onlar da çok verimsizleşti. Tekstil ayakaltında diyebiliriz. Çoğu atölye şu an kapalı veya tamamen kapandı. Akşam geç saatlere kadar mesai yapılması gereken zamanlarken insanlar akşam erken saatlerde dükkânları kapatıyor, çoğu da açmıyor” diyerek tekstil sektöründeki sorunları özetliyor.
Tekstil sektöründeki kötü gidişatın sebebini sorduğumuzda Kural, beş yıl öncesine kadar Arap ülkelerine ihraç ettikleri ürünlere artık talebin gelmediğini söyledi. Bunun yanı sıra ucuz iş gücünden kaynaklı sektördeki üretimin Orta Asya ülkelerine kaydığını ifade ediyor. Ülkedeki seçim sonrası hükümetin kurulamamasının etkisini sorduğumuzda Kural; “Bu işin başka bir çözümü olması lazım. Koalisyon bahane. Bundan on sene önce Bangladeş, Hindistan veya Çin’in tekstille bir alakası yoktu. Sektör Uzak Doğu’ya kayıyor ve bu da bizi etkiledi. Buradaki karışıklığı görüyorlar. Bizim buralar saman alevine döndü” diyor.
“Altı aydır kiramızı ödeyemedik”
Beş yıl öncesine kadar “işler durdu” denildiğini ama artık durumun daha kötü olduğunu belirten Kural “Ekmek aslanın midesine inmiş” diyerek durumu özetliyor. Kural, iki yıl önce bir dükkân satışı için 200 bin lira hava parası verildiğini ifade ederek, “Şimdi bırak hava parasını, siz de fark etmişsinizdir artık devren satılık veya kiralık atölyelerde ciddi bir artış var. Bu da tekstilin bunaldığını gösteriyor” diyor.
Günde kaç saat çalıştıklarını sorduğumuz Kural; “Şu an hiç çalışmıyoruz. Saat 11.30’da geliyor, akşam 17.00’de eve gidiyoruz. Altı aydır kiramızı ödemedik, şu an mahkemelik olduk.” diyerek durumun vahametini gösteriyor.
Tekstil sektöründe, sadece Zeytinburnu’nda binlerce işçinin çalıştığını ve bunların çoğunun işten çıkarıldığını ifade eden Kural, işten çıkarılan işçilerin çoğunun memleketlerine geri dönerek daha düşük maaşlara çalışmak zorunda kaldığını belirtiyor.
İki çocuk sahibi olan Özcan Kural on üç yaşından beri bu işin içinde olduğunu ve buna rağmen çocuklarına gelecek hazırlayamadığına dikkat çekerek; “İki çocuğum var. Onlara bir gelecek hazırlamayı boş ver, yarının ne olacağını bilmiyorum.” diyor.
Bu duruma herhangi bir çözümü aranıyor mu? şeklindeki sorumuza ise Kural, CHP’li bir vekil adayının seçimler öncesi atölyelerini ziyaret ettiğini, vekil adayının “ne olacak?” diye sorduğunda “düzeltebilen buyursun düzeltsin” dediğini büyük bir üzüntüyle ifade ediyor.
Tekstil sektöründe işçilerin çoğunun herhangi bir sendikaya üye olmadığını ve sigortasız çalıştırıldıklarını belirtebiliriz. Ayrıca sigortalı olmak isteyen işçilerin, sigortası yatırılarak aldığı maaştan düşürülüyor.
Suriyeli Kubari anlatıyor
Suriye’nin Halep şehrinden gelen Ahmet Kubari Zeytinburnu’unda bulunan bir tekstil atölyesinde çalışıyor. Kubari, 3 yıldır Türkiye’de yaşadığını ve artık Suriye’ye geri dönmeyeceğini ifade ediyor.
Savaştan dolayı ülkesini terk etmek zorunda kalan birçok insandan biri olan Ahmet Kubari, “ Suriye’den Türkiye’ye geldiğim ilk zamanlar çok sıkıntı yaşadım. Babam Suriye’de savaşta öldürüldü. Ailenin tek çocuğuyum. Şu an annem ile yaşıyorum. Suriye’de 6. sınıfa kadar okuyabildim. Buraya geldiğim zaman geçimimizi sağlamak için çalışmak zorundaydım. Bu atölyede işe başladım. 6 kişiydik ama 5 işçi işten çıkarıldı. Yalnızca ustam ve ben çalışıyoruz. İş yerinde sıkıntı yaşamadım ama Suriye’den gelenlere karşı önyargı ve baskı var. Mesela ev bulma konusunda zorlandık. Evler bize daha yüksek fiyattan kiraya veriliyor. Böyle olması kötü bir durum. Sonuçta biz savaştan kaçtık başka bir savaş istemiyoruz” diyor.
Ailesine ait tekstil atölyesinde çalışan kardeşlerden Emine ve Sinan Akpınar yaz tatillerini çalışarak geçirdiklerini söyledi.
Çocuk işçiler anlatıyor
Çocuk işçiliğinin çok fazla olduğu Türkiye’de çocuk yaşta çalışmaya başlayanlardan Sinan Akpınar; “18 yaşındayım. Lise son sınıfa geçtim. Yaz tatillerinde çalışıyorum. Geçen yaz başka bir atölyede çalıştım. Ailem bu atölyeyi açınca burada çalışmaya başladım. Okul bitince belki burada çalışmaya devam ederim ama üniversite sınavını kazanmayı istiyorum. Kazanırsam kamu yönetimi bölümünü tercih edeceğim. Atölyede ben ve kardeşlerim dışında10 işçi daha var. Şu ana kadar bir sıkıntı yaşamadım” diye anlatıyor atölyede çalışma koşullarını.
Emine Akpınar ise 16 yaşında olduğunu, 7. sınıfa kadar okuduğunu ve 1 yıldır burada çalışmak zorunda kaldığını ifade ediyor. Akpınar; “7. sınıfta okulu bırakıp çalışmak zorunda kaldım. Sabah 8 akşam 7 arası çalışıyorum. İş acil olunca akşam saat 9’a kadar mesaiye kalıyoruz. Cumartesi ve pazar günleri tatil. Burada çalışmak benim için rahat çünkü ailemizin yeri. Ama okulu bırakmak zorunda kalmasaydım avukat olmayı isterdim. Eğer tamamlayabilirsem açıktan bitirmeyi düşünüyorum” diyor. (NV)