Türk Tabipleri Birliği (TTB) Aile Hekimliği Kolu (AHEK), solunum yolu hastalıklarına bağlı yaşanan salgın ile ilgili açıklama yaptı.
Online basın toplantısının açılış konuşmasını TTB Merkez Konseyi Başkanı Şebnem Korur Fincancı, yaptı. Korur- Fincancı, TTB Pandemi Çalışma Grubu üyesi Güçlü Yaman’ın yayımladığı verilere değindi ve fazladan ölüm sayısının yine ortalamanın üzerine çıktığını söyledi.
TTB Merkez Konseyi 2. Başkanı Ali İhsan Ökten ise Aile Sağlığı Merkezlerinin yanı sıra ikinci ve üçüncü basamak sağlık hizmetlerinde de salgınının yaygın olduğunu belirtti.
Acil servislerin ve yoğun bakımların dolduğunu, randevuların aksadığını, başka hastalıklar nedeniyle tedavi gören insanların da etkilediğini ifade eden Ökten, topluma maske-mesafe-hijyen-havalandırma önlemlerini uygulama çağrısı yaptı.
TTB Merkez Konseyi üyesi Aydın Şirin de Adıyaman’da hasta sayısının arttığını, polikliniklerin dolduğunu, özellikle işyerlerinin ve okulların ciddi bulaş ortamlarına dönüştüğünü ifade etti.
TTB Aile Hekimliği Kol Başkanı Emrah Kırımlı, pandemi döneminde de bugünküne benzer dalgalar yaşandığını fakat alınan önlemlerle bu dalgaların geri çekilebildiğini söyledi. Kırımlı, "bugün önlem alınmadığı için çok daha ciddi bir durum ile karşı karşıya kalındığını" belirtti.
"Polikliniklerde yığılma var"
Konuşmaların ardından açıklamayı yapan Sibel Uyan özetle şunları söyledi:
Ülkemizde bir aya yakın süredir hız kesmeden süren İnfluenza, COVID-19, RSV başta olmak üzere Adenovirüs, Rotavirüs gibi mevsimsel virüslerin kaynaklık ettiği salgın, toplumu ve sağlık emekçilerini adeta esir almış, oldukça önemli bir toplumsal sağlık sorunu haline gelmiştir.
Salgını önleyici yöntemler tercih edilmeyince; hastane polikliniklerinde hastalar yığılmaya, yoğun bakımlarda hasta yatağı bulmada zorluklar yaşanmaya başlandı.
Hastaneler dolmuş durumda, servislerde yer bulunamıyor. Randevu almak imkansız. Hastane poliklinikleri için randevu bulamayan yurttaşlarımız acillere ve aile sağlığı merkezlerine akın ediyorlar.
“Tüm okullar hastalıktan kırılıyor”
Son bir aydır gördüğümüz tabloda tüm okullar hastalıktan kırılıyor, işyerlerinde çalışanlar hastalıktan kırılıyor. Okullarda sınav dönemi olması, işyerlerinde ise çalışma şartları ve patron baskısı nedeniyle yurttaşlarımız istirahat edemiyor, çalışmaya, hasta hasta çalışmaya, işe ve okula bu şartlarda gitmeye ve kendileri ile birlikte okul ve işyerlerinde ya da toplu taşıma araçlarında çevrelerinde olan kişilere de salgını yaymaya devam ediyor.
Yaşadığımız bahar nezlesi değil, ölümcül İnfluenza ve COVID salgınıdır. Yaşadığımız salgın basit bir nezle değildir. Toplum ve sağlık çalışanları salgınla ilgili sürekli bilgilendirilmeli, koruyucu önlemler hatırlatılmalı, eğitimler yapılmalıdır. Sağlık kurumlarında maske takılması zorunludur.
“Maske- mesafe kuralı uygulanmalı”
Genelgeler halen geçerlidir ve maske şu an en çok ihtiyacımız olan koruyucu tedbirlerden biridir.Toplu taşıma, kapalı kalabalık ortamlarda maske-mesafe-hijyen kuralının uygulanması, bunun için yönetenlerin kararlı tutum içinde olmaları önemli ve gereklidir.
Sağlık kurumlarında sağlık emekçilerinin hastalığı bir iş güvenliği sorunudur. Hastalanan her sağlık emekçisinin sorumluluğu Sağlık Bakanlığı’na aittir. Tereddüdü giderilmediği için aşı olmayan her yurttaşımızın sorumluluğu da Sağlık Bakanlığı’ndadır.
Riskli grupları korumak için grip aşısı halen mevcuttur ama aşı karşıtları söylemleriyle kafası karıştırılan yurttaşlar doğru bilgilendirilmelidir. COVID-19 güncel varyantı için aşı temin edilmeli risk gruplarına uygulanmalıdır. Sağlık Bakanlığı acilen harekete geçmeli, görev ve sorumluluğunu yerine getirmelidir.”
(RT)