Türk Tabipleri Birliği (TTB) Merkez Konseyi üyelerinin gözaltına alınma süreciyle ilgili bir bilgi notu yayınladı.
Açıklamada saat 06.30'dan 14.00'a kadar süren gözaltı ve operasyon süreci detaylarıyla anlatıldı. Polisin, hastaların bilgileri olan bilgisayarlara el koyduğu, dayanışmaya gelenlere müdahale ettiği söylenirken, "Suçlama konusu açıklamanın halen TTB web sayfasında yer aldığı düşünüldüğünde, bunun dışında herhangi bir kanıtın toplanmasına gerek olmadığı tartışmasızdır" denildi.
TTB'nin bilgilendirme notu şöyle:
* 29 Ocak 2018 tarihinde TTB avukatları tarafından Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı ile görüşme yapılmış, basından soruşturma başlatıldığının öğrenildiği söylenerek, Savcılığın talebi halinde Merkez Konseyi üyelerinin istendiği zaman ifade için gelebilecekleri, talep edilen belge ve bilgileri savcılığa verebilecekleri bildirilmiştir.
* Ne yazık ki, yukarıdaki bilgiye rağmen, savcılık 6 ayrı ilde ikamet eden Konsey üyelerinin gözaltına alınmasını “uygun” bulmuştur.
* Polisler saat 06.30 civarında bina görevlisi ile birlikte çilingir ile içeri girmiş, henüz avukatlar gelmeden aramaya başlamıştır. TTB avukatları daha sonra Merkez Konseye ulaşmış ve bu aşamadan sonra aramaya nezaret edebilmişlerdir.
* Saat 08.00’den itibaren TTB binasına gelen çok sayıda TTB/oda yöneticisi ve milletvekili ısrarla talep etmelerine rağmen içeri alınmamışlardır.
* Arama sırasında suçlama konusu açıklama ile ilgisi olmayan kanıtların toplanmasının, bütün bilgisayarların hard-disklerinin sökülmesinin hukuka aykırı olduğu TTB avukatlarınca belirtilerek itiraz edilmiştir. Buna rağmen TTB’de bulunan bütün bilgisayarların hard-disklerinin kopyası alınmak üzere hepsine polis tarafından hukuka aykırı olarak el konulmuştur. Bu işlemle birlikte TTB tarafından hekimlere ve kurumlara yönelik dijital ortamda yapılabilen hizmetler yapılamaz hale gelmiş, kanunla kurulmuş bir meslek birliğinin görevlerini yapabilmesi fiili olarak engellenmiştir.
* Saat 14.00 civarında arama işleminin sona ermesi üzerine, TTB avukatları tarafından arama ve el koymayla ilgili hukuka aykırılıklar tutanakta belirtilmiştir.
* Sabah 06.30’da başlayan gözaltı işlemi saat 14.00 civarında 11 Merkez Konseyi üyesi için tamamlanmış, Ankara dışında ikamet eden 7 üyenin Ankara’ya getirilecekleri öğrenilmiştir.
* Bu açıklamanın yapıldığı saat itibarıyla Ankara dışından 4 Konsey üyesi daha Ankara’ya ulaşmış olup, toplam 8 Konsey üyesi Ankara’da gözaltında bulunmaktadır.
* 07.30 civarında başlayan hekim ve destek amaçlı kurumsal ziyaretler sürekli artmış ve saat 09.30, 11.00 ve aramanın bitmesiyle saat 14.00’de bina önünde 3 ayrı basına ve kamuoyuna açıklama yapılmıştır.
* Gözaltı işlemlerine itiraz yapılmış, mevcut sağlık durumları ve yakın zamanlı geçirmiş oldukları tıbbi operasyonlar nedeniyle risk taşıyan durumlar bildirilmiş, özellikle erkek konsey üyelerinin koşullarının bütünüyle olumsuz olduğu belirtilerek bilgilendirme yapılmıştır. Kuşkusuz gözaltı işleminin derhal sonlandırılması talebi öncelikli olmak üzere girişimler yürütülmektedir.
* Konsey üyelerinin mevcut sağlık durumları yerinde olup, gerek TTB avukatları gerekse de dayanışma amaçlı gelen avukatlarca yapılan bir organizasyonla hukuki süreç ve yapılabilecek girişimler yakından takip edilmekte ve kendileri ziyaret edilmektedir.
Hastaların bilgilerinin olduğu bilgisayarlara el konuldu
* Aile hekimi olan iki üyemizin Aile Sağlık Merkezin’deki hizmetleri yürüttükleri bilgisayarlara da el konulmuştur. Bu uygulama takipli hastaların bilgilerine, aşılama, gebe izlemi gibi bilgilere ulaşılamamasına, dolayısıyla sağlık hizmetinin sürdürülememesine ve olası telafisi mümkün olmayan sorunların doğmasına yol açabilecektir. Benzer uygulamanın diğer konsey üyelerinin işyerlerindeki bilgisayarlara da yapıldığı öğrenilmiştir.
* Bilindiği gibi TTB, Türkiye sağlık ve hekimlik ortamı için vazgeçilmez ve sadece kendisi tarafından yürütülen hizmetler yerine getirmektedir. Yurtdışına çıkmak isteyen üyelerinin hakkında soruşturma olmadığına dair evrak verilmesi, bilirkişilik eğitimleri, sürekli tıp eğitimi etkinliklerinin kredilendirilmesi, özel sağlık hizmetleri ve TBMM’de yer alan milletvekillerinin sağlık hizmetlerini ücretlendiren hekimlik uygulama işlemlerinin yürütülmesi bunlardan akla gelen bazılarıdır. Ayrıca hatırlatmak isteriz ki, Yüksek Onur Kurulu’nca yürütülen faaliyetleri ilgilendiren ve gizliliği olan yazışmaları da içeren hard-disklerin alınmış olması, soruşturmanın amaç ve kapsamı dışında bir kasta yöneldiği kanaatini doğurmaktadır.
Dayanışmaya gelenlere polis müdahalesi
* Sabah erken saatlerden başlayarak tüm gün boyunca ve halen gerek yurtiçi gerek yurtdışından çok sayıda hekim, hekim kuruluşu/sağlıkçı-sağlık kuruluşu, sivil toplum örgütü, dernek, meslek birliği, sendika ve siyasi parti temsilcileri/milletvekilleri dayanışma, destek amaçlı gelmişler, aramışlardır. Yapılabilecekler konusunda her türlü desteğe hazır olduklarını iletmişlerdir. Kendilerine teşekkür ediyoruz.
* Dayanışma amacıyla TTB Merkez Konseyi binası önüne gelen ve bekleyen gruba saat 11.00 sularında polisce müdahale edilmiş, dar bir merdivenden aşağıya iterek, meslektaşlarımızın bir kaçının yere düşürülmelerine sebep olunmuştur.
"Açıklama hekimlik tutumudur"
* Aramanın sonlandırılmasıyla, saat 14.00’ü takiben bina önünde bekleyen çok sayıda hekim ve dayanışma amacıyla gelen kurum temsilcileri içeri girmişlerdir.
* Bina içerisine girdiğimiz andaki durumun özeti aşağıdaki fotoğrafla bilginize sunulmuştur:
* Yukarıda sunduğumuz bilgiler göz önüne alındığında ve suçlama konusu açıklamanın halen TTB web sayfasında yer aldığı düşünüldüğünde, bunun dışında herhangi bir kanıtın toplanmasına gerek olmadığı tartışmasızdır. Dolayısıyla yürütülen süreç bütünüyle gayri hukukidir.
* TTB önünde toplanan ve gün boyu 3 kez yapılan açıklamayla kamuoyuna da söylendiği gibi 24 Ocak 2018 tarihinde yapılan açıklama, bütünüyle tarihsel hekimlik birikiminin içinde yaşadığımız günler itibarıyla çok özlü bir şekilde hekimlik tutumu olarak ifade edilmesi, hatırlatılmasıdır. Bu açıklamaya eklenecek ya da çıkartılacak hiçbir sözcük, satır olmadığı gibi hekimlerin alacakları ne farklı bir tutum ne de söyleyebilecekleri farklı bir söz vardır.
* TTB Merkez Heyetinin seçimle göreve gelmiş organlarından Yüksek Onur Kurulu ve Denetleme Kurulu üyeleri başta olmak üzere, TTB kurumsallığı görevinin başındadır.
* Gün boyu yapılan arama ve el koyma faaliyeti boyunca verilmiş olan fiziki hasar/eksik hard-disk vb. sorunların giderilmesi için adımlar atılmıştır, en kısa sürede günlük olağan iş ve işleyişin yerine getirilmesi sağlanacaktır.
* Yoğunluk nedeniyle zaman zaman erişimde aksamalar yaşanmakla birlikte TTB web sayfası ulaşılabilir durumdadır.
"Her türlü suçlulaştırma çabasını reddediyoruz"
* Türkiye’de son 10 yıl içerisinde yaşadığımız deneyimler çok sayıda insanın gerçek olmayan, bütünüyle hayal ürünü ve zorlama suçlamalarla haksız yere ve hukuk dışı olarak gözaltına alınıp hatta tutuklandığını, yargılandığını göstermektedir. Öyle ki suçlananlar birçok ilgisiz örgütle ilişkilendirilip, olmayan deliller varmış gibi haberleştirilerek, medya mahkeme olarak kullanılmaktadır. Şu anda gözaltında bulunan Konsey üyelerimizin 20-30 yıllık hekim olduklarını, her gün hastane, muayenehane ya da aile sağlığı merkezi, işyeri vb. görev yerlerinde hizmet sunduklarını biliyoruz ve her türlü suçlulaştırma çabasını reddediyoruz.
* TTB Merkez Konseyi 1980’lerden bu yana olan öyküsünde hekimlik değerlerini insan haklarına hürmet eden bir zeminde savunması nedeniyle 12 Eylül’de de benzer soruşturmalarla karşılaşmış ve hepsinden de hekimlik sembolü olan beyaz önlüğünün akıyla çıkmıştır. Bugün ise bütün öncekilerden çok daha hoyratça, çok daha nobran, hiçbir değer tanımayan bir saldırı yaşanmıştır. Bu kez de beyaz önlüğümüzü ve temsil ettiği kadim değerleri sahiplenmemizle sonucun benzer olacağına kuşkumuz yoktur. Çünkü bir hekim birliği olarak TTB’nin dönemsel/konjonktürel değil, tarihsel süreçten süzülerek gelen ilkeleri vardır. TTB yönetiminin yaptığı bu ilkelerin hatırlatılmasıdır.
* Basın açıklamasını takiben yaşananlar ve bugün üzerine eklenenler hekimliğe ve özel olarak da TTB’nin kurumsal kimliğine yönelik bir saldırıdır.
* Dileğimiz, seçimle gelmiş yöneticilerimizin “hekimleri temsil etmediğine” dair açıklama yapan, bu akıl ve hukuk dışı faaliyeti organize eden yetkililerin en kısa sürede sakinleşerek, aklın ve hukukun olması gereken sınırlarına dönmeleri, gözaltındaki yöneticilerimizin derhal serbest bırakılması beklentisini yerine getirmeleridir.
* Kuşkusuz ki, Türkiye hekimlik ortamı ve TTB’nin kurumsal kimliği, gözaltındaki meslektaşlarımızın derhal serbest bırakılması için seferberdir. (ÇT)