Hrant Dink'in ailesinin avukatları, 1978'deki Maraş Katliamı'nda adı geçen Ökkeş Şendiller'e Dink'i "Maraş katliamının sorumlusu" olarak göstermesine olanak verdiği için TRT 1 televizyonuna dava açmaya hazırlanıyor.
Avukat Deniz Tuna, bianet'e Dink Ailesi'nin düzeltme metnini 30 Aralık'ta TRT'ye gönderdiklerini, tebliğden en geç iki gün sonra yayımlanmaması üzerine dava açma hazırlığı içerisinde olduklarını söyledi.
TRT'ye "iftira" ve "tahrik" davası yolda
"Düzeltme metnimiz hala yayımlanmadı. Ellerine ulaşmadığı için mi yoksa yayımlamamaya karar verdikleri için mi yayımlanmadığını tam olarak bilmiyoruz. Ama üç gün içerisinde de yanıt vermeleri gerekiyordu. Yayımlamazsa TRT'ye hem ceza hem de Hukuk davası, yapımcı ve Şendiller hakkında ceza ve hukuk davası açacağız."
"TRT'nin durumu bu hafta netleşir, sonuca göre gelecek hafta hukuki yollara başvuracağız" diyen avukat Tuna, şikayetlerini "iftira" ve "hakaret" ile Ceza Yasası'nın (TCK) "halkın bir kısmını diğerine karşı tehlikeli şekilde kin ve düşmanlığa tahrik etmek" ile ilgili 216. maddesine dayandıracaklarını ifade etti.
Haber-Sen, TRT'den özür bekliyor
24 Aralık'ta yayımlanan "Şahların Labirenti" Belgeseli'nde Şendiller, 100'den fazla kişinin yaşamını yitirdiği, bir numaralı sanığı olduğu ancak 1991 yılında Terörle Mücadele Yasası'nın (TMY) yürürlüğe konmasıyla dosyasının düştüğü katliamdan "Dink ve arkadaşları"nı sorumlu tutmuştu.
Şendiller'in, "Alevi-Sünni çatışması yoktu. İşin içinde Hrant Dink ve arkadaşlarının kurduğu sol örgütler vardı. Hrant Dink ve arkadaşlarının örgütleri bu işleri yaptı. Zaten olaylarda ölenlerin arasında yer alan 6-7 tane sünnetsiz cesedin Alevilerle, Sünnilerle ne alâkası var?" sözleri Haber-Sen'in de tepkisine neden olmuştu. Sendika TRT Genel Müdürü İbrahim Şahin'den özür dilemesini talep etmişti.
Düzeltme: Irkçı bir yaklaşım sergilendi
Dink avukatlarının gönderdikleri düzeltme ve cevap metninde, şu eleştirilere yer verildi:
"Hrant Dink, 'Maraş katliamı' gibi yakın tarihimizdeki siyasi katliamlar zincirinin en acı olaylarından birinin sorumlusu olarak gösterilmiştir. Bu bir yalandır ve sağlığında başarılamadığı için öldürülmesinden sonra da devam ettirilen karalama kampanyasının bir parçasıdır.
Aynı programda aralarında Hrant Dink'in de olduğu bir grup vatandaşın, Ermeni kimliğine vurgu yapılarak, bunun 'dış mihrak parmağı'na bir kanıt teşkil ettiği gibi ırkçı bir yaklaşım sergilenmiştir.
Devlet televizyonunun bu tür bir yalana ve ırkçı söyleme alet edilmesi, yapılanın önemini ve rahatsızlığımızı kat be kat artırmaktadır. Cezai ve hukuki başvuru yollarımızı saklı tutuyor, TRT'yi ve programın yapımından sorumlu olanları, insan haklarına duyarlı, namuslu bir yayıncılık yapmaya davet ediyoruz." (EÖ)