Hürriyet gazetesinde çıkan bir haberde, bir travestinin erkekliğe dönerek evlendiği müjdesi veriliyordu. Şefkatli Kalpler Derneği'nin "Travestileri kurtarıyoruz," cümlesiyle verilen haber üzerine Lambda, Anadolu Ayıları, İzmir Pembe Üçgen Kültür Oluşumu, KAOS GL, LEGATO, Öteki Ben, Türkiye Ayıları, Katagi, Feminist Kadın Çevresi, Kadın Araştırma Grubu, Anti-Kapitalist ve DSİP önceki gün ortak bir basın açıklaması düzenlediler.
Basın açıklamasında gazete haberindeki anlayış kınanarak, eşcinsel, travesti ve transseksüellerin sorunlarından söz edildi.
"Kimliğimiz meslek değildir"
Basın açıklamasına katılan gruplardan biri de Lambda'ydı. Lambda'dan Can Yaman sorularımızı yanıtladı.
Önce gazete haberiyle başlayalım.
Sorun, haberin gazetede yer alış biçimiyle sınırlı değil. Bugün toplumumuzda bilinçli ve giderek artan bir biçimde travestileri yok etme politikası güdülüyor. Travestilik, transseksüellik ve eşcinsellik bir varoluş biçimi olarak değil, yok edilmesi gereken bir sapma, bir hastalık olarak algılanıyor. Travestiler ve eşcinseller en doğal haklarından mahrum ediliyor.
Nedir bu en yaşamsal ihtiyaçlar?
Travestiler yaşamsal ve kültürel ihtiyaçlarını karşılayamıyor; otobüse binemiyor, yolda hakarete ve aşağılamaya uğramadan yürüyemiyor, keyfi gözaltına alınıyor, işkenceye, saldırıya, taciz ve tecavüze uğruyor, öldürülüyor ya da intihara sürükleniyor. Toplum travestilere ve transseksüellere iş vermiyor. Bu nedenle travestilerin pek çoğu seks işçiliğine itiliyor. Travesti kimliğine sahip herkes seks işçisi olarak damgalanıyor. Ve sonuçta Şefkatli Kalpler Derneği travestileri evlendirerek onları kurtarma misyonu üstleniyor. Oysa kimliğimizden vazgeçtiğimizde değil, bize yönelik toplumsal zihniyet değiştiğinde yaşadığımız sorunlar çözülecek. Kimliğimiz meslek değildir. Kişiliğimizin bir parçasıdır. Karşıcinsel, yani heteroseksüel yönelim nasıl değiştirilemiyorsa, travestilik ve eşcinsellik de değiştirilemez.
Yine habere dönelim, Şefkatli Kalpler Derneği niye böyle bir işle uğraşıyor?
Bu dernek daha önce bizimle çeşitli görüşmeler yapmıştı, bazılarını tanıyorduk, tüm mazlumlara destek olmak istediklerini söylüyorlardı ama eşcinsellikle ilgili doğru bir bilgilerinin olduğu söylenemez. Bizim tepkimiz üzerine üzüldüklerini bildirdiler ama bu sonucu değiştirmiyor. Haberde onların mekanı kullanılmış. Gazetede haberin ele alınışında aslında sadece eşcinsellik değil kadınlık da aşağılanıyor. Söz konusu kişi "rezil" kadınlıktan kurtarılıp erkekliğe terfi ettiriliyor. Bu yüzden de kadın grupları da yanımızda yer aldı.
Dolayısıyla eşcinsellerle kadınlar arasında da bir dayanışma gerekiyor değil mi?
Erkek egemen zihniyet kadını ve kadına benzeyen herkesi eziyor, sömürüyor. Bugün yanı başımızda korkunç bir savaş yaşanırken, istilacı ordular için yapılan ilk düzenleme güneydoğuda açılmak istenen yeni genelevler oluyor. Savaş acılarının üzerine bir de cinsel sömürülerin eklenmesine hayır diyoruz.
Basın açıklamasında nasıl bir mesaj verdiniz?
Bütün travesti ve eşcinsellere seslendik ve şöyle dedik: Eşcinsellik, travestilik ve transseksüellik, ayıp, yanlış ya da sapkın değildir. Cinsel yöneliminiz ya da kimliğiniz mutluluğunuzun önünde bir engel olamaz. Saklanmak ya da değişmek zorunda değilsiniz. Hepinizi sivil toplum kuruluşlarıyla dayanışmaya, eşcinselleri ve kadınları ezen erkek egemen zihniyetle mücadele etmeye çağırıyoruz.
Ayrıca başta demokratik toplum örgütleri, sendikalar, yerel yönetimler, sosyal hizmet kuruluşları olmak üzere tüm duyarlı kişi ve kuruluşlara da seslendik. Onları da eşcinseller, travestiler ve transseksüelleri kimliklerinin dışına itmeye çalışan bütün davranışların karşısında durmaya, sorunların çözümünde bizimle işbirliği yapmaya çağırdık.
Somut talepleriniz neler?
Basın açıklamasında taleplerimize de yer verdik. Anayasanın 10. maddesine "cinsel yönelim" ibaresi eklensin. En az 50 kişinin çalıştığı işyerlerinde travestiler ve transseksüelleri işe alma zorunluluğu getirilsin. Travesti, transseksüel ve eşcinseller evliliğe zorlanmasın.